Med, uzatmak demektir. Kur’an-ı Kerim kıraatinde med-uzatma önemli bir kuraldır.

Med, sesin nefes kesilmeden uzatılmasıdır.

Uzatmada bir elif miktarı ölçü alınır.

Bir elif de şehadet parmağının yerden kalkıp inmesi kadar bir süreyi ifade eder.

Konumuz tecvit dersi değil…

Biz buradan uluslararası ilişkide yayılma ile uza(n)ma politikası arasındaki farkı ifade etmek istiyoruz.

Yayılmacılık nedir?

Bir ülkenin askeri başarıları kendi içinde veya dışında uç fikirlerin kendisine karşı çıkmasına yol açıyorsa bu, “yayılmacılık” olarak algılanır.

Bir ülkenin iktisadi etkinliğini veya sınırlarını sırf kendi lehine ve başkalarının aleyhine genişletmeye kalkışması da yayılmacılık olarak kabul edilir.

Uzanmada-med halinde ise imdada gitmek esastır.

Bir ülkenin maddi-manevi açıdan medet umulan, imdat çekilen konumda olması yayılmacı politika değil uzanma stratejisidir.

Burada el uzatılır imdada gidilir ve bunun sonucunda boy uzar, doğal bir büyüme olur.

Uzanma, dikey anlamda yükselmeyi yatay anlamda da doğal genişlemeyi ifade eder. Bu şekilde uzanma stratejisini takip etmek hem büyütür hem de genişletir.

Ama yayılmacılık dikey anlamda tahakkümü yatay anlamda sömürü ve işgali ifade eder. Bu şekilde yayılmacılık bir noktadan sonra büzülmeye sebep olur.

Med-uzatma usulünde uzatma harfleri,

Elif, Vav, Ye olmak üzere üçtür.

Bu üç harf bile esasen medet-imdat ile yayılma arasındaki farkı ortaya koymaya yetiyor.

Bu harflerden Elif, uzatmanın ülfetle uzaklaşmayla, karşılıklı rıza ve çıkarla olmasını esas alır. Bu şekilde uzatmayla ses güzelleşir. Anlam bütünlüğü sağlanır. Bir kelime uzatılması gerektiği halde uzatılmıyorsa hem ses hem de anlam açısından olumsuz bir durum ortaya çıkar.

Uzanmada tabii-doğal bir durum vardır. Bu nedenle en az uzatma tabii medde olur. Çünkü doğal olan şey kısa sürede netice verir. Ve işin fazla uzamasına gerek yok. Doğal bir medet bir imdat hali vardır.

Vav bu uzanmanın spiral şeklinde olması gerektiğini ifade eder. Spiral şekil, verimlilik üretim saygı “ben ve sen” “ben sendeyim sen bendesin” manasını verir. Aynı eksende olmayı ifade eder.

Ye, ise bu ilişkinin gönüllülük ve özgürlük dengesi üzerinde olacağını ifade eder. Her ilişki iradeyi sınırlar her irade sınırlaması, saygınlığı ve muhabbeti artırıyorsa bu sınırlamaya değer.

Burada tabi med doğal uzantı ile yayılmacılık arasındaki farka kısaca değinmeye çalıştık.

Türkiye-Azerbaycan ilişkisi bu manada yayılmacılığa değil uzanmaya dayanıyor. İmdada gitmeye el uzatmaya dayanıyor. Bu nedenle her sahada olumlu ve etkili neticeler veriyor. Sosyal, siyasi, askeri, ekonomik her alanda fazlasıyla karşılığı alınıyor.

Çünkü burada “Tek Millet İki Devlet” sloganı ve bunun üzerine inşa edilen mantalite öne çıkıyor.

Bu da yayılmacılık değil uza(n)ma siyasetidir.

Eğer eller, duygular, yardımlar tabi bir şekilde uzanırsa bu uzanma siyasetidir. Bu siyasette ne kadar uzanırsan o kadar uzarsın ilkesi vardır.

Bunun dışındaki yaklaşımlar yayılmacılığa girer. Bu da olumsuz reflekslere belki kırıcı dirençlere sebep olur.

Bu “Tek Millet İki Devlet” sloganı “Tek millet iki üç dört… devlet” anlayışı şeklinde devam etmelidir. Ve burada “Millet” sadece aynı dili konuşanlardan ibaret olmamalıdır. Kader, ülkü, inanç temelinde uzanmaya devam etmelidir.

Eğer bu sadece dil ortak paydası temelinde ifade edilirse dili farklı olanlar tarafından uzatma stratejisi şeklinde anlaşılmaz belki yayılmacılık olarak algılanır.