Yarın 14 Mayıs 2023 ve Türkiye sandık başında olacak. Yarın seçime giderken, her çirkefliğe tevessül etmeyi meşru görenlerin, cevaplarını alacakları gün olur inşaallah.
Seçim sebebiyle maskeler bir bir düştü, düşüyor. En demokrat, barışçıl, özgürlükçü diye pazarlananların ne kadar da canavar ve zorba oldukları tek tek ortaya çıkıyor.
Yapılan saldırılar, kurulan kumpaslar, dayatılan ittifaklar, nasıl bir despotik sistemle karşı karşıya olunduğunun açık göstergesi olsa gerek.
Anlaşılan arka planda öyle dayatmacı bir sistem var ki, en itirazcılar bile kuzu kuzu veya tıpış tıpış kaynayan kazana doğru yuvarlanmak zorunda hissediyor kendini.
Meral Akşener’in ‘kumar masası’ diye zehir zemberek ateş püskürdüğü masaya tekrar geri dönmesi, Muharrem İnce’nin ‘45 günde bana neler yaşattılar’ diye işaret ettiği kişilere tıpış tıpış boyun eğmesi, arka planda yaşanan baskının, dayatmanın dozajını göstermesi açısından önemli göstergeler.
Kemal Kılıçdaroğlu daha önceki bir seçim arifesinde de kendi adayına oy isterken millete, ‘Adam gibi sandığa tıpış tıpış gideceksin’ demişti. Bütün bunlar onların milletle ilgili de baskıcı ve zorlamacı bir projelerinin olduğunu ortaya koyuyor aslında.
Seçim öncesi kasetler, tehditler ve saldırılarla kendilerine muhalefet edenleri hizalamaya çalışan güçler, seçimlerde elde edemedikleri sonuçlar karşısında da kaos ve kalkışma işaretleriyle bu sefer milleti tehdit etme yoluna gittikleri görülüyor.
‘Seçim sonuçlarını bizden takip edin’ diyenlerin, sonuçlarla ilgili de bir huzursuzluk planlarının olduğunun işareti gibi.
O sonuçlara itibar etmeyin demek, benim açıkladığım sonuçları esas alacaksınız demektir ve bu da açık açık milletin iradesine müdahaledir.
Bir seçim düşünün ki onun her aşamasında hile hurdaya başvuranı olsun ve ‘ben kazandım’ demek için başvurmadığı hiçbir kirli yöntem kalmasın. Bunun normal bir yarış olduğunu kim nasıl ifade edebilir ki?!
Bütün bu olup bitenlerle birlikte halkın kendi tercihi ortaya koyma iradesi iyi gelişmelerin müjdecisi olacaktır.
Halkın, dönen dolaplar karşısında sandıkta gereken cevabı vereceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Saldırganlık ve despotlukla hiç kimse bu halkın iradesine zincir vuramaz. Savaşa değil, seçime gidiyoruz, ama 15 Temmuz da gösterdi ki zorla, darbeyle, saldırıyla emellerine ulaşmak isteyenlere, bu halk geçit vermemiştir.
Halkın diniyle, inancıyla, örfüyle, mukaddesatıyla savaşın veya cidalin kimseye fayda getirmediği hep görülmüştür.
Bu değerleri savunanlara karşı güdülen kin ve öfkenin de kimseye hayır getirmediği ortadadır. Hassasiyetleri savunan HÜDA PAR gibi bir partiye kin ve nefret kusanların bugüne kadar rahat yüzü görmemeleri gibi.
Akl-ı selim galip gelsin; tercihimiz adalet, huzur, kalkınma ve doğrudan yana olsun! Tercihimizle mazlumlar, muhacirler sevinsin! Onlara diş bileyenlere en güçlü şekilde gereken dersi vermek, makul her bir ferdimizin görevi olsun!
Meydanlar ve sokaklar, HÜDA PAR’ın da destek verdiği Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin bu seçimi önde bitireceğini gösteriyor. Bakalım Mevla neyler, neylerse güzel eyler!
Rabbim en hayırlısını nasip ve müyesser eylesin!