Bugün 15 Temmuz… Meşum darbe girişiminin üzerinden 7 yıl geçti. Bir grup “asker”in teşebbüsüyle gerçekleşen kalkışma, halkın sokaktaki direnişiyle karşılaştı.
Savaş uçaklarının kullanıldığı, yol ve köprülerin kapatıldığı, devlet televizyonunda bildirisinin okutulduğu darbe kalkışması, çok acımasızca ilerliyordu.
İnsanların üzerine ateş açılıyor, TBMM bombalanıyor, TV kanalları işgal ediliyordu. Milletin parasıyla alınan silahlar milletin üzerine ateş yağdırıyordu.
Başta ABD olmak üzere Batı’nın desteğiyle gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin failinin FETÖ olduğu açıklanıyordu.
Akşamın erken saatlerinde fark edilen hareketlilik, halkın dikkatini çekince işlerin seyri değişiyordu. Halkın tekbir ve salavatlarla cadde ve sokaklara akın etmesi sonrası televizyon ekranlarındaki hava değişiyordu.
Saatler ilerledikçe televizyon ekranları halkın direnişiyle şekillendi. İnsanlar adeta sel olup sokaklara-caddelere aktı. Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in minarelerden salalar okunsun şeklindeki çağrısı/talimatı adeta bir kıyamı andırdı.
Tankın üzerine çıkan vatandaşların yanında tankın önüne yatan kahramanları gördü dünya. Ölüme meydan okuyan bu milletin asaleti, köklerinden geliyordu.
Müslüman halkın darbeye karşı refleksi, dillere destandı. Tekbir sesleri silah seslerine adeta galebe çalıyordu. Banka ATM’leri önünde kuyruk bekleyenlere inat, ailesi ve çocuklarıyla vedalaşırken helalleşen yiğitler tarih yazıyordu.
Dindar halk bütün gücüyle darbeye karşı çıktı. Zafer Allah’ın takdir ve iradesiyledir. O dileyince olur. O gün canını ortaya koyan milletin zaferi adeta çalınmak istendi.
Darbenin önlenmesi sonrası ekranlar alakasız kişilerle doldu, taştı. Darbe gecesi evlerinden çıkmayanlar sonrasında ekran ekran gezerek ürkeklerden kahramanlar icat etmeye çalıştı.
Bütün bu olup bitenlerden ders alınması gerekir. Yıl dönümü münasebetiyle başka derslerin de çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
Darbe teşebbüsü üzerine çok kapsamlı operasyonlar yapıldı ve halen de yapılıyor. Suç işleyen her kimse elbette ki cezasını çekmeli. Darbeye dahli olanların mutlaka bir karşılık bulmaları icap ediyor. Buna diyecek yok.
Ancak suçlularla birlikte öte tarafta mağdurlar ordusunu oluşturmak da kesinlikle doğru değil. FETÖ operasyonlarıyla alakalı özellikle kadın ve çocukların çok nasiplendiği ifade ediliyor. Bütün yapılanların temelinde hukuk ve adalet olmalı. Bir kavme olan düşmanlık kesinlikle adaletin bir kenara bırakılmasına sebep olmamalı.
Ülke olarak, millet olarak bizi sahil-i selamete çıkaracak olan yegâne değer, adalettir. Adaletin ikamesi adına doğru diye tutturulanlardan vaz geçmek gerekiyorsa, öyle yapılmalıdır.
Elhasıl, 7 yıl içerisinde tabir yerindeyse birçok konuda imtihanlar yaşandı. Bütün bunlardan dersler çıkarılmalı. Millet olarak, siyaset kurumu olarak, hukuk sistemi olarak, yürütme ve idare erki olarak büyük imtihanlardan geçildi. Bunların hepsinden dersler çıkarılmalı ve yapılan yanlışlara bir daha düşülmemeli. Aksi takdirde yanlışlarda ısrar, Allah korusun sakınmaya çalıştıklarımızı çabuklaştırabilir.
Bu vesileyle bir kez daha 15 Temmuz darbe girişimi yıl dönümünde hak ve hakikat uğruna canlarını veren bütün vatandaşlarımıza rahmet diliyorum.
Darbeler, soykırımlar, zulümler… Unutulmasın ki tekrarlanmasın!