Payımıza yine şehadet düştü, yine hüzün ve keder düştü! Üzerimize üzerimize yağan ağır imtihanlar karşısında tarafımıza yine sabır ve sebat düştü!
Abid, Sacit, mümin kardeşlerimiz alçakça bir saldırının hedefi oldu. Hem de mescitte hem de namazda hem de secdece!
Malumunuz geçtiğimiz cumartesi günü Adana İl Başkanlığımıza yönelik alçakça bir saldırı oldu. Parti binasında başka kimsenin olmadığı ve İl Başkanımız Salih Demir ile İl Sekreterimiz Sacit Pişgin’in parti binası mescidinde namaz kıldıkları bir esnada saldırı gerçekleşti.
Dışarıdan namaz kılmak için binaya uğrayan bu kardeşlerimiz bir zalimin, bir alçağın bıçaklı saldırısına maruz kaldılar. Arkadaşlarımız kalleşçe arkadan vuruldular, tıpkı Hz. Ali gibi, Hz. Ömer gibi. Yaralanan arkadaşlarımızdan Sacit, şehit oldu.
Şehadet mertebesine ulaşan Sacit kardeşimiz Allah’a yemin olsun ki kurtuldu. Yine Allah’a yemin olsun ki onun katilleri ve bilumum destekçileri kaybetti! Çünkü şehadet, hak edenin vasıl olduğu yüce bir makamdır ve Sacit o makama ulaştı!
Bu kalleşçe saldırının asıl sebebine gelince… Saldırının asıl sebebi, mümin olmak ve iyi işlerde bulunmaktı. Saldırının asıl nedeni, memleketi müstebitlere peşkeş çeken köle ruhlulara karşı dimdik ayakta durmaktı.
Bu köle ruhlular ve onların borazanlığını yapan bir kısım iletişim kanalları, medya organları aylarca hatta yıllarca HÜDA PAR camiasına saldırdıkça saldırdı. İftira ve yalan haberin haddi hesabı yoktu.
Hiç alakası olmayan olaylar konuşulurken dahi sözü evirip çevirip HÜDA PAR’a getirdiler. HÜDA PAR’dan söz edilince de kırmızı görmüş boğa gibi saldırdıkça saldırdılar.
Bir tarafta gücü, etkisi yok dediler, öte tarafta Türkiye’nin kaderini değiştirecek güçtedir, dolayısıyla yok edilmelidir diye tutturdular.
‘Kökü kazılmalı’ diyerek, teröristçe eylemlere tevessül edileceğinin işaretini verdiler. HÜDA PAR’ın, hakkında hiçbir yorumu olmadığı halde, kendilerine göre zafer diye yutturmaya çalıştıkları bir voleybol maçı üzerinden bile HÜDA PAR’a salyalarını akıttılar.
Bırakın yorumcu olanların veya siyaset kisvelilerin yaptıkları saldırılar, kanalın haber sunucuları dahi içlerindeki kin ve düşmanlığın etkisiyle ekranlardan nefret saçtılar.
Bugün bile medyanın o içler acısı halini fark ediyor olmalısınız. Bir partinin binasında, mescidinde, namazda, secdede her şeyden habersiz saldırıya uğrayan iki mazlum Müslümanın haberini verirlerken, sıradan bir habermiş gibi veriyor olmaları ne kadar düşmanca ve insanlıktan yoksun bir duruma evirildiklerinin açık göstergesi olsa gerek.
Haberi sunarken bile “cani” demeye dilleri varmıyor. “Zanlı” içeri böyle girdi, “zanlı” içerden şöyle çıktı, diye olayı anlatıyorlar. Bir tekmeleme olayını dahi bu kadar sakince verdikleri yok.
Dahası bunlar, daha birkaç ay önce bir inşaat bekçisinin bir hırsıza sıktığı merminin, yorgun merminin bir partinin binasına değmesi üzerine kıyameti koparmışlardır. “Siyasi parti hedefte, bu kabul edilemez” diye günlerce yorum yapmış, manşet atmışlardı.
Ama mesele HÜDA PAR olunca işler değişiyordu. Bir siyasi partinin binasına yapılan bu canice saldırı sıradan haberlerin içerisine alınıyordu. Bunun için özel haber programları ve yorumcu tayfasına da hiç gerek olmuyordu.
Fakat şu bilinmeli ki; Sacit kazandı, Sacit’in davası kazandı; bilumum zalim ve katiller ile onların yardakçıları kaybetti!
Yeri gelmişken bir daha ifade edelim ki; biz asla köle olmayacağız, saldırsanız da öldürseniz de bu böyle!
Sacit’in yolunu sürdürenlere selam olsun!