Zirve, bir mekânın veya makamın en doruk noktasıdır. Bu anlamına ilaveten “zirve” savuran rüzgâr, savrulmak anlamına da gelir. Nitekim Kur`an`ın Zariyat Suresi zirve ile aynı köktendir ve bu anlama gelmektedir(Zariyat:1).
Demek ki zirveye çıkmak da oradan inmek de rüzgâr işidir. Hava işidir. İnsan arkasına bir rüzgâr alarak zirveye çıkar. Fakat başka bir rüzgâr gelir onu oradan indiriverir. Dikkat etmek gerekir, zirve havalı bir yerdir. Orada rüzgâr sert eser. Bu nedenle zirvede kalmak için bu yönde dikkat edilmesi gereken önemli hususlar vardır. Aksi takdirde insanı zirveye çıkaran rüzgâr, havalı bir yer olan zirveden hızla onu düşürür de.
“Vezzariyati zerven-O tozdurup zirveden savuranlara”(Zariyat:1) ayeti, zirveye çıkmanın ve orada kalabilmenin şartlarını, yasalarını en muazzam, en muhkem şekilde ifade buyuruyor. Buna göre zirvede kalıp oranın hakkını verebilmenin şartları şunlardır:
Dikkat edilirse Ayette rüzgâr anlamındaki “zariyat” çoğul olarak geçmiştir. Yani burada bir tek rüzgâr değil, rüzgârlar söz konusudur. Bu da zirvede olan kimsenin tek yönden esen rüzgâra değil, birden fazla yönden esen rüzgâra muhtaç olduğunu ifade ediyor. Nitekim Rasulullah (sav), “Allah`ım! Rüzgârımızı tek bir rüzgar değil, çoğul yap” buyurmuştur. Çünkü rüzgâr tek bir yönden estiğinde insanın onunla zirvede kalması mümkün değildir. Böyle bir rüzgar onu zirveye çıkarabilir ama onu orada bırakmaz, hızla oradan da savurur. Bu nedenle zirvede kalmanın şartı rüzgarın farklı yönlerden esmesidir.
Örneğin sadece doğudan esen rüzgar insanı batıya, sadece batıdan esen rüzgar da insanı doğuya savurur. Aynı şekilde sadece güneyden esen rüzgar insanı kuzeye, sadece kuzeyden esen rüzgar da onu güneye savurur. Netice itibariyle hepsi insanı zirveden düşürür. Bu nedenle zirvedeki kimsenin asla tek bir rüzgara güvenmemesi, ona yaslanmaması gerekir. En küçük birimden en üst zirveye kadar her yöneticinin, her liderin dikkat etmesi gereken çok mühim bir husustur bu. Zirvedeki kimse tek bir rüzgara dayanarak hareket etmemeli, toplumun içinde ve yerin sathında esen tüm rüzgarlara aynı anda dikkat etmelidir.
İnsanı zirvede tutacak rüzgarların da belirli özellikleri vardır. Buna dikkat etmek gerekir;
Vakar, yük ve ağırlık taşıyan rüzgar(Zariyat:2). Hedef sahibi kimse esen her rüzgâra bir mana yüklemelidir. Ona bir ağırlık vermelidir. Esen her rüzgâr bir sorumluluktur. Bir mesajdır. Hiçbir rüzgar boş ve anlamsız görülmemelidir. Eğer insan, farklı yönlerden esen rüzgara bir anlam yüklemez, onun mesajını anlamazsa onu idare edemez. Latif bir şekilde esen bu rüzgar öyle olur ki kasırgaya dönüşür. Onun için zirvedeki kimse, esen her rüzgarın taşıdığı yükü ve mesajı iyi fark etmeli, ona göre tedbir almalı, böylece eser rüzgarı güç ve enerjiye dönüştürmelidir. Aksi takdirde o rüzgâr onu zirveden savuran bir kasırgaya dönüşür.
Kolay bir şekilde cari olan rüzgar(Zariyat:3). Bu rüzgar, zirvedeki kimsenin olumlu ve adil icraatlarını temsil eder. Eğer zirvedeki kimse farklı yönlerden esen rüzgarları dikkate alır, bunların taşıdığı yük ve ağırlığa önem verirse o zaman onun rüzgarı güzel bir icraatın esintisi olur. Böylece herkes onun icraatının tesirini görerek tatmin olur. En ücra noktadaki insanlar bile onun icraatının rüzgarını latif bir şekilde hisseder. Hararetten bunalanlar o rüzgarı serin, üşüyenler de onu sıcak bulur.
Öyle ki o rüzgar, herkese ihtiyaç duyduğu şekilde yansır. Aksi takdirde zirvedekinin rüzgarı akim olur. Sıcak havayı kavurucu, soğuk havayı dondurucu yapar.
İşleri taksim edici ve paylaştırıcı rüzgar(Zariyat:4). Bu da zirvedekinin dikkat etmesi gereken en son ve en önemli husustur.
Bu rüzgar zirvedekinin sahip olduğu güç ve imkânları adil ve dengeleyici bir şekilde taksim etmesini, zirvenin kaynaklarını hak ve liyakat kıstasına göre paylaştırmasını ifade eder. Kaynakları tek bir yöne taksim eden rüzgar zirvedekini hızla ve acımasızca savurur. Taksim edici rüzgar zirvedekinin sahip olduğu kaynakları adil paylaştırmasını ifade eder. Aksi takdirde rüzgar gülü, acımasız bir çarka dönüşür. O zaman da zirvedekini uçurumun dibine savurur.
Zirvede rüzgar çok daha sert eser. Eğer orada rüzgar tek yönlü olursa orada durmak imkânsızdır. Bu nedenle zirvedekinin çok yönlü rüzgarları dikkate alması ve her bir rüzgara ayrı anlam yüklemesi gerekir. O zaman icraatı taksim edici olur.
Denkleştirici ve dengeleyici olur. Farklı yönlerden esen bu rüzgarlar sayesinde kendisi her yere ait olur, her yer de onun olur.