İnsanın fıtrat üzere kalması kadar önemli başka bir meziyet yoktur. Allah’ın yarattığı fıtrata dönüşün bizi ayakta tutacak yegâne unsur olduğunu fehmetmekten başka da çaremiz yoktur.

Şu son yüz yılda dünya gerçekten çok keskin kırılmalar ve dönüşümler yaşadı ve halen yaşıyor. Ulus devletler ve teknolojik küreselleşme varyantları devam ederken, şu an dijitalizm üzerinden dünya yeni bir anlayışa doğru sürüklenmeye çalışıldı, çalışılıyor.

Kovid ile birlikte insanların evlerde mahpus kalması üzerine bütün ihtiyaçların dijital ortamda görülmeye çalışılması, hatta virüsle birlikte iş hayatının dahi değişmesiyle dijitalizmin insanlık yaşamına ne denli girdiğinin açık kanıtıdır.

Aslında bütün bunlar kendiliğinden olmuyor. Ulusçuluk yoluyla parçalayıp küçük parçalara ayıranların küreselizm üzerinden ‘bütün olan’ı bir anlamda ‘küçülterek’ idareye çalışmaları sonrası dijitalizm üzerinden yeni bir ‘dünya vatandaşlığı’nı ihdas etme gayreti içerisinde oldukları çok net ve açıktır. ‘Sınırlarınız dursun ama hepiniz bize vatandaş/kul-köle olun’ diyorlar.

Küresel ortaklaşmalarda, sanal sınırları ortadan kaldırarak dünyayı tam olarak kendilerine bağlayamayan güçler, dijitalizm üzerinden her bireye, her gence, her çocuk ve bebeğe, her yaşlıya direk ulaşarak, maalesef düşlediklerini gerçekleştirmenin yolunda hızla ilerliyorlar.

Fiziki sınırları; içeridekileri ayırmak, bölmek ve onları kolay idare edebilmek için kuranların/koruyanların dijital ortamda sınır tanımadıklarını görürsünüz. ‘Fiziki sınırlar marifetiyle kendi aranızda parçalı olun, ama dijital ortamda hep beraber bizimle kalın, bize bağlanın, bize çalışın’ diyorlar. İstanbul sanal arsa fiyatları Metaverse'de 200 liradan 20 bin liraya kadar çıkıyor.

Ovr evreninde Türkiye’de 20 bin, İstanbul’da 11 bini aşkın parselin satın alındığı gözüküyor. OVRLands, Türkçe’de öte evren anlamına gelen bir sanal gerçeklik platformu olan Metaverse platformu aracılığıyla satılan sanal arsalara verilen isimdir. Tüm dünya 1,6 trilyon parsele bölünmüştür. Sahip olunan OVRLand parselleri kiralanabilir ve açık artırmaya sunulabilir. Hatta istediğiniz şekilde özelleştirilebilme imkânına sahiptir.

Yani elinizdeki her ne varsa sanal gerçeklik yoluyla alacaklardır. Gezip tozmadığınız, ekip biçmediğiniz parsellere, yatıp kalkmadığınızı, girip oturamadığınız yerlere para vereceksiniz. Öyle teşvik edilecek ki kiminiz borç para alarak, kredi çekerek bunu yapacaksınız.

Dijitalizm ve diğer hayata sokulan yeni Metaverse gibi adımlar, sanal evren programları, insanları büyük bir sanal heyulası içerisine sokarak kişiyi kendinden, kendi iradesinden uzaklaştırmak suretiyle tamamen başkasının eline avucuna bıraktı, bırakıyor, bırakacak.

Navigasyon sistemine alıştırılan insanlığın hangi saat ve saniyede nerede olduğu kontrol edilirken, o sistemin kapatılması sonrası akıl, zekâ ve hafıza ile taltif ve mükerrem kılınan insanın şaşkınlığının hangi boyutlarda olacağını varın siz hesap edin! Dijitalizm o denli sersemleştirdi ki bugün defalarca gidilen yere navigasyon olmadan maalesef gidilemiyor.

Farkında değiliz belki ama dijitalizme bağımlılık bizi bağladı, tutsak etti. Giyim kuşamımızı, yememizi-içmemizi, bakışımızı, zihin dünyamızı, ahlaki yapımızı, kalkıp oturmamızı, yürüyüşümüzü… Her şeyimiz ama her şeyimizi maalesef ‘başkaları’ ve dolayısıyla ‘bizler’ değil ‘onlar’ belirliyor oldu. Maalesef onun dışına çıkanın yerildiği, kabul görmediği bir zaman dilimi yaşıyoruz.

Şu an yaşanan dünyanın ve yeni çağın adıdır, dijitalizm. Dijitalizm günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası ve bu küreyi kıskacına almış, avucunda tutmuş bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

Sohbette, ziyarette, yolda, caddede birlikteymiş gibi görünen insanların, ellerindeki aletlerle aslında apayrı yerlerde oldukları ve “başkalarına bağlandıkları” gerçeği, yeni dünya düzeninin açık bir gerçeğidir.

Telefonu ellerinden bırakmayan çocukların, ileride karşılaşacakları sorunlar karşısında hangi ‘çalışır durumdaki akıllarını kullanacakları’nı gerçekten insan merak ediyor.

Şu an için şu bilinmeli ki; dijitali ellerinde tutan ve küreselleşmeyi yönlendirenlerin amacı, kendi ekonomilerini güçlendirmek ve kültürel hegemonyalarını her tarafa yaymaktır. İçerik üretmekten yoksun toplumların, mevcut olanı kullanmakla, büyük tehlikeye savunmasız daldıkları şüphe götürmez bir gerçektir.

İçerik üretmeden başkasının içerikleriyle ıslah olunmaz, yol bulunmaz, menzile varılmaz. Dijitalizmin dayattığı kötülüklerden beri olmanın tek yolu kendi kanallarımızı/yollarımızı kurarak insanlığın oraya rağbetini sağlamaktır.

Bugün dünyada yaklaşık 50 ülkede Müslüman çoğunluk bulunmaktadır. Bugün dünyadaki Müslüman nüfus 1,5 milyarı geçiyor. Ama maalesef kayda değer bir tane arama motorları yok, bağımsız internet ağları yok, sosyal medya platformları yok…

Fıtratı koruyan, ona çağıran bir dijital ortamın mevcut küresel dijitalizmin olumsuzluklarını önlemede faydalı olacağı kesindir. Mevcut olana bağımlılık, bizi değerlerimizden kopararak başkasına kul köle edeceği akıldan çıkarılmamalıdır.

Hızlı veya yavaş fark etmez, öncelikle bizim temiz bir dünyaya, sağlıklı bir dijitale ihtiyacımız var. Aksi takdirde şu güzelim gezegeni, dijitale hükmeden üç-beş ailenin kaprislerinden/hegemonyalarından kurtarmak mümkün olamayacaktır.

Allah Teâla, bütün insanlığı küresel sömürgeci zalimlerin özellikle dijital dünyadaki şerlerinden korusun; onların reva gördüğü kölelik zincirlerini kırma gayreti içerisinde olanların da yardımcısı olsun!