Bugün birkaç konuyu birlikte değerlendirmeye çalışacağım inşaAllah.
Birincisi; malum olduğu üzere siyaset cenahında ziyaret ve boş koltuk tartışmaları devam ediyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti. Ziyaret esnasında Özel, Cumhurbaşkanının sağında otururken, Cumhurbaşkanının solundaki koltuk boş kaldı. Bu durum farklı tartışmalara sebep oldu.
Siyasetteki dil ve üslup o kadar şiddetliydi ki normal bir ziyaret dahi günlerdir kamuoyunu meşgul ediyor. Taraflar, ziyareti olumlu değerlendiriyor. Basın da büyük bir gelişme diye işledikçe işliyor.
Siyasetteki normalleştirmeyi sağlayacak hiçbir adımın zararı olmaz. Yeter ki görüşmeler milletimizin, memleketimizin, değerlerimizin zarar göreceği anlaşmalara dönüşmesin/evrilmesin, diyelim ve bu konuyu geçelim.
İkinci konumuz; hükümetin siyonist israil ile ilgili aldığı ‘ticaret yapmama’ kararıdır. Karar geç de olsa müspet bir karardır ve iyidir.
Çok geç oldu, ama zararın neresinden dönülse kârdır anlayışıyla hareket etmek durumundayız. Alınan ‘müspet’ karar üzerinden ‘Geç kaldınız!’ diye ilgililere yüklenmenin hiçbir faydası olmayacaktır.
Türkiye’nin bu açıklamasından sonra israilden peş peşe düşmanlık açıklamaları geldi. Kararın ardından israilin ABD’den yeni yardımlar talep ettiği, ABD’nin de Türkiye ile ilgili yeni yaptırımlara gidebileceği ifade ediliyor.
Anlaşılan o ki israil aleyhine atılan her adımın soykırımı durdurmayla ilgili faydası vardır ve bu adımlar devam etmelidir.
Hükümeti, yetkilileri daha cesur adımlara teşvik etmek için gayret göstermek lazımdır. Örneğin Türkiye’nin Güney Afrika’nın soykırımcı israile karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davaya müdahil olma talebi de önemli bir adım diye değerlendirilmelidir.
Türkiye’nin davaya müdahil olması, diğer ülkeleri de benzer adımlar atmada cesaretlendirebilir ve israilin kamuoyundaki yalnızlığını arttırabilir. Bu açıdan geç de olsa bu karar önemlidir ve değerlidir.
Böyle devam ederse cihan tam anlamıyla iki kutuplu bir dünyaya doğru ilerliyor demektir. Bu sefer kutuplar, Gazze ve Aksa’daki mazlumlardan taraf olan ‘vicdanlılar’ ile, soykırımcı israilden yana taraf olan ‘vicdansızlar’ diye vasıflandırılırlar.
Ve üçüncü konumuz da Mevlid-i Nebi Mitingi…
Peygamber Sevdalıları Vakfı, siyaset üstü faaliyetlere imza atmaya devam ediyor. Ülkenin dört bir yanında peygamber sevdası için çok kıymetli programlar icra ediyor.
Bunların en önemlileri Batman ve Diyarbakır’da yapıldı. ‘Cihad Önderi Hazreti Muhammed’ temasıyla yapılan mitinglere binlerce Peygamber Aşığı katıldı. İstanbul da yarın bu büyük güne hazırlık yapıyor.
Vakıf, bütün sorunların üstesinden gelmek için Rahmet Peygamberi, Cihad Önderi Hazreti Muhammed Mustafa’nın öğretilerine sarılalım diye gayret ediyor.
Peygamber Efendimizin öğretileri doğrultusunda üstesinden gelemeyeceğimiz sorunumuz olmadığına göre O’na sarılmaktan başka çaremiz de yok aslında.
Bu durumda siyasetimiz de komşuluk ilişkilerimiz de çalışma hayatımız da O’nun öğretileriyle selamet bulabilecektir. Şu bir gerçek ki; O’nunla bütün alanlardaki sorunlarımıza çözüm bulmak çok daha kolay olacaktır.
Başkasını veya başkalarını O’nun önüne geçirdikçe sorunlarımız büyüdü, aramızdaki ihtilaflar çığırından çıktı ve toplum olarak maalesef rahat yüzü göremedik.
Kur’an-ı Kerim’in; ‘Resul size neyi getirdiyse onu alın ve sizi her neyden nehyettiyse ondan sakının’ fermanı, O serverin elçiliğinde gelen medeniyetin, ulvi değerlerin, çözüm önerilerinin büyüklüğüne işarettir.
O açıdan Peygamber Sevdalıları Vakfı büyük ve değerli bir hizmet yapıyor. Tüm yetkili ve gönüllülerine tebrik ve teşekkürü borç biliyoruz.
Yarın inşaAllah hep birlikte Mevlid-i Nebi etkinliği için İstanbul Yenikapı Miting alanında buluşalım.