İslam ve ahlak düşmanları en iyi mücadele yönteminin saldırı olduğu refleksiyle her geçen gün Müslüman ahalinin üzerine üzerine geliyorlar.

Bu anlamda onların yeri geldikçe toplumun genelini baskı altına alma adına, “mahalle baskısı” yalanıyla harekete geçip, cinsi yönelim üzerinden ahlaksız sapık güruhları, kadın hakları savunuculuğu üzerinden kadın erkek düşmanlığını, özgürlük ve mahalle baskısı palavrası üzerinden çıplaklık ve hayasızca taşkınlığı, hayvan severlik adı altında da herkese köpekperestliği dayatan bir mücadeleyi strateji olarak belirledikleri dikkatlerden kaçmıyor.

Kuzey Kore, kadınlara şortlu gezmeyi yasaklarken koca İslam memleketinde kendini bilmez terbiyesizin biri camilerimizde hayasızca pozlar verebiliyor. İş soruşturmaya gelince de yetkili birimler cami minberlerinden gerçekleri ifade edenlerle ilgili soruşturmalar açabiliyor.

Sokak caddelerde gezerken mahalle baskısının hangi yönlü işlediğini gayet tabii olarak fark edebiliyor insan.

Açılan soruşturmalardan da hangi ‘mahalle’nin hangi ‘mahalle’ye baskın ve saldırı düzenlediği de anlaşılabiliyor.

Yaşam biçimlerine müdahale olduğunu iddia edenlerin bugün ahalinin nefesini kesecek kadar saldırı halinde olduklarını görmek o kadar zor olmasa gerek.

‘Özgürlüğüm’ veya ‘benim yaşam biçimim’ diyerekten çoğunluğu Müslüman olan bu memlekette genel ahlaka mugayir bu derece çıldırmışlık fazla oluyor gerçekten.

‘Bize baskı ve saldırı’ var yalanıyla Müslüman ahaliyi adeta esir aldılar. Bugün sokak da sahil de AVM de sözüm ona ‘bize baskı var’ diyenlerden dolup taştı ve bu tipler neredeyse başkasına hayat hakkı tanımayacak düzeyde de mağrur ve hırçındırlar.

Elde avuçta kalan camilere de hayasızca giyim ve davranışlarıyla dadanmaya çalışıyorlar. ‘Mesele özgürlüğüm değil mi, oraya da istediğim gibi girer, oynar, çıkarım’ diyorlar. Öyle denince de herkes bu hayasızlık karşısında ne yazık ki suspus oluveriyor!

İmam Hatip Halil Konakçı, Hatay ve ezanla ilgili tarihi bir gerçeği ifade etti diye saldırılar bir anda alevlendi. Saldırıyı yapanların kimlikleri onların gerçek niyetlerini de ortaya koyuyor aslında.

Gelin görün ki bu tarihsel gerçekleri ifade etti diye imam hakkında bir de soruşturma başlatıldı.

Halil Konakçı, Hatay’da 1938’e kadar ezan aslına göre Arapça okunuyordu ve o zaman Hatay Fransızların işgali altındaydı. Ne zaman ki Hatay 1938’de Türkiye topraklarına katıldı, ezan Türkçe okunmaya başladı, diyor. Yani hoca, tarihte bunun gerçekleştiğini, serüvenin böyle olduğunu ifade ediyor. Peki bu kızgınlık ve saldırganlık niye, anlamak gerçekten güç?!

İmam, burada Fransızları övmüyor, o gün Arapça olan ezanı aslından kopartarak Türkçeye çevirenlere kızıyor ve aslında bir hakikati ifade ediyor; niye kızıyorlar?! Çünkü amaçları farklı! Konuşmayacaksınız da, diyorlar.

‘Mahalle baskısı’ ve ‘özgürlüğümüz’ diye onlar bilumum Müslüman ahaliyi mahkûm etmeye çalışarak tamamen esir etmeye çalışıyorlar! Kesinlikle uyanış vakti!