Allah(c.c): “Hani Allah onları rüyanda sana az gösteriyordu. Eğer onları sana çok gösterseydi onlardan korkacak, yönetimde ihtilafa düşecektiniz…”(Enfal:43) buyurur. Ayette azlık, “kalîl” ile ifade ediliyor. Kalîl de kesretin zıddıdır.
Fert için olsun, toplum ve devlet için olsun istiklalin büyük bir önemi vardır. O kadar ki istiklal olmadan insanın ve toplumun kıymeti yoktur. O halde şunu sormak icap eder; istiklal ve özgürlüğün teminatı nedir?
Allah(c.c), düşmanları Müslümanlara az gösteriyordu. Oysa bunlar gerçekte az değildi. Bilakis çoktular ve güçlüydüler.
İstiklal, istiksarın zıddıdır. İstiksar bir şeyi çok(kesir) görerek, gözünde büyütmektir. İstiklal ise kalîlden yani azlıktan gelir. Buna göre istiklal; başkalarını az ve zayıf görmekten gelir. Fert olsun, devlet olsun başkalarını kendinden daha çok ve daha güçlü görmediği sürece müstakildir, bağımsızdır. Aksi takdirde değildir. Allah(c.c), Müslümanları müstakil yapmayı murat ettiği için onlara düşmanları az ve zayıf gösteriyor. Bizim de buna dayanarak onları böyle görmemiz gerekir ki yönetimde zaafa düşmeyelim.
Allah(c.c), düşmanları peygambere rüyada az göstermiştir. Rüya rüyetten gelir ki vizyon manasındadır. Bu şekilde Allah`ın(c.c), Peygamberine gösterdiği hakikat bizim için bir vizyondur. Stratejik bir karardır. Bu şekilde Allah(c.c) istiklal ve bağımsızlığın teminatını bize gösteriyor. Sırrını ve anahtarını veriyor. Gerçekten dikkat edecek olursak bugün Müslümanların ihtilafa düşmelerinin en önemli sebeplerinden birisi de düşmanları istiksar etmeleri, onları gözlerinde büyütmeleridir. Bu da onları müstakil karar almalarına, hareket etmelerine engel oluyor.
İstiklal; düşmanları kendinden daha güçlü ve daha çok görmemektir. Devlet olsun, fert olsun kendini zayıf ve kalil görmek doğrudan istiklale halel getirir. Bu ayete göre istiklalin temeli kendini çok görmekten ziyade zalim ve kâfirleri az ve zayıf görmektir. Gerçekten baktığımızda dünya siyasetinde kim bu ayetin hükmü gereği düşmanları bu şekilde görürse istiklale kavuşur, bağımsızlığını kazanır. Bugün İslam ülkelerinin en büyük sorunlarından birisi gerçek manada müstakil olmamalarıdır. Çünkü zalim ve kâfirleri gözlerinde az ve zayıf görmüyorlar. Aksine onları kendilerinden çok daha güçlü görüyorlar. Böyle bir bakış açısının sonu istiklal ve özgürlüğünü kaybetmektir.
İstiklal, hem maddi hem de manevi olarak düşmanlarını kalil görme üzerine tahakkuk eder. Müslümanlar askeri ve ekonomik olarak güçlü ve hazırlıklı olacaktır. Ama daha önemlisi düşmanlarını az ve zayıf göreceklerdir. Reel politik durum, konjonktürel şartlar Müslümanların “müstakil olma vizyonuna” zarar vermemelidir. Bugün Müslüman ülkeler müstakil olmadıkları için halklarının iradesine değil, başkalarının iradesine bağlı oluyor. Oysa Allah(c.c) zalimleri Müslümanların gözünde kalil(az) göstererek Müslümanları müstakil yapmıştır. Zalim ve kafirlere tavır koymaya “bera” Müslümanları dost ve veli edinmeye de “vela” adı verilir. Bugün Müslümanlar için en mühim meselelerden birisi de “bera ve vela” meselesidir. Müslümanlar, zalim ve kafirleri az görmedikleri için müstakil olamıyorlar. Bu da onların sağlıklı bir “bera ve vela” siyaseti izlemelerine engel oluyor.
İstiklalin maddi ve manevi şartları vardır. Elbette bunların ikisinin bir arada olması lazım ve bunların bir arada olmadan gerçek manada istiklalin elde edilmesi mümkün değildir. Ama asıl olarak İstiklalin bir vizyon olduğu ve her Müslüman`ın “müstakil olma vizyonuna” sahip çıkması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır. Fakat bugün Müslümanlar, tamamen maddi duruma odaklanarak, sadece zalimlerin gücüne bakarak ve onları gözlerinde büyüterek meseleyi değerlendiriyorlar. Bu da onların istiklaline halel getiriyor. İzzetli ve onurlu bir davranış sergilemelerine, “bera ve vela” konusunda dengeli bir tavır ortaya koymalarına engel oluyor.
İnsanların ellerindeki maddi varlıkları önemsemeyen, bunları az ve basit gören fert de keza istiklalini elde eder. İnsanların elindekini önemsemek, onlarla çokluk yarışına girmek Müslüman`ın istiklalini yitirmesine sebep olur. Müslüman`ın izzeti istiklaldedir. İstiklal de insanların ellerindekini kalil-az görmektir.
Amerikan elçisi ülke meseleleri hakkında bir müstemleke valisi gibi konuşuyorsa, FBI ajanları Türkiye`ye gelip rahatça soruşturmalara katılabiliyorsa, İslam âleminin diğer ülkeleri de en azından ABD, Rusya ve Çin gibi ülkelerden birine kendini mecbur hissediyorsa, “Avrupa Birliğinin” alternatifi “Şanghay Beşlisi” oluyorsa bütün bunlar bizim müstakil olamamamızdan kaynaklanıyor. Şer güçleri gözümüzde büyütüyorsak Allah`ın bize bahşettiği, “onları az görme vizyonuna” sahip çıkmadığımızdandır.
Ferdiyle cemaatiyle istiklal vizyonuna sahip olarak zalimlere ve ehli dünyaya karşı müstakil olan Müslümanlara selam olsun.