Aslında insanın içinde boşluk yoktur; lakin insanın içinin boşalması sorunu vardır.

Nasıl ki bankada para hesabının içi boşaltılabiliyorsa aynı şekilde günümüzde insanın manevi hesaplarının içi de böyle boşaltılabiliyor.

Bu dijital ortamda, bir gecede insanların bankadaki hesaplarının içi bir anda boşaltılabiliyor. Hesabının içi boşaltılan kimse bir anda kendini bir hiç görebiliyor.

Aynı şekilde insanın içinde var olan değerler de bazen bir anda boşalabiliyor. Hesabının içinin boşaltılmasını bir fakirleşme ve sıfırlanma hali olarak gördüğü için üzülen insanlar maalesef aynı üzüntüyü diğer durumdaki hesap boşalmaları için hissetmiyor. Hatta bunun farkına bile varmıyor.

Evlerin, ortamların çok kolay bir şekilde dinlenebildiği artık bir sır değil. Birilerinin bizi gözetlemesi falan bunu geçtik. Burada sorun bunun çok ötesindedir. Çünkü dinlemek sadece mahremiyetin ihlali oluyor ama insanın hesabının maddi-manevi kasasının içinin boşaltılması bir varlık-ontoloji problemi ortaya çıkarıyor. Çünkü bu tür hallerde insanlar varlıklarının anlamını ve değerini yitiriyor.

İnsanların korsan bir şekilde dinlenmesi elbette bir sorundur; lakin asıl sorun insanların sahip oldukları fıtri varlık fonlarının içinin boşaltılmasıdır.

“Boşaldığın zaman yeniden kurul”(İnşirah:7). Yani boşluğa izin verme. Aksi takdirde o boşluk başka şekilde dolar.  

Bugün insanın maddi-manevi hesabı boşaltılıyor. İnsanın sanal aleme bağlılığı hesabının daha kolay boşaltılmasına yol açıyor. Pandemi sürecinde dijitalleşme bir zorunluluk olarak ortaya çıktı veya çıkarıldı. Burada komplocu bir yaklaşımla meseleye yaklaşmak gerekmez. Sadece var olan fiili durum üzerinden gitmek sorunun boyutlarını ortaya koymaya yetiyor.

Virüs üretilmiş olsun olmasın dijitalleşme bu süreçte arttı. Telefon, internet, para ve bilgi tansferleri, alışveriş ve daha birçok şey bu süreçte dijital yolla yapıldı. Bu dijitalleşme sürecinde insanların maddi-manevi varlıklarının çok az korunaklı olduğu ortaya çıktı. Ve hesapların içi kolay bir şekilde boşaltılabiliyor.

Ahiret gününün bir ismi “hesap günüdür” neden buna hesap günü ismi verilmiştir? Çünkü insan dikkat etmezse bu hesabın içi dünyadayken boşaltılabiliyor. İnsanın umudunun, hedefinin, güveninin, değerlerinin zayıflaması hesabın içinin boşalmasıdır.

Duygu ve düşüncelerinin sıcaklığını ve şevkini kaybetmesi hesabın içinin boşalmasıdır.

Bugün dijital âlem sadece insanların mahremini dinlemekle kalmıyor, aynı zamanda varlık hesaplarının içini boşaltıyor. Artık her şey onların havuzu, varlık fonu durumuna gelmiş vaziyettedir. Ve bu yolla sahip olunan mahremiyetler, bilgiler, düşünceler öğrenilmekle kalmıyor, alınıp başka yerlerde depo ediliyor. Böylece insanın değer kasalarının içi boşaltılıyor, duygu ve düşünce zenginliği farkında olmadan transfer ediliyor.

Evet, tehlike artık birilerinin bizi dinlemesi falan değil iş çoktan bunu aştı. Dinlemek, haberdar olmak onları kesmiyor. Bu haberler artık onlar için bir bilgi ve veri oluyor. Bu da insanların-insanlığın hesaplarının içinin boşalması anlamına geliyor. Bakıyorsunuz genci yetişkini, kadını erkeği, koca koca insanlar düşünce ve duygu karmaşası yaşıyor. Umut ve inanç sorunu yaşıyor. İşte bunlar hesabın içinin boşalmasının bariz bir semptomudur. Bu, öyle asemptomik bir durum değildir.

Önce dinlediler, sonra yönlendirdiler, şimdiyse hesaplarımızın içini boşaltıyorlar. Bizim hesaplarımız daha önce vicdanla, kıymetle, güvenle, inançla, umutla doluydu ve bunlar en büyük hazineydi.

Kasalarımızın sağlam kilitleri vardı. Şifreleri vardı. Varlık fonumuz her zorlukla başa çıkacak kadar zengindi; lakin şimdi bakıyoruz; hesapların içi boşalmış!

Böyle olunca Dünyaya dair hesaplarda bir kararsızlık ve karmaşa, Ahirete dair hesaplarda bir karamsarlık ve şüphe portföy olmuş…