James Webb Uzay Teleskobu'nun yakın kızılötesi kamerası mavi tonlarda parlayan yıldızları, Orta Kızılötesi Aygıtı (MIRI) de yıldızların etrafındaki toz bulutlarını ve "parlak kırmızı tohumlar" gibi ışıldayan gelişiminin erken evrelerindeki yıldızları görüntüledi.

ABD'deki Ohio Eyalet Üniversitesi Gökbilim Profesörü Adam Leroy, fotoğraflardaki büyük, küresel "kabukların", bir veya birden fazla yıldızın patlayarak yıldızlararası gaz ve tozu itmesiyle oluşan delikler olabileceğini kaydetti.

Kanada'daki Alberta Üniversitesi Fizik Profesörü Erik Rosolowsky, galaksilerin belirli bölgelerinde spiral kollarının aynı örüntüde kırmızı ve turuncu uzandığını belirterek söz konusu yapıların aralıklarının yıldız oluşumunun başlangıcı, süreci ve sonuna ilişkin ipuçları sunduğunu vurguladı.

Almanya'daki Max Planck Enstitüsünden bilim insanı Eva Schinnerer, galaksi merkezine yakın pembe-kırmızı kırınım noktalarının, yıldız kümelerin yaydığı ışığın fotoğrafın doygunluğunu etkilemesi veya aktif süper kütleli kara delik nedeniyle oluşabileceğini ifade etti.

Dünya çapında 150'den fazla gökbilimcinin katkılarıyla yürütülen PHANGS programı kapsamında bilim insanları Very Large Telescope (VLT) gözlemevindeki Çok Üniteli Spektroskopik Kaşif, Hubble Uzay Teleskobu, Atacama Büyük Milimetre/Milimetre-altı Dizisi (ALMA) Teleskobu ile morötesi, görünür ışık ve radyo dalgalarıyla görüntüleme yapıyor.

PHANGS bünyesinde çalışan bilim insanları, yaklaşık 100 bin yıldız kümesinden oluşan bugüne kadar hazırlanan en büyük kataloğu yayınladı.