Bir ülkenin olmazsa olmazı, kamuoyunu bilgilendirmede öncü, insanlara haber aktarmada yegane aracı, basın ve medya gerçekten çok önemlidir.
Devletler, hükümetler, şirketler, partiler kısacası herkes çalışmalarını duyursun diye basına ihtiyaç duyar. Onun için direkt getirisi olmayan herhangi bir haber veya ilan için olmadık rakamlarda paralar ödenir.
Yasama, yürütme ve yargıdan sonra 4. Kuvvet diye nitelendirilen basının günümüz dünyasında öndeki 3 kuvveti de büyük ölçüde etkilediği şüphe götürmez bir gerçektir.
Onun için darbeler bile ana akım medyada ilan edilince iş bitmiş olur. Mahkemenin saldığını basın yanlış bulunca yargı yeniden görev alır. Yürütmenin yürüttüğü işlemler basın desteğiyle olunca başarıya ulaşır.
Basın adeta kimi överse sultan, kimi döverse/yererse perişan olur. Basının icra ettiği görev herkesi bir şekilde olumlu veya olumsuz etkiler.
Konuyu biraz daha ileriye taşıyarak, bir ülkenin adil veya eşitlikçi olması aslında adil, meşru dairede özgür ve tarafsız bir basının varlığına bağlıdır. Adil olanı cesaretlendirecek, zalim olana haddini bildirecek en önemli organ basındır. Düzgün, adil ve tarafsız bir basının ülkeye kazandıracağı değerler huzur, hak, adalet ve barış olur.
Doğru işlerde iktidarları cesaretlendirecek, yanlış uygulamalar konusunda halkı iktidarlara karşı uyanık kılacak en önemli güç, basındır.
Malcolm X, "Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize, zalimleri sevmenize sebep olur" demek suretiyle bizim de basına karşı uyanık olmamız gerektiğini ifade ediyor.
Bugün Türkiye’deki basını ele aldığımızda Malcolm’un ne kadar haklı olduğunu açık beyan görmekteyiz.
Tarafgirlik ve yandaşlık heyulasıyla hakikatlerin ne kadar tersyüz edildiğini müşahede etmekle beraber, ekran yüzlerindeki monotonluk ve değişmezlik insanlara adeta gına getirdi artık. Basın maalesef ne tarafsız ne de özgür oldu! Belli birkaç çevrenin borazanlığı ve sözcülüğünü yapmaktan öteye geçemedi!
Siyasi anlayış ve bakış açısı noktasındaki kısırlık, basının düştüğü girdabı gözler önüne sermektedir. Ekranlara, en çok hakaret ve küfür savuran anlayışların yansıtılması, basının, üzerinde nemalanmaya çalıştığı süfliliği ortaya koymaktadır.
Basının neredeyse bütün konularda belli isimler üzerinden yayın işini götürüyor olması, ülkenin geri kalan uzmanlarına veya sözü olan anlayış sahiplerine haksızlık ve hakaret anlamı taşımıyor mu?!
Bir uzmanın veya siyasetçinin veya değerlendirme potansiyeli olan birinin her akşam başka bir televizyonda konuşuyor olması ve bütün ekranların o isim/isimler etrafında dönüyor olması ülke basını için bir tükeniş ve bir çöküş göstergesi değil midir?!
Maalesef ülkenin neredeyse bütün kanalları, her konuda belli isimleri konuk ederek ülkeyi kısır bir değerlendirme ve yorumlamaya mahkum bırakmaktan başka bir iş yapmıyor.
Her akşam ve her gün belli siyasi görüşleri olanların ekranlara konuk edilmeleri ve geri kalan siyasi görüşlerin görmezden gelinmeleri, basının içinde bulunduğu adaletsizlik ve tarafgirlik yönünü maalesef ayyuka çıkardı.
Her şeyden önce adil olun. Barış ve huzuru tesis etme noktasındaki görevlerinizi unutmayın. Çok seslilik ve farklılık bu ülkenin zenginlikleridir. Her bir görüş ve anlayışın mutlaka istifade edilecek yönleri vardır.
Sizler herhangi bir partinin veya anlayışın sözcülüğünden çok tarafsızlık ilkesiyle kendinizi tanıtmaktaysanız ve onunla övünmekteyseniz o zaman tarafsızlığınızın gereğini yapın ve farklı anlayışlara da imkân tanıyın.
İlkeli, bağımsız ve tarafsız davranmak hem sizin hem de bu ülkenin faydasına olacaktır. Farklı siyasi anlayışların dillendirilmesi, onlara yer verilmesi, ekranları zenginleştirmenin yanında onların geliştirdikleri faydalı siyasi çözümlerin yol açıcı olabileceği değerlendirilmelidir.
Tarafsız olamıyorsanız, o zaman azıcık özgür olun, onu da yapamıyorsanız, bari doğan cevap hakları karşısında dürüst davranın ve yalan yanlış üzerinden onur, haysiyet, meşruiyet celladı olmaktan kaçının.