DSÖ'ye göre, Gazze'de 36 hastanenin sadece 15'i kısmen hizmet verebiliyor. İşgal rejimi, hastaneleri 'Hamas'ın karargahları oldukları' iddiasıyla vuruyor. Siz, hastane ziyaretlerinizde söz konusu iddiaları destekleyecek delil gördünüz mü? Hastanelerin doğrudan hedef alınması, sizce savaş suçu teşkil eder mi?" sorularını yanıtladı.
Casey, kendisinin hukuk uzmanı ya da avukat olmadığını belirterek, "Ancak şunu biliyorum ki uluslararası insancıl hukuk uyarınca sağlık tesisleri, sağlık çalışanları ve hastaların korunması gerekiyor ve şu anda hastalar ve sağlık çalışanları hastanelerden kaçmak zorunda kalıyor" dedi.
Şifa Hastanesini ziyaret ettiğinde binlerce insanın buraya sığındığını gördüğünü aktaran Casey, yerinden edilenlerin yoğunluğundan ameliyathaneye giremediğini vurguladı.
Casey, hastane ziyaretlerinde genel olarak sağlık çalışanları ve hastalarla konuştuğunu ve onların ihtiyaçlarını anlamaya çalıştığını anlatarak, "Hastanelerin başka bir amaç için kullanıldığına dair delil görmedim" dedi.
Bunu tespit etmenin görevi dahilinde olmadığının ve temel görevinin sağlık hizmeti sağlamak olduğunun altını çizen Casey, "Hastanelerin temel sağlık hizmetleri sağlamaları için uğraşıyoruz" ifadesini kullandı.
Casey, hastanelerdeki durumu "çok korkunç" olarak nitelendirdi.
Gazze'de en temel ihtiyacın ateşkesle beraber "erişim ve güvenlik" olarak özetleyen Casey, "Gözlerimin önünde sağlık sisteminin çöküşüne tanıklık ediyorum" ifadesini kullandı.