Türkiye çok önemli ve kritik bir süreçten geçiyor. Türkiye son on yıl içerisinde yaşadığı farklı badireleri zor da olsa atlattı. Ancak karanlık mahfillerin her geçen gün işi daha da ileri götürdükleri inkâr edilemeyecek bir gerçek.
Son zamanlarda artan şiddet ve cinnet olayları ve güdümlü basının konuyu köpürterek hiç alakası olmayanları sorumlu tutmaya çalışması, başlatılmak istenen bir kalkışmanın tezahürü olsa gerek.
Çıplaklık, sarhoşluk, cinsiyetsizlik furyası ve cinnetlikle gerçekleştirilen bıçaklı sokak saldırıları üzerinden türetilen kaosun müsebbibi farklı gösterilmeye çalışılıyor.
İstanbul Sözleşmesinin sebep olduğu cinayetler ve ailevi parçalanmalar görmezden gelinerek, sözleşmenin kadınların özgürlüğünün teminatı olduğu ısrarla işleniyor.
Kesinlikle kripto etki ajanlarının yuvalandıkları noktalar tek tek deşifre edilmelidir. Karanlık mihrakların bu satılıklara sağladıkları finansal destekler de birbir ifşa edilmelidir.
Israrla savunadurdukları çıplaklık, alkol, cinsiyetsizlik ve ahlaksızlığın üzerine ciddiyetle gidilmelidir.
Buna hizmet eden bütün televizyon programları sonlandırılmalıdır. Gündüz/sabah kadın programları; dedikodu ve ahlaksızlığın pervasızca sergilendiği rezalet meydanları haline gelmiştir.
15 Temmuz kalkışması, Gezi olayları, 6-7 Ekim katliamları, Kayseri ve başka yerlerde mülteciler üzerinden yürütülmeye çalışılan sokak nümayişleri, aslında bize çok şeyi hatırlatıyor olmalı!
Siyonizm, Türkiye’ye yönelik savaşımının bir parçası olarak şimdi de sözde kadın hakları savunucularını, şeytanperestleri, çıplakları, ayyaşları, sarhoşları daha bir sahaya sürerek yepyeni bir kalkışmanın fitilini ateşlemeye çalışıyor.
Bunlar, sözü edilen zümrelerin işledikleri suçları, müsebbibi Müslüman ahaliymiş gibi lanse ederek sokakları karıştırmanın hesabını yapıyorlar.
Narin’in alçakça katledilmesinin müsebbibi kendi taşıdıkları ve aşılamaya çalıştıkları namussuzca anlayış iken, konuyu getirip dindarlara bağlamaları ve bunun üzerinden özellikle kadınları sokağa çağırmaları dikkatlerden kaçmadı.
Bu aralar milletin sinir uçlarına dokunacak alçaklıklara tevessül ederek sonrasında yeni kalkışmanın senaryosunu devreye sokabilirler.
Bu aralar dillendirilen, israilin Türkiye’ye yönelik muhtemel saldırısının şekli çok farklı olabilir. Kendilerine ajanlık eden kriptoları harekete geçirerek şeni’ olayları tetikledikten sonra algı ve manipülasyon elemanları üzerinden halkın sokağa çıkmasının gayreti içerisinde olabilirler.
Onun için bu kriptolar, ajanlar ve aldıkları fonlar da bir an önce ifşa edilmeli; gıdada taklit ve tağşiş yapan gıda firmalarının ifşa edilmeleri gibi.
Gıdada tağşiş yapan haramzadeler gibi toplumda ifsadı yayan fondaş hainler da ifşa edilmeli!
Harsı ve nesli ifsat edenlere kesinlikle göz açtırılmamalı!