Müslümanların ve vicdan sahibi herkesin Gazze’de yaşanan katliamlara tepki göstermeye yoğunlaştığı bir zamanda, içimizde yani ülkemizde yaşanan ve herkesi ilgilendiren konularda da duyarlılığın canlı tutulması gerektiği ortadadır.

Siyonist israil’in Gazze üzerinden İslam ümmetine açtığı savaşın boyutları büyürken Müslüman memlekette İslam’a, Kur’an’a, Allah’a ve Peygambere yönelik gösterilen hadsizliğin öyle geçiştirilecek tarafı yoktur, olmamalıdır.

Malum olduğu üzere Eskişehir’de Müslüman bir gencin, üzerinde kelime-i tevhid bulunan bir bayrağı/flamayı taşıması üzerine kimi densizlerin fiziki ve sözlü saldırısına uğraması ve oradaki ahalinin sadra şifa bir karşılık göstermemesi gerçekten düşündürücü olmuştur.

Kelime-i Tevhid’e düşmanlık besleyen ve fiziki saldırıda bulunan 30 yaşlarındaki kişinin gözaltına alındığı belirtildi, ancak genellikle mukaddesata saldıranlara yönelik büyük bir “hoşgörü”nün sergilendiği ve çoğu sefer hakkettikleri cezayla karşı karşıya kalmadıkları biliniyor.

“Milliyetçilik” maskesi altında işlenen cürümlerin, gerçekleştirilen saldırıların; gerçek milletperverlere de büyük bir hakaret ve kara çalma olduğu gerçeği ıskalanmamalıdır. Ve büyük tepkiyi aslında onların vermesi icap etmektedir.

Dine saldıranların maskesi her ne olursa olsun onlar köksüz, dipsiz ve başıboş yaratıklardır. Milliyeti, aslı, kökü, rengi, dili her ne olursa olsun asalet sahibi herkesin bu ipi kopuklara tepki göstermesi, onların asli görevleri içerisinde olmalıdır.

Mevcut hukuk sisteminin bu densizlere bir cevabının olacağına pek ihtimal vermiyorum. Çünkü gerçekten adalet noktasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Bunun mutlaka düzeltilmesi gerekiyor.

Bu saygısızlığın ardından Eskişehirli ‘Peygamber Sevdalıları’ gençlerin yine o meydanda tevhid bayrakları eşliğinde tepki göstermeleri büyük takdir topladı.

Mukaddesata saldıranlara gösterilen müsamahanın başkasına gösterilmediği de biliniyor. Mustafa Kemal’e dua edildi diye -kendine göre- tepki göstermek adına camiden ayrılan Ahmet Bostancı hakkında daha yeni hapis cezası kararı alındı.

Malum olduğu üzere; 10 Kasım 2023’teki bu tepkisinden dolayı Ahmet Bostancı o zaman tutuklanmış ve cezaevine atılmıştı. İki aylık hapis hayatından sonra serbest bırakılan Bostancı, şimdi de 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bostancı’nın yine cezaevine girip girmemesinin ötesinde bu gencin artık bir ömür boyu şöyle veya böyle “sabıkalı” duruma düşürülmesi, anti Kemalistlere yönelik hıncın açık göstergesidir. ‘Kişiyi sevmeyi’ kanunla zapturapt altına almak, Türkiye Cumhuriyeti’nin acilen kurtulması gereken büyük bir ayıptır.

Evet, Mustafa Kemal ile ilgili kararını açıklayan mahkeme heyeti, Bostancı'yı "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret" suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Böylece mahkeme heyeti, ülkeyi yıkılmaktan bir kez daha kurtarmış(!) oldu.

Bu arada soruşturma/kovuşturma garabetlerinden biri de yine bir iki gün önce Adana’da yaşandı. Ahlaksızın birini evinde yakalayıp mutfakta kaptığı bıçakla yaralayan kişiye gözaltı yapıldı ve ardından da tutuklama kararı alındı. Yaralanan kişinin durumu da iyiymiş.

Olay, haberlere yansıtıldığı şekildeyse şayet, bu ve benzeri kararlar ailenin ve dolayısıyla toplumun temeline dinamit koyup patlatmak gibi bir şeydir.

Bu nasıl bir adalet! Ahlaksızı savunmak, korumak, kollamak ne zamandan beri devletin asli görevlerinden biri oldu?!

İşte bütün bunlar yaşanırken Gazze için ne yapılabilir ki?! Kaleyi içten yıkıyorlar, içten! Bu çürümüşlükle siz hangi cihada koşabilirsiniz ki?! Bu savrulmayla siz kime nasıl örneklik teşkil edebilirsiniz ki?!

Onun için diyorum ki; Gazze’de olup bitenlere tepki vermeye çalışırken içteki hezeyanları, çirkeflikleri, saldırganlıkları püskürtmeyi ihmal etmeyin! Aksi takdirde Gazze’yi müdafaa edecek güç ve kuvveti bulamayacaksınız, bulamayacağız!