O gün insanlar, o sayhayı(çığlığı) hakikaten duyarlar. İşte bugün, huruç günüdür. (Kaf: 42). Buyrulur. Huruç; kabirden, ölüm sessizliğinden uyanarak ayağa kalkmak, düşman tarafından kuşatılmış olan kalenin içinden bir yarma hareketiyle dışarı çıkmaktır.

Demek ki dönem dönem insanlar şu veya bu sebeple bir ölüm sessizliğine maruz kalabilir, kahredici bir kuşatmayla karşı karşıya olabilir. Bu kuşatılmışlık hissi bazen bize çok uzun gelebilir. Ama hakikat budur. Tarihte bu durum hep yaşanmıştır. Dönem dönem Müslümanlar şu veya bu sebeple kuşatılmış, ölüm sessizliğine gömülmüştür. Ama tam bu anda bir sayha gelir herkes bulunduğu yerden, uykudan, ölüm sessizliğinden kalkıverir. Kuşatılmış olduğunu, kuşatmayı yarmak için huruç etmesi gerektiğini anlar, görür. Sayha, bir çığlıktır. Bu mazlumların çığlığı olabileceği gibi hakikatin çığlığı, hakikatin mesajı da olabilir. İnsanlar artık bu sayhanın, bu çığlığın yapay olmadığını, sahte ve kandırmaca olmadığını anlar. İşte bu sayha huruç için bir alarm mahiyetindedir. Bu sayha çok şiddetlidir ama kulakları sağır etmiyor, bilakis insanları uyandırıyor. Onları sersemleştirmiyor aksine şuur veriyor.

Sayha, şiddetli sestir. Bir çığlıktır, nâradır, feryattır. Fakat bu çığlık manasız değildir. Hem düşünceleri hem de duyguları harekete geçirir. Bugün İslâm âleminde yaşanan acılar, karmaşa ve huzursuzluklar ümmet için bir sayha hükmündedir. Müslümanların uzun zamandır içinde bulundukları kuşatma hissine ve haraca bağlanmış olma zilletine karşı bir çığlıktır. Nitekim Ümmet de buna ses vermiştir. Ümmet bu sayha ile vaziyetinin farkına vararak huruç etmeye başlamıştır.

Evet, uzun zamandır haraca bağlanmış olan, harici ve dâhili düşmanlar tarafından kuşatılmış olan, duygu ve düşünceleri uyuşturulan bir ümmet bu sayha ile uyanmış ve huruç başlamıştır.  Fakat birileri ümmetin bu huruç halini hariciliğe dönüştürmek istiyor. Kendince öyle isimlendirerek bu huruç hareketini sabote etmeye çalışıyor. Evet, tartışmasız bir şekilde ümmet bugün huruç vaziyeti almıştır. Bu ümmetin içinde harici yoktur. Mücadele eden herkes bu ümmetin dâhili unsurudur. Bu ümmetin içindedir.

Haricilik, kendisi dışında herkesi batıl gören anlayıştır. Kim sadece kendisini merkeze oturtuyor, kendisinin merkez olduğunu iddia ediyorsa hariçte kalan, esasen harici olan odur. Ümmetin huruç etmesini haricilikle özdeşleştirenler yaptıklarının ne anlama geldiğini iyi biliyor.

Bugün ümmetin huruç etmesine karşı en büyük tehdit harici olma tehlikesidir. Hariciliğe fırsat ve imkân verme tehlikesidir. Tarih boyunca doğudan veya batıdan gelen tehlikelere karşı ümmetin huruç etme noktası Diyar-ı Şam olmuştur. Yine öyle olacaktır. Ümmetin bugün Şam diyarında verdiği mücadele haricilik değil; huruç hareketidir. Bu bir refleks değil çığlıkla uyanma ve topyekûn kuşatmayı yarma hareketidir. Evet, Şam diyarında savaşanlar arasında haricilikle itham edilenler olabilir ama bu, asla Suriye`deki hareketin bir huruç hareketi, kuşatmayı yarma hareketi olduğu gerçeğine bir halel getirmez.

Haçlıları yenen Selahaddin-i Eyyubi`nin, Nureddin Zengi`nin, Moğolları yenen Seyfeddin Kutuz`un sayhaları yine ve yeniden kulakları çınlatıyor.  Savaş esnasında İslâm ordusunun gerilediğini gören Seyfeddin Kutuz “vah İslâm`ım” narasıyla düşmanın üzerine hücum etti. Bu nâra, hem tehlikeyi hem de mesajı aynı anda ifade eden İslâm tarihindeki ilk feryattır. O nâra, huruç hareketinin sayhası olarak kabul edilir. Dinin kılıcı Seyfeddin, “Ayn Calut” savaşında tarihin Calutu Moğolları darmadağın etti. Bu, Moğolların Müslümanlara karşı yenildiği ilk ve son savaş olmuştur. Burada ilk defa yenilen Moğollar ebediyen bir tehlike olmaktan çıktılar. Selahaddin`in haçlıları yendiği Hıttin savaşı da yine bu noktada olmuştur. Zaten Hıttin yükün indirilmesi, bel büken anlamında değil midir? Bu zaferle Haçlının beli kırılmış, İslâm dünyası tekrar sırtını doğrultmuştur.

Diyarı Şam bugün yine bir huruç hareketine sahne oluyor. Bu huruç hareketine siyasi, askeri, fikri, manevi destek veren herkes bu işin içindedir. Aksi takdirde o kimse haricidir. Hariçtedir. Hariçtendir.  Ümmet bu huruç hareketinde inşallah başarılı olacaktır.

Siyasi, fikri, askeri olarak merkezde bulunan ve zulmü teşhir eden herkes ehli huruç iken; merkezin dışında kalan ve merkeze düşmanlık besleyenler ise itikadı ve fikri ne olursa olsun havariçtir, haricidir. Şimdiden herkes hesabını yapsın. Kim harici, kim huruç ehli pek yakında ortaya çıkacaktır.