Hz. İbrahim`in iki oğlu Hz. İsmail ve Hz. İshak farklı özellik ve simalara sahiptiler. Örneğin Hz. İsmail esmer, Hz. İshak ise sarışındı. Bu da her birisinin ayrı huy ve karakterde olmasının delili ve sonucudur.

 

Hz. İsmail esmerdi. Esmer ten, elit tabakanın teni değil, genel olarak halkın ve Mustazafların tenidir. Bu nedenle toplumda dışlanan, zayıf düşürülen kimselere “toplumun zencileri” adı verilir. Buna karşılık siyasi ve ekonomik olarak güçlü olan tabakaya “beyaz” adı verilir.

Hz. İsmail esmerdi. Dışlanmış ve ezilmiş insanların temsilcisidir Hz. İsmail. Buna karşılık Hz. İshak sarışındı. Seçkin ve elit bir görünüme sahipti. İsrail oğullarının kendilerini elit ve seçkin bir zümre olarak görmelerinin sebebi budur. Kendi dinlerinden dahi olsa İsrailliler esmer Yahudilere ikinci sınıf muamelesi yapar. Bunu da gizli saklı yapmazlar. Hamasın esir aldığı beyaz Şalit için dünyayı ayağa kaldıran İsrail, şu an Hamasın elinde olduğu söylenen esir asker için işi ağırdan alıyor. Çünkü bunun zenci olduğu söyleniyor. Esir askerin akrabaları “biz zenciyiz diye kimse olayı önemsemiyor”  diyerek bunu açıkça dillendirdi. Evet, İsrail oğulları beyaz teni esas alıyor. Bu nedenle dünya liderliğinin İsmail`in değil İshak`ın soyunun hakkı olduğunu iddia ediyor.

Fıtri olarak hakikat budur; köylü, işçi, çiftçi, emekçi v.s kimseler genellikle esmer olur. Buna karşılık güneş görmemiş zengin şehirli elit tabaka beyaz tenlidir. Bunun gibi Ben-i İsrail kendini dünyanın eliti ve seçkini olarak görüyor.  Peygamberleri Hz. İsmail`in olan ümmeti Muhammedi de haşa hafife alıyor. Dünyada söz hakkı olmaması gerektiğini çünkü bunun dünya gerçeklerine ters olduğunu öne sürüyor.

Doğrusu ümmet de çoğu zaman farkında olmadan bu role uygun davranıyor. Sadece mustazaflık ve avamlık üzerinde duruyor. Bu da Müslümanları dünyanın “zencileri” statüsüne sahip kılıyor. Oysa ümmetin bunun ötesinde, farkında olması gereken çok önemli rol ve görevleri vardır. Dünya liderliğine talip olan bir ümmetin sadece “esmer olma” motivasyonuyla yetinmemesi gerekir. Bunun yanında ümmetin beyaz teni de kendine ait görmesi gerekir. Nitekim dünya emperyalizminin asıl olarak korktuğu ümmetin beyazlarının da ayağa kalkması ve ümmetle birleşmesidir. Fakat maalesef bugün Müslümanların üzerinde daha çok esmer tonun ağırlığı müşahede ediliyor.

Hz. İshak sarışın-beyaz,  Hz. İsmail esmerdi. Hz. İshak elit, Hz. İsmail halktı. Peki, Hz. İsmail`in soyundan olan Peygamber (sav)`in siması nasıldı?  Kur`an-ı Kerim Peygamber (sav)`in Beşir ve Nezir olduğunu buyuruyor. Beşir, yüzü sevimli ve parlak olan demektir. Buna karşılık Nezir, heybetli ve rengi esmere kaçan demektir. Çünkü uyaran kimsenin yüzü ciddi ve vakarlı halinden dolayı esmere olur.

Şemail kitapları Peygamber (sav)`in yüz şeklinin ne esmer ne de beyaz olduğunu haber veriyor. Yani Peygamber (sav) hem esmer hem de beyazdı. Ya da ne beyaz ne de esmerdi. Onun bu vasfı herkese karşı hem üstün hem de uyumlu olmasını sağlıyordu. Resulullah (sav) İsrail oğullarına karşı üstündü çünkü aynı zamanda esmerdi. Esmerlere karşı üstündü çünkü aynı zamanda beyazdı. Bu nedenle Peygamber (sav)`in meclisinde hem Bilal hem de Suheyb-i Rumi vardı. Hz. Bilal esmerdi. Yoksuldu. Buna karşılık Hz. Suheyb ise varlıklıydı. Rumî unvanının bir sonucu olarak beyazdı. Bugün emperyalizm Bilal ile Suheyb`ın yani Diyarı Rum olan Anadolu ile merkezi İslam dünyasının birleşmesinden korkuyor. Bütün sinsi planlar da buna göre yapılıyor.

Peygamber (sav)`in ahlâkı gibi onun halkı-bedeni de bize mesaj vermektedir. Ümmet,  sadece esmerliği esas almamalı beyazı da dikkate almalıdır. Çünkü bugün İsrail oğullarının ümmeti çekmek istediği nokta budur. İslam ümmeti ne esmer ne de beyazdır. Ama aynı zamanda hem esmer hem de beyazdır. Ne zaman ümmet sadece bir renge bürünmüşse uçlara kaymış, vasat olma vasfına halel getirmiştir. Çünkü esmer olduğunda elit ve seçkin zümreyi karşısına almış, beyaz olduğunda da geniş kitleleri ihmal etmiştir. Peygamber (sav) aynı anda herkese gereken renkte görünmüştür. Kim hangi renkteyse onu o renkte görüyordu. Çünkü Allah`ın boyası da budur. Bugün ümmet de öyle olmalıdır.