Şanlıurfa,  Gaziantep, Adana gibi güney illerinde çiftçilikte ortaklık yapanlara eskiden “maraba” denirdi. Maraba, dörtte bir pay sahibi demektir.

Mersin`den başlayarak Türkiye`nin güneyindeki kuşakta “görüntü kirliliği!” gerekçesiyle bir süredir Arapça tabelalar sökülüyor. Bir kere Arapça tabelalar için “görüntü kirliliği oluşturuyor” demek en hafif tabirle terbiyesizliktir. Kimse sırf Arapçadır diye yazılı levhaya, tabelaya “Görüntü kirliliği oluşturuyor” diyemez. Elbette tabelalara bir standart getirilebilir. Bu da tabelaların hangi dilde olduğundan soyut olarak değerlendirilmesi gereken bir konudur.

Türkiye`de referandumda “evet” oranı en yüksek Harran`da çıktı. Unutmamak gerekir ki Harran çok hararetli yer demektir. Hararet, hamiyete benzemez. İçinde hürriyeti de ihtiva eder. Muhabbeti de içerir.

Türkiye`nin güneyindeki Arap kuşağı Türkiye için büyük bir renklilik kaynağıdır. Güven kaynağıdır. Suriyeli mültecilerin önemli bir bölümü buraya yerleşmiştir. Böylece bu kuşak şimdi Arap-İslam dünyasıyla aynı zamanda köprü görevi görmektedir. Buna rağmen Arapça tabelalara görüntü kirliliği oluşturuyor demek provokatörlüktür, edepsizliktir. Böyle bir anlayış Türkiye`yi maraba durumuna düşürür. Arabasız bırakır. Arapça, arabadır, harekettir. Arapça tabelaları sökmek en talihsiz acemiliktir. Acemilerle yol bitmez. Acemiler maraba bile olamaz. Kimse onlara itibar etmez.

Türkiye son on yılda Ortadoğu`da Arap-İslam âleminde olumlu bir imaj elde etmiştir. Ama bu şekilde Arapça tabela provokasyonu üzerinden bu imaja darbe vuruluyor. Arapça tabelaya tahammül etmeyen bir zihniyet Halep`te, Musul`da, Kahire`de, Şam`da nasıl karşılanır.

Arabi tabelaların bu şekilde indirilmesi basit gibi görünen; ama aslında Türkiye`yi maraba etmeyi hedefleyen bir provokasyondur.

Arabi yazıyı “Görüntü kirliliği” olarak nitelemek acemiliktir. Maraba zihniyetidir. Dörtte birlik paya talim edip gerisini ağaya bırakma anlayışıdır. Bu zihniyet çeyrek bir zihniyettir. Asla tam ve tamam değildir. Binaenaleyh tamamına ermesi muhaldir.

İslam âleminde hiçbir halk maraba değildir, “çeyrekçi” değildir. Herkes değerli, herkes pay sahibidir. Herkes tam paydaştır. Aksini düşünen kendisi maraba olur.

Mersin, Adana, Antakya, İslâhiye, Antep, Urfa… Buralar hayır ve bereket kaynağıdır. Kültürüyle, damak zevkiyle, havasıyla buralar çok özel yerlerdir. Nimettir.

Arabi “araba” gibidir. Araba ondan türemiştir. Hürriyet ve hararet yakıtıdır. Öyle veya böyle şu veya bu sebeple her kim Arapçaya karşı tahammülsüzlük hele ki edepsizlik yaparsa maraba olur. Ağanın eline mahkûm olur. En çok dörtte birlik paya talim eder. Siyasî iktisadî içtimaî… her manada bu böyledir. Böyle bilinsin.