Çocuk üzerinde en önemli etkiyi anne-baba davranışlarının yaptığı, olumlu davranışların çocuğa doğrudan yansıdığı ve onun şahsiyetine olumlu yönde katkıda bulunduğu bilinmektedir.

Uzman Psikolog Murat İdin ebeveynlerin çocuklarını gerçeklere göre değil, öne çıkan medyatik popüler sürece göre değerlendirdiklerini söyledi.

Çocukların hayatları boyunca karakterleri olacak her davranışın ilk öğretmeninin anne ve babalar olduğunu ifade  İdin, İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

"Anne veya babalık günümüzde maalesef çok fazla özümsenmiyor"

Uzman Psikolog Murat İdin

Çocuk eğitiminde anne, baba davranışlarının önemine değinen İdin, "Anne, babalara söylenmesi gereken çok şeyler var. Onlar ilk kılavuzdur, çocuğun ilk öğretmenidir. Anne veya babalık günümüzde maalesef çok fazla özümsenmiyor yani çocuk geliştirmeye sadece başarı olarak endeksleniyor. Değer kavramı oluşmuyor; değer dediğimiz husus aile içerisinde yaşatılmadığı müddetçe çocukların ahlaki gelişimlerine katkı sağlayamıyoruz. Bir çocuğun yalan söyleme davranışını matematikten zayıf alma davranışına önünde gördüğümüz zaman, o zaman işler yoluna girer fakat matematikten zayıf alma davranışını, çocuğun yalan söyleme davranışından çok çok önde gördüğümüz zaman çocuk bunu düzeltebilmek için çok fazla çaba içerisine giriyor, maalesef hedeflenilen noktaya varılamıyor." dedi.

"Çocuk yetiştirmek doğruları doğru zamanda yapmakla ilişkilidir"

Çocuğun yetişmesinde pedagojik hataların çok fazla yapıldığına vurgu yapan İdin,  "Günümüzde annelik ve babalık insanların kendi araştırmasına göre değil, çevredeki görmüş olduğu reklamlara göre geliştiriliyor. Ne anlatmak istiyorum? Anne, baba bir dizide bir davranış görmüşlerse, sosyal medya iletişim araçlarında, sosyal medya kanallarında bir eğitim görmüşlerse çocuklarını onlara benzetmeye çalışıyorlar. Mesela erkek çocuğu fakat saçları çok uzun olan, saçları bir yerinden bağlanan bir çocuk meydana geliyor, kız çocuğu bazen erkek gibi yetiştirilebiliyor veya çocuk belli bir yaşa gelmiş hala 'anneciğim gibi, babacığım, teyzeciğim gibi hitaplar kullanılabiliyor yani çocuğu acizleştirebilecek ifadeler kullanılabiliyor. Bunların kaynağına baktığımız zaman hep sosyal medyada veya kitle iletişim araçlarında, televizyonlarda görüyoruz ama çocuk yetiştirmek bu değildir. Çocuk yetiştirmek doğruları doğru zamanda yapmakla ilişkilidir. Siz yanlışlar yaptığınız zaman, ortaya yanlış bir çocuk meydana gelir. Doğrular nedir? İnsanlar kendilerini geliştirdikleri zaman, hangi yaş grubunda neler verileceği bellidir. Bununla ilgili hiçbir eğitim alınmıyor, okullar veya kitaplar bununla ilgili bir araştırma içerisine girmiyor maalesef." şeklinde konuştu.

"Çocuklar aslında hayattan eksik yetişiyor"

Değerleri olan bir çocuğun yetişmesinde anne, baba adaylarının eğitim almaları gerektiğini belirten İdn, "Çocuk psikolojisi için kişilerin kendi aralarındaki etkileşim üzerine, var olan problemleri çözümleme üzerine, birbirinin duygusal dünyasına nasıl değerlik duygusu verilebilir üzerine bir eğitim almaları gerekiyor. Eğitim aldıktan, kendilerini tamamladıktan sonra çocuk daha rahat yetiştirilebilir. Fakat baktığımızda insanların çoğu kendilerini tamamlamadan, kendi yapılarını bütünleştirmeden evleniyorlar ve çocuk yapıyorlar. İnsanlar çocuk sahibi olduğu zaman neyi verecekler? Kendilerinde olanı verecekler. Kendilerinde eksik bir yapı varsa çocuklara da bu eksik yapıyı veriyorlar. Çocuklar aslında hayattan eksik yetişiyor. Anne, babalarının yapmış olduğu en büyük yanlışlardan bir tanesi budur." diye konuştu.

"Çocuklarımızın dünyasına dışarıda gördüğümüz her şeyi sunamayız"

Ebeveynlere çocukları sosyal medya mecralarında gördüklerine göre değil, gerçek hayata göre yetiştirmeleri tavsiyesinde bulunan İdin, "Ebeveynler çocukları gerçeklere göre değil öne çıkan medyatik popüler sürece göre değerlendiriyorlar. Bu popüler sürece göre değerlendirmeleri insanın bazı karakter kavramlarının doğrular çerçevesinde yoğrulmasını engelliyor. Biz doğruları doğru zamanda uyguladığımızda ortaya çok mükemmel bir çocuk çıkacak. Anne, babaların bu konuda kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Özellikle medyada görmüş oldukları çocuklara karşı yapılan davranışların ne kadar pedagojik yani çocuk ruh sağlığına ne kadar hitap edici? 'Acaba ben bunu yaparsam çocuğumun hangi davranışlarını beslerim, hangi davranış özelliklerini beslemem?' Bu kaygıyla büyütmeliler. Nasıl ki biz evimize herkesi alamıyoruz, yoldan geçen herkese alamıyoruz veya her şeyi yiyemiyoruz; çocuklarımızın dünyasına da dışarıda gördüğümüz her şeyi sunamayız. Çocuklarımızın dünyasına da dışarıda gördüğümüz her şeyi örnek olarak gösteremeyiz çünkü onlar zehirlenirler. Biz de dışarıda rastgele yemek yiyecek olsak, her türlü yemeği ayırt etmeden yesek zehirlenme süreciyle karşılaşırız. Çocuklarda da her şeyi ayırt etmeden dünyasına koyduğumuz zaman bilgi zehirlenmesi, pedagojik bir zehirlenme meydana geliyor." ifadelerini kullandı.

"Çocuğa ceza verilmemesi, otoriter bir aile yapısının olmaması gerekiyor"

Anneler, çocuklar üzerinde gördüğü herhangi bir olumsuzluğu, onların üzerinden kaldırmak istiyorsa evvela onun varlığını sorun olarak kabul etmeleri gerektiğini ifade eden İdin, şunları kaydetti:

"Bir sorunu kabullendiğimiz zaman onun çözümüne doğru gideriz. Evvela bu problemi ortadan kaldırabilmek için anne, baba çocuğun karakterinde bir problem olduğunu ve bunu nasıl ortadan kaldıracağını değerlendirmesi gerekiyor. Ondan sonra bir arayış içerisine girmesi gerekiyor. Normal olarak gördüğü bir şey maalesef karşısına problem olarak çıkmaz ve problem olarak algılamaz. Çocuğa ceza verilmemesi, otoriter bir aile yapısının olmaması gerekiyor. Çocuklara yasaklar koymak yerine biraz temkinli davranarak, biraz daha kurnaz davranarak, 'burada da şöyle arkadaşlar varmış, hadi gidelim bakalım onlarla hangi oyunlar oynayacaksın'  demeli. Anne, baba arasında bir sıkıntı varsa istişareler yapmalılar ve buna yönelik adımlar atmaları gerekir. Psikolojide ve pedagojide şöyle bir gerçeklik vardır: 'Bir davranış başarıya ulaştığında beslenir, karakter olmaya doğru gider ama bir davranış sönerse hedeflediğin noktaya varamazsın. Pekiştiren olmazsa yavaş yavaş sönmeye başlar, hedeflediğiniz noktaya varamadığı zaman sönmeye başlar. Bunun önüne geçebilmek amacıyla çocuğu incitmeden bu yöntemi kullanmak gerekiyor." (İLKHA)