Yapay şehirleşme insanımızı medenileştirmedi. Bilakis doğal kültürden mahrum bıraktı, doğal işleyişi öğrenmesinin önüne geçti. Yeni nesli en doğal şeyleri görmekten ve kavramaktan mahrum bıraktı. Bu nedenle bazı şeyleri anlatmak kavratmak zorlaştı.

Yaz tatillerinde köylere giden çocuklar sadece eşeğe binerek doğal hayattan nasiplenmeye çalışıyor. Fakat bu bile boş bir şehirli kibriyle oluyor.

Neyse konumuz bu değildir. Biz geviş getiren hayvanlardan bahsedeceğiz de biraz bundan dolayı sitem ettik. Çünkü birçok kişi geviş getiren ineği izleyememiştir. Geviş getiren hayvanın keyfine şahit olamamıştır. Böyle olunca burada izah edeceğimiz meseleyi, gevişin ekonomiyle alakasını kavraması oldukça zordur.

Yine de biz bunu anlatmaya çalışacağız. Önce geviş getirmek nedir? Buradan başlayalım.

Geviş getiren bir hayvan otlakta elinden geldiğince çok miktarda otu iyice çiğnemeden ve çok çabuk yutar. Yuttukları önce işkembenin dörtte bir kısmına gider. Sonra hayvan bir kenara çekilir, bu lapayı tekrar ağzına getirir, arka dişleriyle ve çenenin yatay hareketleriyle iyice ezerek ikinci kez çiğner.

Geviş getiren hayvanların yayıldıkları otlaklardaki otları doğru dürüst çiğnemeden, aceleyle işkembelerine indirmelerindeki sır merak edilmiştir. En makul olanı şudur, vahşi hayvanlardan kaçınmak, hayati tehlike bulanan yeri bir an önce terk etmektir. Hayvan tehlike bulunmayan bir yere geldiğine inandığında yere yayılıp, etrafı seyrederek yediklerini yeni baştan çiğneyip keyifle sindirmeye başlar.

İslam fıkhına göre geviş getirmek bir hayvanın etinin yenilmesinin en önemli kriteridir. Mesela domuz etinin haram olmasının bir sebebi de domuzun geviş getirmemesidir. Çünkü domuz ne buluyorsa yer ve geviş getirmez.

Geviş getirmek, hayvanların fizyolojik yapısıyla alakalı olduğu kadar esasen iktisat felsefesiyle de alakalıdır. Çünkü geviş getiren hayvan fazlasını alsa çatlar, azını alırsa aç kalır. Ve bütün bu hesap bir öğünlüktür. Yani geviş getiren hayvanın bütün birikimi bu kadardır. Bu da onun rızkıdır. Yani gevişi getiren hayvanlar ancak bu kadarını biriktirir. Bu onların bir öğünlük ihtiyaçlarıdır. Bu nedenle doğal ahlak ve hukuk felsefecileri varlıklı olmanın kriterini birkaç öğünlük yiyecekle ölçmüştür.

İnek koyun vahşi ve yırtıcı hayvanlardan sadece bir öğünlük ihtiyacı almakla yetinir. Bu da onların bol ve bereketli bir familyaya sahip olmalarını sağlar.

Elbette insanlar için geviş getirmeyi layık görmeyiz, bu tabiri de insan için kullanmayız. Ancak geviş getirmenin rızık korkusu ve tatmin arasında muhteşem bir ilişki ifade ettiği de unutulmamalıdır.

Geviş getiren hayvanlar o kadar bereketlidir ki bunların sayıları ne kadar artarsa insanın gıda zinciri ve besin değeri o derece kaliteli ve bol hale gelir.

Apple şirketinin piyasa değeri iki trilyon dolar olmuş. İyi de böyle bir parayı sağlayacak karşılık nereden gelecek. Para dediğiniz şey kâğıt değil evraktır. Karşılığı olan şeydir. Dünyanın altınını toplasan bunun karşılığında bu kadar para olmaz.

Geviş getirmeyen sistem oburlaşır ve şişer. Ve neticede çatlar.

Kapitalist ekonomik sistem kâğıt üzerinde trilyon rakamlardan bahsediyor. Bu ekonomik sistemin geviş getirme alanı ve boşluğu yok. Onun için bu ekonomi çatlayacak. Bu kaçınılmaz sondur. Bu çarklarda yer alan herkes ve her şey batacak.