Konuşmama orucu da vardır(Meryem:26) Peygamber “Allah’a ve ahiret gününe iman eden, ya hayır konuşsun ya da sussun.” (Buhari) buyurmuştur.

Önceki milletlerde susma orucu vardı. Bir yerde söz iş görmüyorsa susmak gerekir. Anlaşılmak zorlaşırsa susmak icap eder.

Bir yerde eğer çok söz söyleniyor ama az iş yapılıyorsa orada susma orucu gereklidir. Biraz dil değil gönül konuşsun. Gönül dile gelsin.

Genellikle kamıştan yapılan, daha çok çobanların çaldığı, yumuşak sesli, üflemeli bir tür çalgıya kaval denir.

Kaval, kavilden gelir. Kavil söz demektir. Kaval, çok söz söyleyen demektir. Mukavele sözleşmedir. Makale, ilmi yazıdır. Hepsi buradan gelir. Fakat bazen söz söylemek zorlaşır. Anlaşılmak müşkül hale gelir. Mukaveleciler güvenilmez olur. Anlayanlar az olur. Öyle olur ki söz sadece bir bağırma veya çağırma olarak anlaşılır(Bakara:171). Böyle bir yerde mukavele-sözleşme zor yapılır. Makale zor anlaşılır.

Her şey “kil u kal-dedi kodu” halini alır. İşte bu ahvalde susmak icap eder. İnsanın söyleyeceği bir şeyi varsa da susar.

Söylenecek sözü olanlar için susma hakkı vardır. İşte çobanın kavalı böyledir. Aslında onun sözü vardır. Kavli vardır. Ama anlaşılmadığı için bunu nağmeler şeklinde söyler. Nefesi sözcüklere değil nağmelere dönüşüyor.

Kaval, meramın nağmeler şeklinde ifade edilmesidir. Çoban hükmeder ama sözünü anlatamaz. Sözün anlaşılmıyorsa namın yürüsün. Bazen güçlü olmak, hâkim olmak sözünü geçirmeye, meramını anlatmaya yeterli olmayabilir. Bu duruma düşenler için “nefesini boşa tüketme” demişler. Ama bunu söz için söylemişler, nağme için değil. Ve çoban nefesini boşa tüketmiyor. Söz söylemek nefesi boşa harcamak olunca, nefesini nağme yapıyor ve böylece nefesini boşa harcamamış oluyor.

Belki bazen meramını sözle değil nefesle anlatmak icap eder. Cahiller sözden anlamayabilir ama nağmeden, muhabbetten umulur ki anlarlar. Çoban, kavil-söz söylemek yerine kaval çalar. Dinleyenler onu anlamasa da ses kendisine yankı yapar. Bu nağme kendisini dinlendirir.

Bize acizlik yakışmaz. Söz söylemek zorlaşırsa kavalcı olalım. Nefesimizi nağme yapalım. Fareler bizi anlamasa da bizden keyif alsınlar. Bu da onları bizden defeder. Belki de onları emrimize koyar.

Dünya artık bir köy diyorlar. O halde ‘Fareli Köy’ün, ‘fareli çağ’ın kavalcısı olmak gerekir. Fareler her yeri istila edince söz ve nasihat fayda etmez. Hatta tedbirler bile işe yaramaz. İnsanlar işin farkında olmazlar. İnternet, bilumum medya araçları sözü bastırır. O zaman sözü-kavli kaval ile ifade etmek gerekir.

Fareli çağın kavalcısı olarak biz de fareleri, haşereleri uzaklaştıralım. Ramazanda söz de söyleyelim ama susmayı da bilelim. Susalım ki o suskunluğumuz nefes olup nağmelere dönüşsün. Çağın farelerini meskûn mahalden uzaklaştırsın. Meskûn mahal sakinleşsin.