Kevser, hayır ve bereketin çok olmasını ifade eden bir lafızdır. Allah cc “sana kesreti-çokluğu verdik” değil de “Sana Kevser`i verdik” buyuruyor. Çünkü Kevser vasfı, haddi zatında insanın, ahlakıyla, erdemliğiyle alakalıdır. Buna karşılık, kesret yani çokluk,  kişinin zatı ve ahlakıyla doğrudan bağlantılı değildir. Örneğin bir kimsenin malı ve evladı çok olabilir. Bu, o kimseye bir “kesret vasfı” verir ama “Kevser vasfı” vermez.

 

Allah`ın verdiği hayır ve fazılla temayüz eden kimse kevserdir. Buna karşılık bir kimsenin malı, mülkü ve evladı ne kadar çok olursa olsun eğer bunların onun ahlakı ve erdemliği üzerinde olumlu manada bir etkisi yoksa o kimsenin bunlarla  “kevser” olarak vasfedilmesi mümkün değildir. Belki o kimse sadece kesret sahibi olarak anılır.

İnsan, kendini topluma, halka takdim ederken “kesret sahibi bir kimse” olarak değil “kevser” olarak takdim etmelidir. Sadece kesreti esas alarak kendini topluma sunan, sadece buna dayanarak toplumdan destek ve itibar bekleyen kimse yapay ve geçici bir destek elde eder. Halkın zahiri desteğini kazanırsa kendini tatmin etmiş olarak bir süre boy gösterir. Yoksa onun sahibi olduğu kesret-çokluk, ona hiçbir itibar ve güç sağlamaz. Nitekim malına, mülküne ve gücüne dayanarak kendini halka sunan kimse başarısız olduğunda esâmesi bile okunmaz hale gelir.

Halk da her zaman “kevser” ile “kesreti” ayırt edecek kabiliyete ve duyarlılığa sahip olamayabilir. Bu durum kesret ehli için görece bir avantaj gibi görülebilir. Fakat en sonunda halk “kevser” olanları tercih eder. Çünkü kevserin karşısında olan herkesin akıbeti epter olmaktır.

Kevser-epter denklemi, siyasette, idarede, iktisatta, sosyolojide en temel ilke ve de düstûr olmalıdır. Bu, Hak Teâlâ`nın vaadidir. Kevserin karşısındakiler muhakkak epter olur. Tarihten günümüze kadar kim kevserlerin karşısında durmuşsa epter olmuştur.

Epter, kuyruğu kesilmiş olan hayvandır. Peygamber (sav), epter olan hayvanın kurban edilemeyeceğini buyurmuştur. Neden? Çünkü kuyruğu kopan hayvanın avreti ortaya çıkar. Buna göre kevsere karşı duran herkes en sonunda epter olur. Avreti ortaya çıkar. Ayıpları ortalığa saçılır. Bunun da topluma vereceği hiçbir şey kalmaz, en sonunda epter olarak kaybolup gider.

Epter, kuyruğu kısa ürkütücü yılandır. Kevsere karşı gelen kimse, hayırdan mahrum olduğu için sadece ürkütücü ve korkutucu yönüyle kendini kabul ettirmeye çalışır. Ama unutmamak gerekir ki insanlar ürkütücü şeylerle ülfet ve ünsiyet kurmaz. Onları gördüklerinde onlardan nefret ederek kaçar.

Epter, soyu kesik olandır. Çünkü kuyruğu kesilen kimse edep ve hayâsını yitirir. Bu da onun sağlıklı ve edep dairesi içinde bir ilişkiye sahip olmasını engeller. Her kim ki hayâsızca Kevser`e karşı gelirse nesli yok olur. Soyu tükenir. Avrupa, bugün nüfus olarak epter olmuştur. Soyunun tükenmesiyle karşı karşıyadır. Neden? Çünkü Kevser`e karşı savaş açarak insanlara hâyâsızlığı aşıladılar. Fuhuşu yaydılar, bu da onların epter olmalarına sebep olmuştur. Aynı şekilde bu ülkede hâyâsızlığı yaymaya çalışan sol-liberal-laik çevrelerin de soyu kesiliyor, nüfusları hızla azalıyor.

Epter, hayır ve semeresi olmayan kimsedir. Yani Kevser`e karşı gelenin hem nüfusu hem de nüfuzu yok olur.

Epter, içinde hiç Allah ve peygamber ismi geçmeyen sözdür. Böyle bir sözün, böyle bir düşüncenin sonu hüsrandır. Çünkü böyle bir söz netice vermez. Böyle bir sözün sadakati ve hakikati yoktur. Tamamen politiktir, soysuzdur.

Kevsere karşı gelenlerin akibeti epter olmaktır. Kevser vasfına sahip olan siyasetçi muhakkak iktidar olur. Muhakkak başta olur, başı çeker. Çünkü onun kaderi budur. Buna karşılık epter olan sondadır. Onun iktidar olma şansı yoktur.

Bazıları, çokluğu kullanarak sonuç almaya çalışabilir. Kevser sahipleri onlar gibi olmaktan sakınmalıdır. Çünkü kesret sahiplerinin tek şansı Kevserlerin onlar gibi olmasıdır.