Günümüz egemen ekonomi anlayışı ,  iktisadın tanımını bozdu.

Zenginlik standırtını , Yoksulluk tanımını değiştirdi. Ülkeleri toplumları manipüle etmek suretiyle onları kendi emellerine alet etmek istedi .

Unutmamak gerekir ki tanımların ve standartların yerli yerinde olması her şeyi baştan aşağı değiştirir.

İkide bir “reel ekonomi “tabirini duyarız.

reel ekonomi bankaların dışındaki ekonomik faaliyetler için kullanılıyor. Yani bu tanımla ekonominin yapay , Hayali kısmının olduğunu itiraf etmiş oluyorlar.

kavram olarak ekonomini tanımı, felsefesi , yaklaşımı tamamen hayalidir , spekülatiftir.

Çünkü maksadı düzgün değildir.

iktisat ,  maksadı düzgün anlayıştır.

İktisat zaten reeldir.

Bu nedenle reel iktisat tabirini duymayız.

Oysa ekonominin reel olanı var. İşte duyuyoruz. “Reel Ekonomi”deyip duruyorlar.

İktisat , maksadın hâsıl olmasını esas alır. Bir insan o gün karnını onurlu bir şekilde doyurmuşsa yani aç ve açıkta değilse iktisadi olarak askeri hayat için maksat hasıl olmuştur. Bunun ötesi refah tanımına girer.

Fakat ekonomiye göre durum farklıdır.

Ekonomi insanı önce sıkar. Onun farklı hayal ve emellere sürükleyerek önce onu iyice sıkar.

Ve insan ekonomi atmosferinde sıkıldıkça tüketir. Tükettikçe sıkılır. Hiç etmek için borçlanır. Kredi kullanır. Buda öz sermayesi tüketir.

Modern ekonomi insanların can sıkıntısınıda parametre olarak kabul ediyor. oysa can sıkıntısından yapılan tüketim iktisat konusu değildir. Çünkü burada maksadı aşan bir durum söz konusudur.

Bu manada iktisat insanın maksadına ve onun onuruna uygun bir yaşam sürmesini esas alırken; Modern ekonomi ise hayallerine , can sıkıntısına ,sıkılma psikolojisine göre bunu tayin eder.

Kadim ve oturmuş anlayış “aç değiliz açıkta değiliz” şeklinde tanımlarken ekonomik felsefe insanı tüketime göre değerlendiriyor.

İktidar için vaatlerde bulunanlar daha en başta bu hatayı yaptılar. felsefeyi ve hikmeti iktisada göre değil ekonomiye göre yaptılar bu nedenle ciddi iktisadi siyasi sosyal SORUNLAR yaşanıyor , çünkü Türkiye’de belli bir kesim iktisada mahkum oldu.

Onlarda kendilerini düşük alt sınıf olarak görmeye başladı oysa iktisat “altı sınıf felsefesi” değil “doğal yaşam”felsefesidir.

82 Gram altın - 40000 TL Öz sermayesi olan kimse zengin kabul edilir. zekat verecek durumdadır.

Modern ekonomiye göre ise kredi alabiliyorsa zengindir.

Oysa kredi eksikliktir zenginlik kriteri değil yoksulluk ölçüsüdür.

Türkiye’de şu anda zenginliğin en az üçte ikisi reel değildir.

Çünkü iktisada göre değil ekonomiye göredir. Dolayısıyla kredi alma kriterine göredir.

Kredi derecelendirme kuruluşları şirketlerin mali durumunu inceliyor.

Türkiye’de 10 büyük şirketin kredi notunu düşürdüler.

Yani büyük şirketler bile buna maruz kalıyor. Onlarda reel değildirler. iktisadi gerçeklikleri tartışmalı hale geliyor.