Memleketin asıl gündemi ne? diye sorulsa herhalde herkes, ‘Günü, saati, vakti belli olmayan zamlar!’ diyecek. İnanın deprem de savaş da bu gündemin önüne geçemiyor.

Vatandaş artık zamları takip etmekte zorlanıyor. Bütün emtia ve diğer taşınır taşınmaz her kalemde maalesef günlük hatta anlık zamlar söz konusu.

Hayat pahalılığından muzdarip düşük gelirli vatandaşın derdine çare olacak adımlara ivedilikle ihtiyaç vardır.

Çalışanın yılda bir, hadi altı ayda bir gelir miktarı, asgari ücreti belirlenirken, marketlerin ve diğer aracıların pusuda bekler gibi daha artırım olmadan ürünlere bindirdikleri fiyatlar, gerçekten insanların canını acıtıyor.

 Ticaret Bakanlığı, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk yaptığı değerlendirilen marketlere para cezası uygulanmasına karar veriyor. Kurul; süt, yumurta, makarna, yoğurt vs. ürünlerde yaptıkları stokçuluk veya fahiş fiyat artışı nedeniyle 10 milyon TL’yi bulan cezalar veriyor, ancak bu cezaların hiçbiri maalesef caydırıcı olmuyor.

Her bir marketin özellikle de zincir marketlerin birkaç ürüne bindirdikleri azıcık bir zam, zaten verilen cezayı karşılıyor; diğer artışlar da sahiplerin kasalarına kâr olarak akmaya devam ediyor.

Gazeteniz Doğruhaber’in; ‘Para Cezası Yetmez, Marketlere Zincir Vurun’ manşetiyle ortaya koyduğu çözüm önerisi Sayın Cumhurbaşkanı nezdinde de karşılık bulmuş olmalı ki, Katar ziyareti dönüşünde medya mensuplarıyla gerçekleştirdiği söyleşide marketlerdeki fiyatlamalara ilişkin olarak, ‘Değişik öneriler var. Bütün mesele yaptırımın çok daha ağır olması. Bu bunlara ürkütücü gelebilir. Bunu halletmek lazım’ diyerek daha farklı adımların atılmasına ihtiyaç duyulduğuna işaret etti.

Serbest piyasa putu üzerinden her önüne gelen istediği gibi fiyat biçerse bu milletin geleceği olamayacaktır. Stokçuluk ve fahiş fiyat ahlaki bir sorun olmakla beraber bununla alakalı tedbirlerin alınması da büyük bir gerekliliktir.

Bir fırıncının ekmeği 2 liradan, 3 liradan satmak istemesi, diğer fırıncıların hışmıyla karşılanıyor. Artışta yarışta olanlara karşılık indirim yapanların adeta dokuz köyden kovulması gibi bir muamele görmesi, helvadan serbest piyasa putuna sarılanların ilkesizliğinin de göstergesi olsa gerek.

Akaryakıt ve dövizde fazla bir değişikliğin olmadığı zaman dilimleri içerisinde durmadan gelen fiyat artışları ile ilgili caydırıcı çözümler artık kaçınılmaz olmuştur.

Ürün fiyatlarındaki fahiş artışların müsebbibi aradaki fazla aracıysa, o zaman o aracıların minimize edilmesi için yollar aranmalıdır. Emlak gibi konularda emlakçıların artışlardaki rolü irdelenmelidir. Başakşehir’de 3 artı 1’lik bir dairenin aylık kirası 40 bin TL ise, burada ciddi sıkıntı var demektir.

‘Arap’tır, yabancıdır, parası vardır’ deyip geçmek, yerli olanın da felaketinin ilanıdır. Parası olan yabancı zorlayarak da olsa ev bulabilir, peki ya parası olmayan yerli ne olacak, çadırda mı yatacak?!

Çözüm kimi temel ürün ve kalemlerde fiyat sabitlemesi ise, o da düşünülmelidir. Bir ara 20 üründe fiyat sabitleme politikası konuşuluyordu. Temel ihtiyaç maddelerinde herkes kafasına estiği gibi fiyat arttırmamalıdır.

Adamlar daha şimdiden düşük gelirlinin yıl başında alacağı asgari ücretin hesabını yaparak, çalıp çırpmaya çalışıyor. Çalışan yüzde 50 zam alacaksa eğer, şimdiden cebine girecek o parayı ve daha fazlasını almaya çalışıyorlar. Sahiden, “Hırsız vaaar!!! Hem de nitelikli!” diyesi geliyor insanın.

Son olarak demem o ki; zamları durdurun, hırsızları durdurun; yoksa hayat duracak! Bizden söylemesi!