Kur`an-ı Kerimde “terör” kavramı “irhab” olarak geçmektedir(Enfal:60). Fakat Kur`an-ı Kerim`in ifade buyurduğu bu kavram karşıdakini caydırarak onun kendi doğal sınırlarına çekilmesini sağlamayı ve onu saldırganlıktan caydırmayı ifade ediyor. Nitekim Kur`an-ı Kerimdeki “irhab”  ile Hristiyanların din adamı olarak bildiğimiz “rahip” aynı köktendir. Öyle ya rahip, korkuyla kendini ibadet için bir yere kapatarak inzivaya çekilen kimsedir. Rahiplik Hristiyanlıkta önemli bir dinî unvandır.

Hristiyan Avrupa`ya normalde ruhbanlık yakışır. Kendi sınırları içinde münzevi bir hayat pek de uyar. Gerçekten bugünkü Avrupa halkı dini manada olmasa da dünyevi olarak münzevi bir hayat yaşıyor. Binaenaleyh fiilen ruhbanlığı tercih ediyor. Yani bu manada karşımızda tamamen rahip bir Avrupa var. Enerjisini yitirmiş, en ufak bir olayda panikleyen, ağız tadı bozulan, paranoyak bir Avrupa`yla karşı karşıyayız. Madem şuan fiili olarak böyle bir hal var orada o halde en iyisi Avrupa`nın ruhbanlığa geri dönmesidir. Kedini sınırları içine inzivaya çekmelidir. Örneğin bir saldırıyla Fransa bu kadar sarsılıyorsa artık sınırları dışında sömürgecilikten vazgeçsin. Madem Fransa bir saldırıyla bu kadar sarsılıyor o zaman Polonya ya da İskandinavya ülkeleri gibi olmayı kabul etsin. Kendi halinde ruhbanca bir hayat yaşasın. Kendi sınırları içinde kalsın. Ortadoğu`yla Afrika`yla ilgilenmekten vazgeçsin.

Avrupa`ya en uygun hayat tarzı ruhbanca bir hayat tarzıdır. Cebeli Tarık ve İstanbul boğazının ötesiyle ilgilenmeyecek, buralara karışmayacak, onlar sağ biz selamet yaşayıp gideceğiz. Kur`an-ı Kerim “turhibune” emriyle Müslümanların düşmanlarını ruhbanlığa mahkûm etmelerini istiyor. Bugün laiklik vs. sistemlerle, baskı ve korkutmalarla onlar da İslâm âlemini ruhbanlığa mahkûm etmediler mi? iki asırdır Müslümanlara bunu yapmıyorlar mı? İşte bu da Müslümanlara karşı bir irhaptır. Terörizmdir, onları ruhbanlığa mahkûm etme girişimi irhaptır. İrhap da terörizmdir.

Kur`an-ı Kerim  “onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve onlara karşı atlar-hayaller hazırlayın ki, onlarla hem Allah`ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı korkutasınız(irhap)…” (Enfal:60). buyuruyor. Ayette geçen korkutma “irhap” ile ifade edilmiştir ki bugün kullanılan terörizm manasındadır. Fakat Kur`an`ın buyurduğu bu “irhap” onları caydırıp kendi ana kıtalarına, doğal sınırlarına çekilmelerini sağlamaktır. Rahip olmalarını sağlamaktır. Madem yaşlanmışsın, gücün takatin gitmiş, yediğin haltların günahı ve ceremesiyle eziliyorsun o zaman sınırlarına çekil. Ruhbanlığı kuşan. Rahip ol gitsin. Kimseye karışma. Rahiplerin de dokunulmazlığı var. Kimse sana dokunmaz. Ama yaşlılığına ve panik durumuna rağmen o kötü huyunu devam ettirirsen birileri seni zorla ruhbanlığa mahkûm edecektir. Ben bunu kimin yaptığıyla ilgilenmiyorum. Şuymuş buymuş falan bunların hiç önemi yok. Önemli olan senin ruhbanlığa geri dönmendir. Çünkü sen artık at koşturamıyorsun.

Ayette geçen At,  “hayl” kelimesiyle ifade buyrulmuştur ki bu da hayal kelimesiyle aynı köktendir. Atlara “hayl” denilmesi bunların hayalleri gerçekleştirmesi ya da rakibin hayallerini sınırlandırması sebebiyledir. Artık hayal kuramazsınız, eski zamanlarınızın hayalini kuruyorsunuz ama bunun üzerinden bir hayli zaman geçti. Kimin hayali güçlüyse, hayli güçlüdür. Şimdi hayalleri dolayısıyla atları hayli güçlü olanlar Müslümanlardır. Şimdi at koşturma sırası onlardadır. Bir zamanlar siz güçlü hayallere sahiptiniz. İyi hayaller kuruyor, iyi at koşturuyordunuz. Bunun sayesinde Müslümanları ruhbanlığa mahkûm ettiniz. Onlara sadece ruhbanca bir hayatı yeterli gördünüz. Siyasî, sosyal, idarî, hukukî, iktisadî ve dahi hayatın tüm alanlarından onların elini kestiniz. Onlar da buna iki yüz yıldır sabrediyor ama artık kabul edin, dönem değişti. Hayaller değişti. Atlar ve süvariler değişti. Atlarınız tökezledi, süvarileriniz yaşlandı, hayalleriniz bitti. Bundan sonra işi zorlamanın manası yok. Siz ruhbanlığı seçerseniz inanın herkes çok mutlu olacak. Avrupa`ya ruhbanlık çok yakışıyor. Bunu bugün gönülden yapmazsanız yarın bunu mecburen yapacaksınız, hiç gereği yok. Çekilin köşenize ve keyfinize bakın siz sağ, biz selamet…