Ülkenin bugünkü ana gündemlerinden biri başıboş sokak köpekleri. Son zamanlarda başıboş sokak köpeklerinin sayısı artmış olmalı ki, birlikte olmaktan aldıkları güç güdüsüyle sağa sola saldırmaları da artmış oldu.

Kalabalık gruplar halindeki köpekler, yalnız buldukları insanlara saldırıyor, yaralıyor veya öldürüyor.

Köpeklerden kaçan kimi insanların yoldan geçen araçların altında kalarak can verdikleri de görüldü.

İçte ve dıştaki bu kadar yoğun bir gündemin içinde köpeklerin bu denli konuşuluyor olması, sebep oldukları sorunun büyüklüğüne de işarettir.

Sorun olunca da gayet doğal olarak insanlar çözüm arayışı içerisinde olurlar. Çünkü neticede ortada mahlukatın en değerlisi insan var ve zarar görüyor.

Çözüm getirmek adına HÜDA PAR Meclis’e kanun teklifi sundu. AK Parti de teklif vermek için hazırlık yapıyor.

Tabi her zaman olduğu gibi yine konu köpekler olunca, köpek rantçıları ve insana dair bakışları dejenere olmuşların saldırıları da artmaya başladı.

Bu “canlar”la ilgili nasıl olur da “çözüm” düşünürsünüz, diye dört bir taraftan nefret duygularını pompalamaya başladılar.

Konu hak ve adalet olunca ‘herkesin yaşam hakkı, herkesin seyahat özgürlüğü, herkesin can güvenliği’ diyerek adeta mangalda kül bırakmayanlar, insanların güvenliğiyle ilgili atılacak adımlara sert çıkmaları tezat oluşturuyor.

Köpeklerin saldırısı sonucu parçalanan çocuklar, gençler ve yaşlılar için konuşulan çözümlere kapalı olanların hak, adalet, özgürlük ve emniyetten taraf olduklarına dair bir duruşları yoktur, olamaz.

İlginçtir konu köpek veya kedi olunca bunlar böyle. Oysaki itlaf edilen milyonlarca tavuk için böyle ‘savaş’ etmezlerdi.

Veya şimdi sözüm ona hava kirliliğine sebep oluyor diye dünyada itlaf edilen veya itlaf edilecek olan büyük baş hayvanlar için bunların hiçbir karşı hücumunu görmezsiniz, göremezsiniz.

Konuyu ifade ederken sakın zararsız hayvanlarla ilgili bir sorunumuz var gibi anlaşılmasın, kesinlikle öyle bir şey yok çünkü.

Etrafa zarar veren her neyse onunla ilgili bir çözüm yolu bulunmalı, diyorum. Zararı veren bir insan dahi olsa, fark etmez; faydalı olan ödülünü, zararlı olan da cezasını almalı. Veya hiç olmazsa zararı önleyecek tedbirler alınmalı, diyorum.

Ormanda doğum yapan koyunu bekleyen köpeği örnek göstererek şehirlerde sürüler halinde dolaşan başıboş köpeklerle ilgili çözüm arayışlarına ‘başkaldırmak’ iyi niyetle izah edilemez.

Bu anlamda Meclis’e sunulan tekliflerin içindeki çözüm önerilerine bir toptancı yaklaşımla karşı çıkmak hayvan severlik ise, insana düşmanlıktır.


Zararlı hayvanların uyutulmasıyla ilgili çözüm, başta İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, İsveç olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin de uyguladığı bir yöntemdir.

Ama ben yine de onlar illa da uyutulsun demiyorum; insanları saldırgan köpeklerin zararlarından koruyacak yöntemler bulunsun ve uygulansın, diyorum. En son çare uyutmaksa, uyutmak da olsun tabi.