Türkiye’de olduğu gibi dünyanın dört bir tarafında da seçimler oluyor. Bu seçimlerin kimler arasında geçtiği genelde pek bilinmiyor veya takip edilmiyor.

Süper güç diye dünya jandarmalığına soyunan sayılı bir iki ülkenin seçimleri hariç, özellikle İslam ülkelerinde başka ülke seçimlerinin pek takip edildiği yok. Seçimler takip edilse de kimin kazanacağının pek bir ehemmiyeti yok.

Ama özellikle Türkiye’deki bu son seçim, dünyanın titizlikle takip ettiği bir seçim oldu. İçerde ve dışarda milyonlarca/milyarlarca kişinin taraf tuttuğu bu seçim tarihe damgasını vurdu.

Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, dünya Müslümanlarının büyük destek ve duasını alırken başta ABD yönetimi olmak üzere birçok iç ve dıştaki şer güçlerin hedefi konumundaydı. Hep birlikte, ‘Bu adam gitmeli’ diyorlardı. ‘Değişim(!) olsun’ istiyorlardı. Ama niye olsun diye bir gerekçe de ortaya koydukları yoktu.

Nihayetinde millet kararını verdi. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, oyların yüzde 52,18’ini alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Rakibi Kemal Kılıçdaroğlu oyların yüzde 47,82’sini alarak kaybetti.

Filistin’den Lübnan’a, Mısır’dan diğer Afrika ülkelerine İslam ülkelerinin birçok yerinde bu zaferin kutlaması vardı.

Özellikle dünyadaki önde gelen İslami hareketler ve büyük İslam alimlerinin tebrik mesajları, nasıl bir seçim yarışının olduğunu ortaya koyması açısından çok önemliydi.

Evet, dünya gündeminde olan bu seçimin gündeminin ilk sırasında da HÜDA PAR vardı. Bütün o bahsini ettiğimiz gayri milli olan güçlerin hedefinde çok dikkat çekecek şekilde HÜDA PAR ve HÜDA PAR’ın medeniyet projesi olan parti programı vardı.

Mazlumların ve aklı selimle hareket eden herkesin tercihi Sayın Erdoğan’dı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldıranların hedefinde bir de HÜDA PAR’ın olması büyük dikkat celbediciydi.

Tarafların tam da temerküz ettiği bir hengamede özellikle HÜDA PAR’ın gece gündüz konuşuluyor olması, insana HÜDA PAR’ın taşıdığı misyonu ve sürece kattığı/katacağı enerjiyi hatırlatıyordu. Demek ki bu seçime HÜDA PAR’ın büyük etkisi oldu, olacaktı.

Yeniden görüldü ki HÜDA PAR, HÜDA PAR’dan büyüktü. Nasıl bir seçim süreci ki, yarışan Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı bileşenlerinden çok, AK Parti listelerinden 4 adayla seçime giren HÜDA PAR gece gündüz konuşuluyordu?!

Anlaşılıyor ki, HÜDA PAR’ın seçime etkisi şöyle veya böyle çok büyüktü. ‘Önce İnsan Öncelik Adalet’ şiarıyla yola çıkan HÜDA PAR’ın elde ettiği imkanlarla bu milletin derdine derman olma noktasında daha aktif olacağı büyük bir değişimdi(r). Bunun önünü almak için dört bir koldan saldırdılar, iftira attılar, kara çaldılar.

Ama umduklarına vasıl olmaları şöyle dursun, takındıkları haksız, hukuksuz, kirli siyasetleri dolayısıyla adeta sersemleştiler. Aldıkları yenilginin etkisiyle birbirlerine düşerek kendi içlerinde suçlu arama avına çıktılar. Bu mazlum camiaya saldıranların akıbetleri elbette ki kötü olacaktı(r).

Aylarca AK Parti ve Cumhur İttifakı’na kaybettirir dedikleri HÜDA PAR’ın ‘günahı’nı aldılar. Oysa ki kesin kaybettireceğini bilselerdi, saldırmazlardı, çünkü AK Parti’nin yenilgisi onların zaferi demekti. Ama demek ki bu konuda da yalan konuşuyorlardı. HÜDA PAR’ın kazandıracağını bildikleri için var güçleriyle HÜDA PAR’a saldırıyorlardı.

Neticede onlar kaybetti, HÜDA PAR kazandı. Onların birliktelikleri bozuldu, HÜDA PAR’ın destek verdiği Sayın Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı oldu. Böylece kimin kaybettirdiği kimin kazandırdığı bir kez daha anlaşılmış oldu.

Dün Sayın Vekillerimiz bugün de HÜDA PAR’ın destek verdiği Sayın Recep Tayyip Erdoğan resmen görevlerine başlamış oldular/olacaklar; hayırlı olsun!