Bir 23 Nisan’ı daha geride bıraktık. 23 Nisan'ın Türkiye'de ulusal bayram olarak kabul edilmesinin nedeni, 1920'de o gün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmış olmasıdır.

İstanbul’un işgal edilerek Meclis-i Mebusan'ın kapatıldığı dönemde Anadolu'da ecnebilere karşı bir direniş başlamış ve bu direnişin bir sonucu olarak Ankara'da bir meclis toplanmıştır.

Meclis, 23 Nisan 1920'de Ankara'da belirlenen 337 milletvekilinden 115'inin veya 120’sinin katılabildiği ilk toplantısını gerçekleştirmişti.

Toplantı cuma gününe denk getirildi ve her yerde Kur’an-ı Kerim’ler okundu, hatimler yapıldı. Mebusların da cuma namazını Hacı Bayram Camii’nde eda etmelerinin ardından oradaki millet hep birlikte Meclis’e tekbir ve tehlillerle yürüdü. Meclis’in açılışı cübbeli, sarıklı, sakallı Müslümanların duasıyla yapıldı.

Önceki gün Meclis’in açılışının 104. Yıl dönümünde yine Meclis’te programlar ve konuşmalar vardı. Ancak ilk Meclis’in ruhunu çağrıştıracak neler vardı diye sorulsa? HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu’nun konuşmasının dışında maalesef ilk günkü ruhun eseri yoktu diyebiliriz.

Konuşmasına besmele ile başlayan Yapıcıoğlu, Meclis’in ilk günkü açılış konuşmasındaki resme dikkati çekmek suretiyle, bugüne kadar benzeri görülmemiş, dramatik bir tarih seyrinin yaşandığına vurgu yaptı. Yapıcıoğlu konuşmasında; “Bu değişimin vardığı yeri test etmek için acaba bugün sadece bir 23 Nisan merasimi mahiyetinde Birinci Meclis’in açılışındaki fotoğraf burada canlandırılsaydı tepki ne olurdu?” diye sordu.

Yapıcıoğlu’nun mesajları baştan sona asıl Meclis’in ruhunu taşıyan içeriklerle doluydu. Zaferi getirenin iman ve o imanın sağladığı beraberlik ruhu olduğuna işaret eden HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın Yapıcıoğlu; “Nitekim, Büyük Millet Meclisi’nin ilk açılışındaki fotoğraflar, bize bu beraberliği duyurmaktadır. Düşman, Antep’te, Urfa’da, Bitlis’te, Polatlı’da durdurulmuş; nihayetinde Anadolu’nun dışına atılmıştır” sözlerine yer verdi.

Kurtuluşun Allah’ın yardımıyla millet tarafından gerçekleştirildiğini ifade eden Yapıcıoğlu, ama sonrasında zaferi getiren özün, inancın ve aslında milletin kendisinin bir yana bırakıldığı sürecin başladığının altını çizdi.

Konuşmasında herkesi muhasebeye davet eden HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu; “104 yıl etkin muhasebe için yeterli olmalı. Bu meclis milletin meclisidir, reşittir, hiçbir vesayeti kabul etmemelidir. Bu memleket hepimizin, 85 milyonu aşkın milletimizin ortak vatanıdır. Devletin şekli cumhuriyettir. Cumhur, bütün renkleriyle milletin bütünüdür. Binaenaleyh devlet, imtiyazlı bir zümrenin değil bütün milletindir” gerçeğini ortaya koydu.

Köklerinden aldıkları güçle yükselenlerin gelecekleri aydınlık olur, duruşları güven verir. Değişim diyerek geçmişiyle savaşanların, cedel edenlerin gidecekleri/varacakları bir yer yoktur. Elde ettiklerini düşündükleri kazanımın bir seraptan başkası olmadığını er geç anlayacaklardır.

Milletçe özümüze döndükçe, bizi biz yapan değerlerimize sarıldıkça değer bulacağız, değer taşıyan olacağız.

Aksi takdirde suyun önündeki ‘değersizler’den farkımız kalmayacak; gelen dalgaların seyrine göre bir o yana bir bu yana savrulmaktan kurtulamayacağız.

Gönül isterdi ki bu hakikatleri sadece bir genel başkan söylemesin. Bu Meclis o Meclis’in devamıysa şayet, görülen bu dramatik değişim niye? diye başka vekiller/mebuslar da sorsun, sorgulasın. Ama maalesef yok.

Onun için HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu sahiden güçlü bir teşekkürü ve takdiri hak ediyor.

Teşekkürler Sayın Genel Başkan! İyi ki varsınız!