“Rabbinin yüce ismini tesbih et. O ki yarattı ve tesviye etti.”(A`la:1-2). Ayeti kerimede geçen “sevva” tesviyeden gelir. Yani Allah(c.c) her şeyi yarattıktan sonra bir de tesviye eder. Seviye, müsavat(eşitlik) ve istiva aynı köktendir.
Allah(c.c), tesviye ederek düzeltir ve düzleştirir. O`nun tesviyesi hep hayır ve adalettir. Müsavattır. Eşitliktir. Fakat herkes sonucu kendi durumuna, amel ve makamına göre müşahede eder.

Allah(c.c), arşa istiva etmiştir. İstivanın mahiyetini ancak Allah bilir. Fakat istivanın hükmünden nasiplenmek mümkündür. İstiva ile HakTeâla, hükümete ve hükümranlığa dair insanlar için mesajlar vermiştir. Buna göre istiva ile Allah(c.c), memleketinde her şeyi tesviye ederek müsavi kılmıştır. Tesviye, düzeltmek ve düzleştirmektir. Uyumsuz ve faydasız fazlılığı izale ederek ve eksiği tamamlayarak ıslah etmektir. Barıştırmaktır. Bu tesviyeye gönülden uyan düzelir, ıslah olur. Bu tesviyeye uymayan düzleşir, terbiye olur. Olmadı en sonunda düz olur, yerle bir olur. Allah(c.c), azgın Semud kavmini de tesviye etti. (Şems:14). Fakat onlar bu tesviyede müsavi olmayı, adil olmayı kabul etmediler. Seviyelerini adaletle değil, azgınlıkla yükseltmeye çalıştılar. Bunun sonucu olarak Allah(c.c), onları tesviye etti. Fakat bu tesviye onları düzeltmedi, düz etti. Buna göre gönülden Hakkın tesviyesine boyun eğen kimse düzelir. Zorla uyan ise düzleşir, düz olur. Böylece sonuç itibarıyla adalet ve müsavat tahakkuk eder.

Allah(c.c) arşa istiva ettiği için O`nun mülkünde her şey müsavidir. Hak ve adalet açısından aynı seviyededir. Bu bağlamda üstünlük mekânda değil, imkân ve mekanette yani konumdadır. Bütün insanların kıvamı aynıdır ama kıymetleri farklıdır. Allahın tesviyesiyle ileri giden azgınların seviyesi düşürülür. Muttakilerin de seviyesi yükseltilir. Böylece Allah`ın mülkünde istivaya bağlı olarak adalet tahakkuk eder.

Psikolojik, sosyolojik, ekonomik, siyasi, bireysel ve toplumsal bütün sorunların çözümü ancak tesviye ile olur.
Allah(c.c), yaratır ve tesviye eder. Bu nedenle Müslümanlar tesviyenin ustalarıdır. Tesviye güç ve kabiliyetleri arttığı oranda Müslümanlar yeryüzü arşına doğru istiva eder. Eğer bugün Müslümanlar dünya arşına istiva etmemişse bu, onların tesviye güçlerinin olmaması sebebiyledir. Oysa tesviye hak ve kabiliyeti Müslümanlardadır. Ferdi, toplumu, idareyi onlar düzenler. Düzeltir ve düzleştirir. Herkesin azgınlığını ve çirkinliğini düz eder, eğriliğini düzeltirler. Böylece herkes onların eliyle hak ettiği seviyede olur.

Kendilerinden başlayarak Müslümanların bir tesviye hareketi başlatmaları gerekir. Çünkü fert tesviye edilmedikçe kendi kendini kontrol edemez. Azgınlaşır veya geri kalır. Ruhuyla, kendi kendisiyle hangi seviyede buluşacağını bilemez. Buna mukabil, kötü yönlerini düz eden, iyi yönlerini düzelten ve düzenleyen kimse ruhuyla müsavi olur. Kendi kendisiyle dengeli ve barışık olur. Böylece seviye kazanarak kendi arşında istiva eder. Binaenaleyh her şeyi denge noktasında ve üstten kontrol eder. Kendi âleminde güç ve otorite sahibi olur.

Müslümanlar hakkın emrine uygun olarak kendilerini tesviye ederlerse aralarındaki sorunlar düzleşir, yerle bir olur. Böylece ortak seviyede buluşmuş olurlar. Sonra bu seviye onları kendi âlemlerinde arşa istiva ettirir. İstiva sahibi olarak kendi içlerinde dengeli ve barışık olurlar. Kimse kimseyi düz etmeyi düşünmez, bilakis düzeltmeyi düşünür. Eğer toplumda birileri diğerlerini düz etmeyi düşünürse bu, seviyenin dolayısıyla müsavatın bozulmasına sebep olur. Bu da toplum içinde sulh ve adaletin bozulmasına yol açar.

Tesviye aynı zamanda sulh ve barış anlamındadır. Bu nedenle tesviye ancak Müslümanların eliyle olur. Çünkü Müslümanlar, fıtri ve doğal şeyleri düzleştirmez, düzenler. Aynı şekilde fazlalıkları da kendi hallerine terk etmeyerek bunları düzleştirir. Böylece herkes aynı seviyede buluşur. Buna göre sulh, düzeltme ve düz etme operasyonuyla herkesin aynı seviyede müsavi olmasıdır. Müslümanlar,tesviye uzamanıdır. Ferdi, toplumu ve idareyi tesviye etmek onların işidir. Çünkü sadece onlar neyin düz edileceğini, neyin düzeltilmesi gerektiğini bilir. Ancak onlar kıvamı ve kıymeti takdir eder. Sadece onlar müsavatı tayin eder. Bu şekilde ekonomide, idarede tesviyeyle adaletli ve müsavi bir nizam oluşur. Herkes kendi seviyesine uygun ve müsavat içinde nasibini alır.

Hakkın arşına istiva ederek âlemi tesviye etmek için çalışan Müslümanlara selam olsun.