Cihad, zor ve hassas şartlarda kutsal hedefler uğruna ortaya konulan her türlü emek ve ödenen her türlü bedeldir.

Cihad; haklı davayı ortaya koyma ve ispat etme gayretidir. Cihad, ekseriya savunmayı veya kurtarmayı çağrıştırır. Bu nedenle daha çok olağanüstü bir halin çağrışımını yapar.

Müteahhit; ahd ve taahhütten gelir. Taahhüt makro veya mikro düzeyde bir projeyi uygulamayı ve gerçekleştirmeyi üstlenmektir. Taahhütte bulunan herkes müteahhittir. Taahhüt toplum ve birey için olabileceği gibi Allah (c.c) için de olabilir.

Aslında cihad ile taahhüt dolayısıyla mücahit ile müteahhit tamamen birbiriyle bağlantılıdır. Fakat son zamanlarda bu ikisinin ayrı olduğu iddia edilmekte hatta mücahitlerin müteahhit olmasından şikayet edilmektedir. Bunun mücahit saflarında bir tür “dökülme” ve “erozyon” olduğu öne sürülmektedir. Oysa hakikatte bu ikisinin iç içe olması gerekir. Yani mücahitler aynı zamanda taahhüt işlerine girmelidir ki topluma maddi ve manevi inşa konusunda başarılı olduklarını ortaya koysunlar. Mücahitler sadece emeğe dayalı gayret ehli olmadıklarını aynı zamanda zihinleriyle, maddi varlıklarıyla proje üstlenecek maddi ve manevi kabiliyete sahip olduklarını ortaya koymalıdır. 

Cihatta taahhüt boyutunun olması şarttır. Bir taahhüdü yani bir projesi olmayan, ortaya bir hizmet planı sunmayan bir cihad bir noktadan sonra toplum tarafından yorucu bir serüven gibi algılanmaya başlar. Bu da ona karşı mesafe koymaya yol açar.

Mücahitlerin müteahhit omlarında bir sorun yoktur. Aksine bu, fevkalade sevindirici bir durumdur. Müslümanlar için normalleşme sürecidir. Mücahitlerin müteahhit olmalarında bir sorun yoktur hatta bunun böyle olmaması bir sorundur. Fakat müteahhitlerin mücahit olmamaları bir sorundur. Mücahitlerin bir taahhüt ortaya koyamamaları müteahhitlerin de Hak ve halk için cihad aşkıyla ihlasla çalışmayı unutmaları sorundur.

“Onlar ki emanetlerine ve taahhütlerine riayet ederler.”(Müminün: 18) Bu ayeti kerimede ilginç bir şekilde “emanet” ve “taahhüt” birlikte geçmektedir. Cihad; emaneti korumayı ve savunmayı, taahhüt ise yerine getirmeyi ifade eder. Cihad daha çok savunma ve koruma refleksidir. Taahhüt ise planını hayata geçirmektir. Buna göre cihat emaneti korumak, taahhüt ise imar ve inşa faaliyetlerinde bulunmaktır. Bina yapma konusunda girişimci olmaktır.

Mücahitlerin müteahhit olmalarında bir sorun yoktur ama müteahhitlerin mücahit olmamalarında sorun vardır. Taahhütte bulunmayan mücahit “maceracı” olarak algılanır. Cihad ruhuna sahip olmayan müteahhit de hakkıyla taahhüdünü yerine getiremez. Kutsal amaçlardan uzaklaşarak dünyevileşir. Bu nedenle Allah (c.c), “Müminlerin içinden umulmadık öyle adamlar çıkar ki Allah`a verdikleri ahde sadakat gösterirler. Kimi adağını öder, kimi de bekler. Onlar, taahhütlerini hiç değiştirmezler.”(Ahzab: 23) buyurur. Burada açık bir şekilde taahhüt ile cihad iç içe zikredilmiştir. Burada mücahitler müteahhit; müteahhitler de mücahittir. Burada hem cihad hem de taahhüt vardır. Burada cihadı taahhüt; taahhüdü cihad takip eder. Burada cihad bir taahhüde bağlıdır. Taahhüdü yerine getirmek için de bir cihad vardır. Ayrıca bunlar öyle veya böyle toplum içinden seçilen kimselerdir. Çünkü ayette geçen adamlar “rical” şeklinde belirsizlik formunda geçmiştir ki bu da bunların seçildiklerini ortaya koyuyor.

Seçimler emanet ve taahhüt işidir. Halk emaneti verir. Bunu alanlar da verdikleri taahhüdü yerine getirir. Halk emaneti emin ve cihad aşkıyla taahhüdünü yerine getirecek kimselere vermelidir. Müteahhitler de halktan aldığı emaneti korur taahhüdü yerine getirir.

Halk emaneti emin olmayan ahdi ve taahhüdü olmayan kimselere verdiğinde hem emanet zayi olur hem de hiçbir inşa ve imar projesi hayata geçmez. Halk emaneti kendini hak için halk için fedakârlık yapmaya hazır, adağını yerine getirmekte en ufak bir tereddüt göstermeyenlere teslim etmelidir. Halk emaneti hakka kendisini adayanlara teslim etmelidir. Unutmamak gerekir ki sadece inananlar kendini halkın önünde adar. Adağını yerine getirir.

Mücahitler müteahhit olmaktan korkmamalıdır. Yeter ki verilen emaneti korusunlar, Hakka ve halka verilen taahhütlerini yerine getirsinler. Kendilerini Hak için adasınlar.

Mücahit müteahhitlere, müteahhit mücahitlere selam olsun.