Malumunuz son günlerde kamuoyunun gündeminde, pervasızca işlenen cinayetler ve şiddet olayları var.
Şu son 10-13 gün içerisinde başta Adana İl Başkanlığımıza yapılan saldırı olmak üzere, İstanbul’un Beyoğlu ve Esenyurt ilçelerinde, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde, Batman’da ve Diyarbakır’da işyeri içinde veya sokak ortasında infazlar yaşandı.
Esenyurt’ta dükkân içinde, Beyoğlu veya Gaziosmanpaşa’da ticari taksi şoförü arabasının içinde, Gebze’de esnaf dükkânın içinde, Batman’da bir vatandaş sokak ortasında, Diyarbakır’da ambulanstaki sağlık görevlilerine, görevlerine çıktıkları esnada saldırılar oldu. Diyarbakır ve Gebze’deki saldırılar hariç diğerleri ölümle sonuçlandı.
Yine bir müddet önce İstanbul’da yazar Mustafa Kasadar’ın oğlu büyük bir vahşetle katledilmişti.
Elhasıl genel anlamda istatistikler kaba görünüyor. Silah veya kesici aletlerle yapılan saldırılarda binlerce insan can veriyor.
İnternetten elde edilen bilgilere göre 2022 yılında; medyaya 3 bin 984 silahlı şiddet olayı yansıdı. Ülke genelinde yaşanan bu silahlı şiddet olaylarında 2 bin 278 kişi can verdi, 4 bin 231 kişi de yaralandı.
Yine elde edilen verilere göre bu şiddet olaylarının 616’sında (yüzde 15.46) kesici aletler kullanılırken, 3 bin 368 (yüzde 84.54) tanesinde ise ateşli silahlar kullanıldı.
2022 verilerine göre cinayetlerin en çok işlendiği bölge Marmara Bölgesi iken cinayetlerin en az işlendiği bölge ise Doğu Anadolu Bölgesi imiş. İller bazında olayların en çok yaşandığı il İstanbul iken bunun hemen arkasında Adana geliyormuş.
Silahların, cinayetlerin kolay işlenmesinde elbette etkisi büyük, bunun önlemi alınmalı, ancak tek etken silahların çokluğu değil.
Kolay silah edinmenin yanında toplumun temel dinamiklerine dinamit olan ahlaki çöküntünün cinayetlerin artmasındaki rolü unutulmamalıdır.
Alkol, uyuşturucu, tefecilik, çetecilik ve daha bir sürü sebep var bu cinayetlerin tetiklenmesinde.
Alkolün kötülüklerin anası olduğunu, uyuşturucunun toplumu derinden yok ettiğini bilmeyenimiz yok.
Bu kötülüklerin önü alınmazsa şayet kötülük simsarlarının bir gram zararlı madde karşılığında şu zavallı gençlere yaptırmayacak kötülük veya cinayet yoktur.
Şiddet olaylarının artması ve bunların kameralar marifetiyle halkın gündemine taşınması üzerine malum olduğu üzere idam tartışmaları da başladı.
Kısas’ta hayat var ve en çok da maktulün ailesi ve yakınları bunun nasıl hayati olduğunun idrakindeler, ancak mevcut sistem içerisinde öncelikle toplumun ıslahı ve kolay ulaşılan suç aletleriyle ilgili tedbirler alınmalıdır.
Dahası vatandaşa karşı işlenen suçlarda alınacak hapis kararlarının caydırıcılığı çok önemlidir.
Ve bütün bunların üzerinde aslında sorunlarımızı kökten çözecek olan husus adalet duygusudur.
Bir yerde adaletin yerini bulamaması, insanları kendi haklarını kendi elleriyle elde etmeye itiyor gibi bir durum söz konusu.
Örneğin insanlar ticaret yapıyor, ticaret yaptıkları karşı taraflar, kişiyi ekonomik olarak bitirecek kadar servetinin üzerine oturuyor, ama her nedense bütün yasal yollar kullanıldığı halde mağdur taraf hakkını alamıyor. Bu, büyük bir sorundur.
Karşılıklı batanlar hariç, parayı çalıp çırpanların, üzerlerindeki kıymetli menkul veya gayri menkulleri kendi üzerlerinden en yakınındakinin üzerine devretmesiyle bütün mesele bitiyor. Parayı kaptıran hak sahibi eve götürecek ekmek bulamazken, parayı çalanlar veya hakkı iade etmeyenler, mağdur ettiği kişinin gözleri önünde kendi adına olmayan lüks araçlarla her gün keyif çatıyor. Buradan çıkacak sonucu varın siz düşünün!
Huzurumuzun temeline kibrit suyu olan başka nedenler de faizler ve neredeyse her konuda hissedilen vicdan yoksunluğu.
Ev kiralarındaki dengesiz artışlar, ev sahibi-kiracı arası keserli, satırlı, bıçaklı saldırıların sebebi oluyor.
Sonuç olarak demem o ki; her yönüyle tedbirler sıkıştırılmalı, çünkü bu denli ‘salma’nın neticesinde yaygın bir saldırganlık ve sonu hüsran olan bir sersemlik peyda olmuştur. Bu gayet açık!