Şimdi sözde bilim insanları ve Economistler iktisada “ekonomi” diyorlar da her şey anlamını ve marifetini yitiriyor. Herkes bilir ki inşallah biz böyle cahil ve süslü laflara itibar etmeyiz. Bu nedenle evvela ve mutlaka buna iktisat diyoruz.

İktisat, maksattan gelir. İktisat hayırlı bir maksat uğruna dengeli, tutarlı ve yeterli bir şekilde hareket etmektir. Modern tanımda iktisat; “sınırsız istek ve ihtiyaçların, sınırlı imkânlarla tatmin edilmesi sanatı” şeklinde tanımlanır.

İslam, iktisada “maksat” yönüyle bakarken; maddeci-liberal-kapitalist anlayış ise iktisadı “imkân” açısından değerlendirir. İslam`a göre maksatlar imkânları kontrol ederken, kapitalist anlayışta imkânlar maksatları kontrol eder.

İslam, iktisada sadece kâr açısından bakmaz. Maksat açısından bakar. Maksadı hayırlı ve güzel olmayan hiçbir ekonomik faaliyet sonunda ne kadar kâr olursa olsun iktisadî değildir. Ekonomik değildir.

Liberal kapitalist ekonomide iktisat, sadece yoksullara has bir zanaattır. Sadece fakirler iktisada dikkat etmek, isteklerini kısıtlı imkânlarına göre ayarlamak zorundadır. Çünkü onların imkânları sınırlıdır. Oysa zenginlerin böyle bir sorunu yok. Onların iktisada dikkat etmeleri gerekmez. Zira onlar her türlü isteklerini karşılayacak imkânlara sahiptir. Dolayısıyla onlar, ne diye iktisada göre davransınlar!

İslam`a göre iktisat, sadece fakirlerin sorunu değildir. Bilhassa zenginlerin sorunudur. Çünkü onların imkânı var diye istekleri dengesiz ve sınırsız olamaz. Aksine herkesten çok, onlar iktisada bağlı olmak zorundadır. Herkesin hayrına olacak güzel maksatları olmalıdır.

İktisadın bir manası da dengedir ve bu da israfın zıddıdır. İsraf sadece ekonomik savurganlık değil aynı zamanda siyasi aşırılık ve zulümdür. İsraf, tutarsız ve vicdansız her türlü kötü tasarruftur. İsrafın bir manası da gaflet ve cehalettir.

İktisat, güzel maksatla düzelir. İnsanlığa, dünyaya karşı güzel maksadı olmayan aksine kötü maksadı ve tasarrufu olan ülkelerin iktisadı güçlü olamaz. Eğer güçlü olsa da bu geçici ve yanıltıcı bir durumdur.

İmkânlar maksatları yönetmemeli, maksatlar imkânları yönlendirmelidir. Dünyada işi gücü suikast olanların, kötü maksat sahiplerinin iktisadı çökmeye mahkûmdur. Bunların zahiri vaziyeti bizi yanıltmamalıdır.

İsraf, ipek böceğinin başka bir adıdır. Zira bunlar kendi tasarruflarıyla kendi ipleriyle etraflarını örer. Öyle olur ki onlar kendi ördükleri ve planladıkları yapı içinde hapsolurlar. Dışarıyla temasları kesilir. Ve orada kalakalırlar.

Demek ki güçlü ağlara sahip olmak her zaman iktisadi manada güç sahibi olmak değildir. Bugün herkes güçlü iktisat teorileri üzerinde duruyor. Ama kimse hayırlı maksadın bereket yönüne vurgu yapmıyor. Sadece rakamları konuşturuyor.

Amerika`nın ve Batının başını çektiği liberal kapitalist sistem kötü maksatlıdır. Yaptığı tasarruflarla kendi kendini çevrelemiştir. Bu yapının geleceği karanlıktır. İktisat sadece imkânların ismi değil maksatların adıdır. Maksadı kötü, amacı suikast olan bu yapıların iktisadı güçlü olamaz. Bu yanıltıcı bir durumdur.

Müslümanlar elbette üretimi artıracaktır. Elbette çalışacak ve gayret edecektir. Ancak her şeyden önce maksadı güzel kılmak gerekir. Maddeci yaklaşımlar bunun iktisat üzerindeki etkisini göremez ama biz görüyoruz.

Maksadı kötü olanın iktisadı güçlü olur mu?

Bugün iktisat üzerinden ekonomi üzerinden yürütülen savaş bir maksatlar savaşıdır. Hiç kuşkusuz kimin maksadı güzelse o kazanacaktır. Hem de her anlamda kazanacaktır.