Teknolojinin geliştiği çağda, toplumların ve bireylerin hayatına hızlı bir şekilde giren sosyal medya ağları özellikle gençler ve çocuklar üzerinde olumsuz etki bırakmaya devam ediyor.
Son zamanlarda büyük bir bağımlılık haline gelen, kişileri etkisi altına alan bilinçsiz sosyal medya kullanımı, ciddi tehlikeleri de beraberinde getirmekte, bağımlılığı artırmakta.
Yanlış sosyal medya kullanımını ile ilgili İLKHA'ya konuşan Psikolog Nur Sena As, özellikle sosyal medya kullanan genç kesimin uzman kişilerden değil de sosyal medya fenomenlerinden aldıkları bilgileri öğrenip uygulamaya geçtiğini belirtti.
"Kişiler oldukça bundan etkilenip siber zorbalığa da uğrayabiliyor"
Sosyal medyanın yanlış kullanıldığında benlik saygısında oldukça azalma olabildiğini vurgulayan As, "Sosyal medya, internetin gelişimi ile beraber ve akıllı telefonların hayatımıza geçmesi ile beraber aktifleşen bir kullanım alanıdır. Herkesin birbirinden haberdar olduğu bir noktada, iletişim anının daha da kolaylaştığı mecralardır. Sosyal medyayı yanlış kullandıklarında kişilerde, benlik saygısında oldukça azalma olabiliyor. Nasıl yani diye bakacak olursak, aktif kullanan bir insan, sürekli post paylaşan, sürekli aktif bir şekilde durum atan, yorum yapan, beğenisini gösteren kişiler genelde bir şeyler attığında eski etki oluşturmadığında ve kişiler o beğeni sayılarını tamamlamadıklarında, yorumları eksik olduğunda sanki onay almıyorlarmış gibi hissediyorlar. Diyorlar ki 'onaylanmadım şu anda ve kendimi ispatlamadım, gösteremedim' gibi düşüncelere varıp benlik saygılarında olumsuz bir düşüş oluyor. Kişiler oldukça bundan etkilenip, siber zorbalığa da uğrayabiliyor." dedi.
"Sosyal medyayı aktif kullanan kişileri gördüğünde kendini kıyaslıyor"
Sosyal medyanın yetersizlik düşüncelerine kapılmasına sebebiyet verdiğine dikkat çeken As, "Kişiler, hayatlarını açık bir şekilde yaşadıkları için karşıdan gelen eleştirileri de almış oluyorlar ve bunları da bir noktada kafaya tabiiki takıyorlar ve olumsuz eleştiriler onların özgüvenlerini düşürücü etki oluşturuyor. Kişi sosyal medyayı pasif olarak kullanıyor, az önce dediğim gibi kullanmıyor da pasif olarak kullanıyor ve az giriyor veya kendini çok göstermeden girmeye çalışıyor. Bu sefer girdiğinde o aktif kullanan kişileri gördüğünde kendini kıyaslıyor ve bir rekabet haline giriyor; yani 'onlar şunları paylaşmış, o bu restorana gitmiş' veya 'onun fiziği böyle güzel ama benim fiziğim böyle, onun çocuğu böyle, onun eşi böyle' deyip kendisini eksik ve yetersiz hissediyor, daha doğrusu düşünüyor ve bu da yine kendisine olan saygısında düşüş olduğu gibi yetersizlik düşüncelerine kapılmasına sebebiyet veriyor." ifadelerini kullandı.
"Kişi yoğun anksiyete duyuyor ve kaygısı oldukça artıyor"
Olanı biteni kaçırma korkusu denilen korkuya da neden olduğunu söyleyen As, "Diğer problem de olanı biteni kaçırma korkusu dediğimiz korkuyla yüz yüze geliyorlar. Kişilerin hakimiyet duygularına hâkim olamama, 'ben kesin önemli bir şeyleri kaçırdım, ben bunlara giremiyorum ve kaçırdım, hemen girip bir kontrol edeyim, bütün durumları izliyeyim, bütün postlara bakayım, haberleri karıştırayım, bakayım neler olmuş, neler bitmiş' gibi şeyler yaşayabiliyor. Eğer ki kişi az girdiğinde, bunları kaçırdığında gelen düşünce şu 'sen her şeyden geri ve eksik kaldın' böylelikle de kişi yoğun anksiyete duyuyor ve kaygısı oldukça artıyor. Tabii bununla beraber kişinin sağlık problemleri çıkabiliyor. Fiziki olarak sürekli mavi ekranı maruz kaldığı için göz bozulmaları, fiziksel olarak kas ağrıları olabiliyor; sürekli boynu eğildiği için pozisyonda sıkıntı olabiliyor. Aynı zamanda da bu kişilerin yeme içme alışkanlıkları da bozulabiliyor; çünkü orada gördüğü yemek şekilleri daha farklı yemek şekilleri oluyor ona göre tarifler yapıyor veyahut hiç farkında olmadan bir şeyleri atıştırdığını farkına varıp kilo alımına yol açabiliyor." diye konuştu.
"Gençlerin sosyal medya fenomenlerinden aldıkları bilgiyi uygulaması yüzde 53"
Uzmanlardan değil sosyal medya fenomenlerinden bilgi alınıp uygulandığını belirten As, "Bu kişiler doğru bilgiye ulaşmakta oldukça zorluk çekiyor olabilirler. Örneğin sosyal medya fenomeni çocuğuyla ilgili bir bilgiyi paylaşıyor, 'kızımı veya oğlumu bnu şekilde yetiştiriyorum, ben bunlarla besliyorum veya eşime ben böyle davranıyorum ve bunun etkisini görüyorum' diyerek ve de bunlar sağlıksal şeyler de olabilir. Sonuçta bunlar hekim değiller, bir tıp uzmanı değiller, psikolog değiller diyetisyen değiller. Bunu takip eden kişiler de hemen diyor ki 'biz de bunun aynısını yaparsak faydalı ve verimli olacağız' ve art arda bunları yapmaya başlıyorlar. İşe yaramayınca diyorlar ki 'niye işe yaramadı, bizde niye olmadı' diye hayal kırıklığı yaşıyorlar. Aynı zamanda güven duyguları da zedelenmiş oluyor. Bununla birlikte de doğru bilgiye ulaşmakta oldukça zorluk çekiyorlar. Yapılan araştırmalarda da gençler üzerinde bakıldığında sosyal medya fenomenlerinden aldıkları bilgiyi uygulama yüzde 53'müş. Tıp uzmanlarından değil de sosyal medya fenomenlerinden bu bilgileri öğrenip uygulamaya geçiyorlar. Maalesef ki bu da yapılan yanlışlardan bir tanesi olmuş oluyor." şeklinde konuştu.
"Özellikle uyku vaktine yakın sosyal medyaya girmemeye çalışalım"
As, son olarak şu tavsiyelerde bulundu: "Bu kadar bağımlılığınız varsa ve sürekli girip kopyala yapıştır yapıyorsanız ve hayatınızın gerçekten işlevselliğini bozulduğunu düşünüyorsanız; sağlıklı bir kullanıcı değilseniz bunun artık farkına varıyorsanız burada kendinize kısıtlı vakitler koyabilirsiniz. 'Ben belli bir süre girsem, günün bu saatlerinde girsem' diye kısıtlı vakitler koyabilirsiniz. Özellikle uyku vaktine yakın girmemeye çalışalım çünkü uykumuzun kalitesi bozulmasın. Gün içinde böyle doğru bilgiye ulaşabileceğiniz insanları takip edebilirsiniz çünkü orada önemli isimler var oralarda takip edebilirsiniz ve böyle de doğru bilgi aldığınız yer belli olur. Girdiğiniz süre belli olur. Böylelikle de belki bu durumu biraz daha şekillendirmemiş olursunuz, size zararını azaltmış olursunuz." (İLKHA)