Çocuk-bebek katili israil.. Kadın-yaşlı katili israil.. Soykırımcı israil.. Dünyanın en büyük terör örgütü israil.. Bugünün en barbar, en vahşi, en kanlı, en kaypak organizasyonu israil..
Günlerdir Gazze’ye bomba ve füze yağdırıyor. Karşılarında mazlum Filistin halkından başka ne bir ordu ne bir füze rampası ne de bir uçak filosu var!
Toplu katliamlar yapmak için en şeytani yöntemlere başvuruyor. Kuzeyi boşaltın güneye gidin diyor. İnsanlar evlerinden çıkınca da hem yolda vuruyor hem de güneyde yoğunlaşan nüfusun üzerine bomba yağdırıyor.
BM’nin, ‘güvenlidir’ dediği ve insanların toplaştıkları yerleri vuruyor; hastaneleri, ibadethaneleri vuruyor.
İnsanların zorunlu ihtiyaç duydukları her ne varsa kesiyor. Bölgeleri boşaltmak için su, elektrik ve ilaç kesintilerini bir silah olarak kullanıyor.
Sahiden dünya bu terör şebekesine karşı daha ne zamana kadar sessiz kalacak?! Zalimler ne zamana kadar canice vurdukça vuracak?!
Terör destekçileri ve finansörleri ABD, İngiltere, Fransa, Almanya da terör şebekesi israili her geçen gün yeni katliamlar için cesaretlendiriyor.
Katliam destekçisi ABD, çevre ülkeleri tehdit etmek için bölgeye hem uçak gemilerini yolluyor hem de bölgede mekik dokuyor.
Önceki gün el-Ehli Baptist Hastanesi’ni vurarak 600 kişiden fazla insanı hunharca katlettiler, şehid ettiler. Önce alçakça saldırının kendileri tarafından yapılmadığını, sonra da pişkince hastaneyi değil, hastanenin garajını vurduklarını söylediler.
Siyonistleri bütün askeri gücüyle destekleyen şer güç ABD’nin başındaki Biden, kendilerinin israile verdiği bombayla gerçekleşen hastanedeki katliamın nedenini ‘patlama’ olarak nitelendirdi. Suçu HAMAS’a atmaya çalıştı. Oysaki bombardımanda kullanılan mühimmat, onların 430 kilogram patlayıcı taşıyabilen ve toplam 910 kilogram ağırlığındaki MK-84 bombası idi.
Belli ki gözü dünmüş işgalci israil, yaptığı bu canice saldırılarla daha büyük bir savaşın fitilini ateşlemek istiyor. Ve belli ki Haçlı-Siyonist ittifakı böyle bir sürecin hazırlığı içerisinde hareket ediyor.
Dünya geneli vatandaşların protestolarının yanında özellikle bölge ülkelerinin acilen birlikte hareket etme eğilimi içerisine girmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde bir bir bu şiddetin kurbanı olacaklardır.
Haçlı-Siyonist ittifakına karşı sadece bir ülkenin fiili müdahalesi belli ki sorunu çöz(e)meyecektir. Böyle olduğu takdirde işin daha da kötüye gideceğini hesaplamak gerekir.
Sadece Mısır’ın, sadece Türkiye’nin, sadece Katar’ın veya sadece İran’ın bu işe müdahil olması, sarı öküz meselesinde olduğu gibi işi daha da kötü bir sürece evirebilir.
Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer bölge ülkelerinin birlikte hareket etmekten başka bir çareleri yoktur. Çünkü sahada sadece korkak israil çeteleri bulunmuyor. Savaş için bölgeye üşüşen diğer haçlı güçleri büyük bir hazırlık içerisindeler. Bölgenin dışındaki diğer halkı Müslüman ülkeler de bu karşı ittifak için zorlanmalıdır. Müslüman halklar kendi idarecilerini, Haçlı-Siyonist ittifakına karşı birleşen güce destek olsunlar diye sokakları boş bırakmamalıdır.
Saldırgan israile bütün desteği sunduktan sonra, ‘sivillerin yaşamının korunmasını destekliyoruz’ türünden açıklamalar, bütün dünyayla alay etmekten öte bir şey değildir.
Bu zalimlerin artık anladığı tek bir dil var; GÜÇ! Uluslararası hukukmuş, insan haklarıymış, BM kararlarıymış… Bunların hepsi hikâye!
Birlikten kuvvet doğar! Özlenen adaleti sağlayacak olan da işte bu mukaddes kuvvettir, birlikteliktir; başkası değil! Bu da, mümkündür.
Yüce Allah buyuruyor: “Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.” (Al-i İmrân-103)
Kalplerin arasını uzlaştırıp ısındıran O’dur! Mümkün görünmeyeni mümkün kılan O’dur! Yeter ki o istek ve irade ortaya konsun! O zaman Allah’ın izniyle zafer yakın olacaktır!