Bir önceki yazımız “AYNI NAKARATTAN BİR MANGIR ÇIKMAZ” başlığını taşıyordu.

Aslında aynı yazıyı bugün olduğu gibi versek tekrara düşmüş olmayız.

Zira bu yazıyı kaleme aldığımızda Merkez bankası tarafından faiz artırılmadığı için döviz fırlamıştı.

Şimdi döviz kurları düştü ama faiz oranları arttı.

Çünkü ekonomiyi dengeleme araçlarında sadece diziliş farkı var.

Faiz- enflasyon - döviz
Enflasyon - döviz - faiz
Döviz – faiz- enflasyon

Argümanlar aynı. Burada bir politikadan söz edilemez. Sadece tercih önceliği var. Hangisini başa, ortaya ve sona yerleştirelim, bütün politika bu.

Önceki ekonomi yönetimi faizi indirmeyi esas aldı döviz kurları aldı başını gitti. Yeni yönetim ise faizleri yükseltti. Bu nedenle döviz kurları düştü.

Yani ekonomi yönetimi değişmedi, sadece tercih yöntemi değişti. Önceki yönetim yöntem olarak faizi dizginleyip dövizi serbest bırakmayı seçmişti.

Bu yeni yönetim ise yöntem olarak faizi yükselterek dövizi dizginledi.

Bütün politika budur, çünkü araçlar bunlar. Tercih yapmak zorundalar. Oysa tercihte bulunmak bir çıkmazdır. Çünkü tercih lafzının asıl anlamı tahterevallidir. Tercih-urcuh(tahterevalli) bildiğiniz çocuk parkındaki salıncaktır. Bunun iki ucu vardır ve biri yükselirken diğeri iner. Oysa asıl olan seçeneklerin olmasıdır. Bu tercih döngüsünün bozulmasıdır.

Yöntemin değişmesi yetmez gerçek anlamda yönetimin değişmesi gerekir. Gerçek anlamda yönetin değişmesi için de yöntemin ve araçların değişmesi gerekir. Yoksa sırf yöntem değişikliği bir yönetim değişikliği anlamına gelmez

Dedik ya aynı nakarattan bir mangır-para çıkmaz.

15 ekim 2020 tarihli T.C. Merkez bankası para politikası kurulu toplantısı öncesinde 175 baz puan faiz artışı beklentisi vardı. Yani faizin 10.25 ten 12’ye çıkarılması bekleniyordu. O zaman dolar kuru da 7.80 civarında yani bugünkü seviyenin biraz üzerinde idi. Ama dolar kurunun bugünkü seviyeye gelmesi faizin 475 baz puan artırılmasıyla oluştu. Şimdi faiz %15 oldu.

Burada şuna dikkati çekmek istiyoruz, şimdi faizin önceki beklentinin iki-üç katı kadar yükseltilmesiyle dolar kuru mevcut seviyelere geldi.

Ee ne oldu şimdi yönetim değişmiş. Geçin bunu efendiler. Yönetim falan değişmedi. Sadece yöntem değişti. Önceki merkez başkanı baskılar nedeniyle faizleri yükseltmekten çekindi. Bu zat faizleri yükseltirse döviz kurlarının düşeceğini bilmiyor muydu? Ne iş bu yahu!

Aradaki fark sadece yönteme dairdir, şekilseldir. Yeni yönetim dövizi dizginledi faizi artırdı hepsi bu… Bu sadece bir tercihtir. Salıncaktır, tahterevallidir. Siz önce şu salıncaktan inmenin çaresine bakın yoksa ağırlığı şu uca bu uca koymanın hiçbir anlamı ve faydası yok.

Faizi yükseltirseniz hazinenizin içini boşaltırlar. Daralma olur piyasada para kalmaz.

Döviz yükselirse paranızın içini boşaltırlar. Para nominal olarak aynı görünür ama içi boşalmıştır. 200 TL, 200 TL görünür ama döviz kuru yükseldikçe reelde 190, 180, 170, 160, 150, 140…a iner. Alım gücü düşer ve para kâğıt olur. Faiz yükselse bu sefer 200 TL’yi bulmak zorlaşır. Yani birinde paranın kendisi azalır diğerinde iç boşalır.

Hangisinin daha kötü olduğuna dair kimse kesin bir şey söyleyemiyor. Çünkü ikisinin berbat sonuçları saymakla bitmiyor.

O zaman sırf yöntem değişikliği yönetimin değişmesi değildir araçların değişmesi yönetim değişikliğidir.

Önce şu tahterevalliyi ortadan kaldırmak gerekir.

Bu nasıl olur diye merak ediyorsunuz

Konu madem ekonomi bunu da bedavaya verecek halimiz yok.

Bu da bizim olsun, bizde kalsın.