İslam; aileyi, toplumu, bireyi, kültürel ve ekonomik alanı, düz, verimli ve ekime elverişli bir arazi olarak görür. “Eşleriniz sizin tarlalarınızdır.”(Bakara:223)  ayeti ve “Dünya ahiretin mezra`sıdır.” hadisi bunu beyan ediyor. 

İslam; manevi ve maddi ürünün alındığı ekeneğin, tarlanın; düz, verimli, engebesiz ve rahat sürülebilir olmasına özel bir önem verir.

Hoş ve bereketli zemini habis yapan, onu engebeli hale getiren iki şey vardır: Birincisi nüşuz, ikinci ise riba(faiz)dir.

Düz arazinin içinde bulunan tümsek, tepe ve çıkıntı gibi şeylere, şişkinlik ve kabarıklığa “nüşuz” denilmektedir.

Faiz olarak adlandırılan ve nüşuz ile benzer manalara sahip olan riba da düzlüğün içindeki tümsek ve kabarıklık manasındadır. Nüşuzdan farkı daha geniş ve bariz olmasıdır. Yani tiz değil, güçlü bir kabarıklığı ifade eder.

Nüşuz; tarlayı, ekeneği, kadını ve kültürü, riba ise ekonomiyi tahrip eder.

Aile içinde kadının başıboş davranma isteği nüşuz olarak nitelendirilir. Çünkü engebeli hale gelen bir tarla sürülemez hale gelir. Bunun gibi, erkeğin ailesini ihmal ederek onun verimli bir tarla olması yönünde çalışmaması da nüşuzdur.(Nisa:34-128) Bunun yanında kültürel ve toplumsal nüşuz da vardır. Kültür ve ahlak erozyonu sonuncunda ekenekte meydana gelen çukur ve tümsekler “kültürel nüşuza” yol açmaktadır. Yani bu hale gelen bir tarla artık sürülemez ve ürün vermez duruma gelir. Kültürel nüşuz, hayırlı ve güzel bir kültürün meydan gelmesine engel olur.

Toplumsal nüşuz ise kadının, kendi asli görevini ihmal ederek toplum içinde yapısına ve tabiatına uygun olmayan rol ve görevler peşinde koşmasıdır. Bu durumda kadın, toplum içinde nüşuz ederek kabarmış olur, asıl görevini ve rolünü basit görmeye başlar. Kadınları nüşuz eden bir toplumda da gelişme değil, ancak şişkinlik ve kabarıklık meydana gelir.

Tepe ve tümsek manasına gelen ribanın bu anlamları onun üretim üzerindeki tahribatını ifade eder. Üretim alanı istikrarı, doğallığı ve düzlüğü sever. Bir zemin düz ve engebesiz olduğunda daha kolay, daha az masraf ve emekle işlenir. Daha çok ürün verir. Buna mukabil eğer zemin engebeli ise tümsekli ise zor işlenir, çok fazla emek ve masraf gerektirir. Buna rağmen az ürün verir. Bu nedenle riba(faiz) gelişmeyi ve kalkınmayı bozar. Üretime darbe vurur.

Şer güçler İslam ülkelerinde aileyi, toplumu, bireyi, kültürü nüşuz; ekonomiyi de riba üzerinden vurmaya çalışıyor. Nüşuzun en önemli aracı kadın, ribanın en önemli aracı faizdir. Nüşuz; aileden topluma, toplumdan devlete tüm kurumsal yapıları bozarken riba da ekonomik yapıyı bozmaktadır. Dikkat edilecek olursa saldırıların büyük bir kısmı bu iki cenahtan yapılmaktadır. Nüşuz ve riba kaynaklıdır. Bir taraftan toplumun aile yapısı, kadının tabiatı; diğer taraftan ekonomik bünye, üretim gücü hedef alınmaktadır.

İlginçtir, kadını ilgilendiren “nüşuz” ile parayı ilgilendiren “riba” arasındaki anlam benzerliği kadın ile faizi birbirine denklem haline getirmektedir. Bu böyledir, faiz-riba, toplumu üretime değil, tüketime özendirilir. Tüketimin özendirilmesi için kadın önemli bir araçtır. Bu şekilde riba, kadının toplum içinde nüşuz etmesine yani ortalıkta görünmesine yol açar. Bu nüşuz, kadın için varlığını ortaya koymak değil kendisini kabartmaktır. Bu şekilde riba nüşuzu, nüşuz da ribayı besler ve şişirir. Eğer biri kontrol altına alınırsa diğeriyle mücadele etmek kolaylaşır. Fakat ikisi bir arada olduğunda gerçekten bir toplumun bünyesinin bozulması kaçınılmazdır.

Hükümete yapılan siyasi ve ekonomik baskılar sonucunda faizler nerdeyse mevcut oranının iki katına çıkarıldı. Bu, ülkenin üretim gücünü, ekonomisini, bireysel ve toplumsal düzenini hedef alan bir hamledir.

Faiz; sadaka ve hayır ruhunu öldürür. Bir toplumda bu ruh etkin olduğu müddetçe faizin tahribatı sınırlı kalır. Kur`an`da, “Faizi siler, sadakaları nemalandırır.”(Bakara:276) buyrulur. Umulur ki Allah (c.c) ribayı yok eder. Suriye, Mısır, Filistin, Somali ve diğer mazlum Müslümanların derdiyle dertlenen Türkiye`nin Müslüman halkının sadakaları, yükselen faizleri etkisiz kılar. Verilen sadakalarla ekonomi arınır ve gelişir.

Öte yandan Batman`da icazet alan genç hanımlar inşaallah kadının nüşuz etmesine engel olacak, ailenin, toplumun verimli zeminini teşkil edeceklerdir. Nüşuz etmek bir yana, kadın üzerinden oluşturulmaya çalışılan tümsekleri yok edeceklerdir. Ama bunun için ilmin yanında kadınlık kimliğine ve bundan neşet eden “annelik” ve “aile hanımı olma” rollerine sonuna kadar sahip çıkmaları, ilim dahi olsa bunun önüne hiçbir şeyi koymamaları gerekir.

Toplumsal, siyasal ve ekonomik zemindeki tümsekleri izale etmeye çalışan Müslümanlara elam olsun.