Deve, Kur’an-ı Kerim’de özel olarak zikredilen bir hayvandır

“Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?” (Gaşiye:17)

Ayrıca “Hz. Salih’in Devesi” ve Semud Kavminin buna karşı ortaya koydukları acımasız tavır herkesin malumudur.

Su içme sırası vardı, bir gün sıra onların bir gün de devenin…

Fakat onlar bu sıraya bu hakka saygı göstermediler.

“Ve su içmesin diye deveyi kestiler.” (Şuara:155-157).

Bugün aynı hadise tekerrür ediyor. Avustralya’da fazla su içiyorlar diye 10000 devenin vurularak öldürüleceği söyleniyor.

Devenin su sırasına saygı göstermemek insanların farklı saplantılarını ifade ediyor.

Zaten Hz. Salih’in kavminin ismi olan Semud, aynı zamanda “su kaynaklarını bitirmek” anlamına geliyor. Su kaynaklarını kirleten israf eden deve değildir. Fakat insanların yapıp ettikleri yüzünden su kaynakları azalınca gözlerini devenin kısmetine dikiyorlar. Oysa deve çok idarecidir. Mütevazıdır. Bir çocuk ona çök dese çöker. Deve için evcil olmak ile serbest olmak arasında bir fark yoktur. Zira deve sahipsiz kaldığında bile kolayca başının çaresine bakar. Karnını diken yiyerek bile doldurur. -50 derece soğuğa, 50 derece sıcağa dayanaklıdır. Buna rağmen özgürlüğünden vazgeçerek Allah’ın halifesi olarak gördüğü insana hizmet eder. Onun yükünü taşır.

Deve, insanın ona “keyfe hulikat” diye bakarak ibret ve haz alınması içindir. Ona keyfince davranmak, keyfince katletmek için değildir.

Deve, doğada sadece payını ve kısmetini ister. Daha fazlasını istemez. İhtiyacı olduğu kadar yer, içer. Bulmadığında da kendi hörgüçlerindeki yağdan deposundaki sudan beslenir. Bu şekilde ağırlığının üçte birini kaybeder. Yani deve sömürmez. Sadece idare eder. Ama buna rağmen sömürgeciler onun kısmetine razı değildir. Çünkü “Semud” olmuşlar. Semud, öz kaynaklarını fesatla tüketen heba eden bir vasıftır. Bu nedenle onlara gönderilen peygamberin ismi Salih’tir. Salih, ıslah eden, düzelten, onaran, elverişli ve verimli kılan demektir. Fakat Semud tam tersine öz kaynakları heba eder. Su kaynaklarını fesada uğratır.

İnsan, Allah’ın kulu ve halifesidir. Görevi yeryüzünde adalet ve rahmetle davranmaktır. Ama insanlar kısmetlerine razı olmayınca deveye karşı dev kesildiler. Canavarlaştılar. Bunun da sonu fesattır, sömürüdür, zulümdür.

Hani Kur’an kıssalarını sadece hikâye olarak görenlere de bu ders olsun. Demek ki Kur’an’da zikredilen ne varsa aynı şartlar oluştuğunda tekrar eder. Bunu da yapan insandır, çünkü Kur’an insanın öz kitabıdır. Gen haritasıdır. Birey olarak toplum olarak iyi veya kötü hangi hal ve tavrı ortaya koyarsa ona dair ayeti, o ayetteki hükmü ve de hikmeti bulur.