Eskiden, gayretli insanların çalışmalarında farklı bir samimiyet vardı. Boş vakitlerinde bile mutlaka faydalı işler bulur ve onlarla meşgul olurlardı. Kendini geliştirmek isteyenlerin kitap okumaları dillere destandı. “Filanca çok okuyor” denir, bu nedenle onun fikirlerine değer verilirdi.

Çocukların oyunları bile spor niteliğindeydi. Oyunların hem fiziki hem de zihni faydaları saymakla bitmezdi. Oyun oynamaktan ve ev işlerine yardımcı olmaktan yemek yemeye bile zaman bulamayıp bir ekmek parçasıyla sokağa fırlamaları heyecan vericiydi. Çocuklar evde durmadığından, annelerin ve babaların balkondan ya da damdan çocuklarını eve çağırmalarına sıkça şahit olunurdu.

Zaman ilerledikçe insanlar ve meşguliyetleri farklılaştı. Köyden kente göçler arttıkça, tabiri caizse şeytanlık da arttı. Oysaki şehirler, medeniyetin merkezi diye anılırdı. Ancak değerler budandıkça huzur ve güven de azaldı.

İnsanlık, sahip olduğu imkânlarla medeniyet basamaklarını çıkıp sosyalleşeceğine, giderek yalnızlaştı. Eskiden evde durmayan çocuklar, şimdi dağınık odalarından bırakın sokağa çıkmayı, aile ortamına bile dâhil olamaz oldu. Herkes bir şeyler okuyor gibi görünüyor, ancak o eski kitap okuma alışkanlıklarının sağladığı bilgi ve birikim ortadan kalktı.

Ve nihayetinde, “sosyal medya” olarak adlandırılan ama aslında sosyalliği katleden platformlar, zihinlere pranga, bedenlere kelepçe vurdu. İnsanlar âdeta felç oldu.

Medya platformlarının her türlü içerik yüklemesine açık bırakıldığı bir ortamda, paylaşımlar konusunda ne bir ölçü ne de bir sınır kaldı. Hiçbirimizi ilgilendirmeyen bir densizin, bir haydutun veya bir çirkefin her paylaşımı, milyonların gündemini işgal eder hale geldi. Bu rezaletler, her geçen gün toplumun çürümesine zemin hazırlıyor.

Avustralya, 16 yaşından küçükler için sosyal medyaya erişim yasağını kabul ederek bu alanda dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Avustralya’nın bu adımı, ebeveynlerin çocuklarını internette koruma taleplerinin arttığı bir dönemde atıldı.

Türkiye’de de benzer bir uygulama için girişimler var, ancak bu konuda alınacak kararlar henüz netleşmiş değil.

Bu tedbirlerin yanı sıra, aslında toplumun her kesiminin korunmasını sağlayacak daha kapsamlı ve nitelikli uygulamaların devreye alınması şarttır. Tüm medya yayınlarının denetim altında tutulması ve toplumun değerlerini dejenere edecek hiçbir paylaşımın cezasız kalmaması gerekir.

İnternette, sosyal medyada ve televizyonlarda; ahlaksızların sokakta, caddede veya herhangi bir yerde ahlaksızlıklarını izlemek zorunda bırakılmamalıdır bu toplum!

Çağdaşlık adına dayatılan bu modernitenin, medeniyetle ya da medeni olmakla hiçbir alakası yoktur!

Toplumu sersemleştiren her türlü yenilik çöptür, hastalıktır, fazlalıktır, gereksizdir ve istemiyoruz!

Bize eskisiyle yenisiyle faydalı ve değerlerimizle uyumlu bir hayatın şartlarını kolaylaştırın; başka bir iyilik istemeyiz!

Vesselam…