Gazze’de soykırım devam ediyor. Bugün 97. Gün oldu. Dün ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ydü. Ve Gazze’de katledilen gazetecilerin sayısı dünya savaşında katledilen gazetecilerin sayısından fazla oldu.
Gazze’deki soykırım devam ederken insanlardaki kanıksamışlık hali maalesef nüksetmeye başladı. Bu doğrultuda basında da -yaşanan katliamlarla ilgili- sansürler görülmeye başlandı.
Eski adıyla twitter, yeni adıyla X de HAMAS’a ait hesaplarla ilgili kapatma kararı aldı. HAMAS BM’nin tanıdığı bir hükümet değilmiş. Sanki adlarına hesaplar açılan binlerce belki milyonlarca kedi-köpeğin böyle bir vasfı varmış gibi.
X ayrıca son günlerde gündemi değiştirmek adına olsa gerek platform üyelerinin hiç takip etmediği onlarca hesabın hayvanlarla ilgili veya ahlaka mugayir, absürt mesajlarını sayfalarına taşıyor. Bu da dikkatlerden kaçmıyor. Benim takip etmediğim hesapların mesajlarının benim sayfama sürüyor olmaları; dayatmacı, ahlaktan yoksun, algılara hükmetme ve kendi gündemine zorlamanın göstergesi olsa gerek.
Sahip olmamız gereken güç ve imkanlar noktasında hep gevşek davrandık ve düşmanın silahıyla düşmanı vurmaya çalıştık, o da şimdi görüldüğü gibi olmuyor işte.
Kendimize ait silahı üretemedik, kendimize ait sosyal medya platformlarını oluşturamadık, kendimize ait kuvvet araçlarını icat etmedik veya edemedik.
Düşünsenize uluslararası organizasyonların çavuşları da kendileri. İstedikleri gibi karar alır, istedikleri gibi katliam ve soykırımı işleyebilmekteler.
BM, güya dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararası ekonomik, toplumsal ve kültürel iş birliğini oluşturmak için kurulan uluslararası bir örgüt.
NATO, güya dünya barışını korumak için uluslararası kurulan bir askeri ittifak.
IMF, küresel finansal düzeni takip etmek, borsa, döviz kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunan uluslararası bir organizasyon.
UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü). Güya eğitim, sanat, bilim ve kültür alanlarında uluslararası iş birliği yoluyla dünya barışını ve güvenliğini koruma amacını güden bir Birleşmiş Milletler kurumu.
Bunlar gibi daha onlarca kuruluşun hepsi Batı kentlerinde kurulmuş ve hepsi de güya barış, insanlar arasında adaleti sağlama, insanları açlıktan, açıkta kalmaktan koruma adına kurulmuş örgütlerdir.
Ama gelin görün ki; mesele dünyadaki Müslüman mahrumlar ve mazlumlar olunca bunların hiçbiri görev almıyor, alamıyor; hiçbiri devreye girmiyor.
Gazze’de her bir dakikada bir çocuk, bir kadın öldürülüyor, ama bunların hiçbiri harekete geçmiyor.
Gazze’de hastaneler bombalanıyor, insanlar açlıkla, susuzlukla ölüme terk ediliyor, ama bunların hiçbirinin kılı kıpırdamıyor.
Çünkü bunları biz kurmadık, onlar kurdu. Bizi de oyalamak için güya buralara ortak ettiler. Bu ortaklık, zalimin zulmüne karşı koymada pek işe yaramadı, yaramıyor. Bilakis bu ortaklık zalimin zulmüne destek vermek veya onun yaptığı zulme ses çıkarmamak için geliştirilen bir ortaklık oldu gibi.
Zararın neresinden dönülse kardır anlayışıyla bizim vakit geçirmeden kendimize, kendi değerlerimize dönmemiz gerekiyor. Kendi imkanlarımızı devreye alarak bütün bu aldatmacalı ortaklıkları sona erdirecek iradeyi ortaya koymamız lazım.
Gazze’deki çaresizliğimizden ders çıkararak, imkân oluşturacak akla değer vermek suretiyle yeniden Bismillah dememiz gerekiyor. Başka çaremiz yok.