Soykırımcı israil daha önce de tahmin edildiği gibi Filistin/Gazze’ye saldırmakla kalmadı, Lübnan’a da saldırdı.

Saldırı üzerine ilginç bir şekilde Türkiye’de yayın yapan basının gündemi değişti. Lübnan’a yapılan saldırıyı neredeyse meşrulaştıracak kadar eski defterleri karıştıran müflisler peyda oldu.

israilin attığı bombalarla bir halkın bugünü ve yarını karartılıyordu; ancak bu ya görülmüyordu ya da haklı bir saldırıymış gibi yorumlanmaya çalışılıyordu. israil gerçekten çok yönlü çalışıyor.

Bir taraftan sahadaki ajanlarla nokta suikastler gerçekleştirirken diğer taraftan medyadaki bağlantıları üzerinden algılarla oynuyor.

israil, Filistin’de 40 binden fazla insan öldürdü, katletti; 100 bin kadar insan yaraladı, sakat bıraktı ve bunların yarısından fazlası kadınlar ve çocuklar. Barbarlar yine Lübnan’da binlerce insan öldürdü ve bunu havadan attığı bombalarla gerçekleştirdi.

Ancak bütün bu vahşiliklerden sonra özellikle Lübnan’a yönelik gerçekleşen saldırının ardından Türkiye’deki siyonist ruhluların bir anda ortaya çıktıkları açık açık müşahede edildi.

Önceki gün İran’ın siyonist israile yönelik gerçekleştirdiği hava operasyonunu ‘teessüfle’ karşılayan maaşlı siyonist ruhlular oldu. Yine sivillerin zarar görebileceğini söyleyip endişelerini dile getiren satılıklar oldu.

Bu olup bitenler aslında bize daha başka bir tehlikeyi gösteriyor: Yarın öbür gün hedefte Türkiye de olsa bunlar siyonistlerden yana tavır alabilirler diye ki bunların genelde Türkiye’yle ilgili tutumları, aslında bu hıyanetlerinin ipuçlarını veriyor.

Bu arada israilin gerçekleştirdiği saldırılarla cepheyi genişleteceği artık daha bir anlaşılmış olmalı ki Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yaptığı açıklamada hedefte Türkiye’nin olduğunu açık açık ifade etti.

Açıklamanın ardından başka siyasi partiler de bu konuda kapalı oturum teklifinde bulundu.

Yani ta baştan beri ifade edilen israilin yayılmacılık arzusu ve Türkiye topraklarına yönelik işgal girişimi ajandasının varlığı şimdi daha da netleşti gibi bir durum söz konusu.

Şimdi ülkenin en yetkili ağzından bu tehlikeye dikkat çekiliyorsa o zaman bunun gereğinin de yapılması icap edecektir.

Bu barbar ve sadist güruhla ilgili atılacak adımlar ivedilikle masaya yatırılmalı ve ona göre bir hareket programı çıkartılmalıdır.

Öncelikle etkimizin olduğu bütün ticaret yolları kesilmeli; onlara destek sunan bütün üsler kapatılmalıdır.

Ayrıca şu an fiili olarak onlara karşı savaşan hareketlere ve devletlere askeri yardımlar dahil bütün maddi ve manevi destekler sunulmalıdır.

israil olduğu yerde durdurulmalı ve hatta imkanlar ölçüsünde işgal ettiği bütün topraklardan sökülüp atılmalıdır.

Bu adımlarla birlikte içerdeki siyonistlerin manevra alanlarını daraltmak adına HÜDA PAR’ın Meclis’e sunduğu çifte vatandaşlıkla ilgili kanun teklifi acilen Genel Kurul gündemine alınmalıdır.

Kesinlikle siyonizmi ve siyonistleri masum ve haklı gösterme çabası suç kapsamına alınmalıdır.

Bunlar vatana ve millete düşmanlıkta içerdeki hırsız mesabesindeler, ‘elleri kesilmeli’ ve onlara fırsat verilmemelidir.

Tehlike büyük, geç kalınmamalıdır!