Mescid-i Aksa, Kudüs, Filistin... Dünya istikbarının hedefindeki mukaddesatlarımız, tarihimiz, ilk kıblemiz. Bugün İslam dünyasını tabir yerindeyse ayağa kaldıran husus dünya emperyalistlerinin bu mübarek yerler üzerindeki emelleridir.

Bir değil on değil yüzyıl heyulasıyla işgal projelerini kotaran zalimler İslam Ümmeti’nin sabrını sınamakta, göz göre göre mal, can ve mukaddesatlarına kast etmektedir.

Başkenti Kudüs olan özgür bir Filistin’in huzurunu, onurunu ve hatta varlığını yok sayan böyle bir hezeyanın Müslüman coğrafyayı ayağa kaldıracağı muhakkaktır.

Kudüs ve Mescid-i Aksa hassasiyetine sahip bireyler dışında bile böyle bir zillet boyunduruğunu hiçbir insan kabul etmemelidir.

Açık hava hapishanesine çevrilen Filistin’in milyonlarca mağdur ve muhaciriyle görmezden gelinmesi İslami olmadığı gibi insani de değildir.

“Yüzyılın Anlaşması” etiketiyle açıklanan metnin arkasında siyonist güçler ve ABD boyunduruğundaki kimi yerli uşakların dışında hiç kimse yoktur. Anlaşma diye bahsedilen yerde konunun asıl tarafı Filistin’in veya Filistinli temsilcilerin olmaması, bize bunun bir anlaşma değil bir dayatma ve işgal süreci olduğunu fehmettirmektedir.

Trump’ın açıkladığı sözde ‘barış planı’ bütünüyle ABD ve Siyonist yönetim tarafından hazırlanan ve Filistin’e dayatılan bir metinden öteye geçememektedir. Bu boyunduruğun altına girmek, zillete düşmenin ta kendisi, Filistin’i yok etmenin ön adımıdır.

Burada uluslararası hukuk ve BM’nin hiç bir kararı kaale alınmamış ve Filistin’in bütün toprakları müstakbel kurulması tasarlanan bir Siyonist devlete peşkeş çekilmektedir. Bunun için de 50 milyar dolar gibi bir para da mevcut yönetime rüşvet olarak verilmek istenmektedir. İşin acı tarafı bu para, sus payı bile işgal projesini hazırlayan zalimlerce değil, bölgedeki boyunduruk tasmasını takan ve zillet içinde debelenen ülkelere ödetilecektir. Tabir yerindeyse Filistin’in Siyonist çeteye devir masrafları bile israil, ABD ve diğer şer güçlere değil, zillet girdabındaki Arap ülkelerine ödetilecektir. Ve bunu kabul etmiş de görünüyorlar.

Bunun için biz buna “Yüzyılın İhaneti” diyoruz. Kıtalar ötesinden gelip coğrafyamıza şekil vermek isteyenlerin içteki hainlerden aldığı destek, işin ihanet boyutunu gözler önüne sermekte ve bunun salt dışardan bir saldırı olmadığı hususunu ortaya koymaktadır.

ABD ve Siyonist rejim tarafından hainlerin desteğiyle oluşturulan bu yeni işgal projesine, gerek Sayın Cumhurbaşkanı’nın gerekse de hükümet ve siyasi partilerin verdiği tepki takdire şayandır. Ülkemizdeki sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcilerinin geliştirdiği ortak tepki, inşaallah pratikteki kimi adımlarla taçlanacak ihanet projesinin akim bırakılmasına vesile olacaktır.

Dün başta İstanbul, Diyarbakır ve Batman olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasi partinin omuz omuza vererek haykırdığı tepki, karanlık mihrakların kötü emellerini kursaklarında bırakmaya yardımcı olacaktır, diye düşünüyorum.

Bu noktada HÜDA PAR’ın parti ve STK ayırmaksızın gerek basın açıklamalarıyla gerek miting ve protestolarla hep Kudüs ve Mescid-i Aksan’ın yanında yer alanlarla beraber hareket edeceğine dair pratiği takdirle karşılanıyor, karşılanacaktır. Bugün yan yana gelmez isek ne zaman geleceğiz?!!

Evet, yine hep beraber #Yüzyılınİhaneti’ne karşı #KudüseSahipÇık diyerek tepkimizi yükseltiyoruz!

Selam ve dua ile.