Suriye’de Baas rejiminin çökmesi, bölge halkının yıllardır süren zulme karşı verdiği mücadelenin bir zaferidir.

Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ve Suriye Milli Ordusu’nun da aralarında bulunduğu grupların, aşiretlerin ve yerel güçlerin desteğiyle gerçekleşen operasyon başarıyla sonuçlanmış ve zalim Beşşar Esad rejimi sona ermiştir.

Esad’ın Rusya’ya sığındığı bildirilirken, Halep, Hama, Humus ve nihayet Şam, Baas rejiminin kontrolünden kurtarılmıştır.

Ebu Muhammed Culani liderliğindeki hareketin bu süreci “intikam” değil, bir “fetih” olarak tanımlaması önemlidir. Bölgede kaosun önüne geçilmesi, yıkım ve yağmanın engellenmesi, halkın uzun süredir özlemini çektiği bir adalet ve istikrar umudunu güçlendirmektedir.

Kamu hizmeti sunan kurumların işlevini sürdürmesi ve geçiş sürecinin hızlı bir şekilde istikrara dönüştürülmesi de dikkat çeken olumlu gelişmeler arasında yer alacaktır.

Yeni dönemde Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, mültecilerin onurlu bir şekilde geri dönüşü ve ekonomik kalkınmanın sağlanması gibi kritik başlıklar öncelik taşıyor.

Özellikle, savaş boyunca acılar yaşayan mazlum Suriyelilerin doğdukları topraklara dönerek huzurlu bir yaşam sürmeleri en büyük temennimizdir.

Suriyeli kardeşlerimizin geri dönüşleri hızlandıkça esnafımızın, sanayicimizin yeni eleman/çalışan arayışları da artacak ve zaman zaman sıkıntı da yaşayacakları muhakkaktır; ama olsun, onların kendi doğup büyüdükleri topraklarda huzur içinde yaşamaları asıl mutluluk kaynağı olacaktır.

Türkiye’deki mültecilere karşı ırkçı yaklaşımlar ve insanlık dışı saldırılar ise tarih boyunca bir utanç vesilesi olarak anılacaktır.

Mülteciler üzerinden kıyameti kopartan içimizdeki insanlık düşmanlarının nasıl bir haleti ruhiyelerinin olduğunu gerçekten insan merak ediyor.

Sednaya mezbahanesinden kaçan o mazlumlara gösterilen bedevilik, kabalık, zulüm ve hoyratlık hiçbir zaman unutulmayacak. Irkçı faşistlerin insanlıktan uzak şekilde mazlum sığınmacılara yönelik sözlü ve fiziki saldırıları hep lanetle hatırlanacaktır.

Bununla birlikte, siyonist israilin, Suriye’deki bu geçiş sürecini fırsata çevirme girişimleri dikkatle izlenmelidir.

İşgal ve soykırım politikalarıyla tanınan israile karşı topyekûn bir mücadele anlayışı geliştirilmesi hayati önemdedir.

Suriye halkı, zulme boyun eğmeyerek haklı mücadelesini kazanmıştır; ancak bu kazanımları korumak ve adil bir yönetim inşa etmek büyük bir sorumluluktur.

Suriye’de yaşanan bu dönüşümün milletlere umut ve bölgeye barış getirmesini diliyor, adaletin yeniden tesisi yolunda emeği geçenleri tebrik ediyorum!

Hayırlı olsun!