Yine güzel bir günün, mutlu bir zamanın arifesindeyiz. Önümüzdeki çarşamba günü inşaAllah Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz.
Müslümanlar için her yönüyle bayram olan bu mübarek iklimin hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.
Elbette ki Bayramı yaşamak için başkasına bayramı yaşatmak lazım. Dua, ziyaret, kurban ibadetleriyle başkalarına sevinci ve mutluluğu yaşatarak bayram etmiş oluruz.
Sevinçler paylaştıkça ziyadeleşir, insanların mutluluğuna vesile oldukça mutluluklarımız artar. Milyon insanın hacı olmasıyla yaşayacakları sevincin ayrıca tarifi olmaz. Ekonomik krizin yaşandığı atmosferde kurban etlerinin fakirlerde yaşattığı/yaşatacağı sürurun yansıması bir başka olur.
Yaşanan deprem felaketiyle üzerimize yağan hüznün etkisiyle bayrama belki buruk giriyoruz, ancak onlarca yakınlarını kaybeden her bir vatandaşımızın yanında olduğumuzu hissettirerek çok farklı bir atmosferin yaşanmasını sağlayabiliriz.
Canları pahasına ‘iyilik’ diyen Yasinlerin, Hasanların, Ahmetlerin, Riyatların yolu yolumuz olmalı. Onlar iyilik için sınır tanımadılar, iyilik için ödün vermediler.
İyilik yolunda başımıza gelenleri günahlarımıza kefaret addederiz; onları, cennet misal bir dünyanın doğum sancıları için birer sebep olarak telakki ederiz.
İyiliği Allah’tan, kötülüğü kendi nefsimizin heva-hevesinden sayarız. Dünyayı iyilikle doldurarak gerçek bayramlara vasıl olmanın gayreti içerisinde oluruz.
Bayramda iyilik adına akraba, komşu ve vatandaşlarımıza hissettireceğimiz çok güzel örneklikler vardır.
Küs olanlarla barışmayı, dargınlarla buluşmayı, hayatın zorluklarından dolayı bunalımda olanlarla yeni bir dünyanın kapısını aralamayı hedef edinmenin gayreti içerisinde olabiliriz.
Kurban denince sadakat, teslimiyet, muhacerat, itaat, adanmışlık, sabır, hepsi bir arada akla geliyor.
Hz. İbrahim’in sadakati ve teslimiyeti, Hz. İsmail’in itaati ve teslimiyeti, Hz. Hacer’in ve Hz. İsmail’in muhaceratı ve yine teslimiyetleri insanlık tarihinin müstesna örneklikleridir.
Çocuğu İsmail ile tenha bir çöle bırakılan Hz. Hacer’in bunun Allah’ın bir emri olduğunu öğrendikten sonra Hz. İbrahim’e; “Öyleyse git, Allah bize yeter. O bizi himayesiz bırakmaz!” şeklindeki cevabı teslimiyetin, itaatin, sabrın zirvesi olmuştur.
Öyleyse bayram aynı zamanda teslimiyettir, itaattir, sabırdır, adanmışlıktır. Bayramı bayram eden de bu güzel hasletlerdir.
Gelin hep birlikte tekrar bu meziyetleri kuşanalım, Rabbimizin rızasının, Millet-i İbrahim olmak gayretiyle mümkün olabileceğini idrak edelim. Millet-i İbrahim olmak da, İbrahim’ce yaşamakla mümkün olabileceğini akıldan çıkarmayalım.
Bayramımız bayram ola!