Filistin İletişimciler ve Medya Derneği (FİMED), "Gazze'deki Son Durum ve Gelecek Gelişmeler" adıyla bir basın toplantısı düzenledi.
Başakşehir'de bulunan FİMED Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan HAMAS liderlerinden Dr. Sami Ebu Zuhri, 7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı'nın amacı, direnişin durumu, Gazze halkının karşı karşıya kaldığı sorunlar ve Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinden beklentileri ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Ebu Zuhri, "7 Ekim'de istisnai bir olayla karşı karşıya kaldık. Bu olayın ortaya çıkış sebeplerinden birisi Filistin davasının unutulmaya başlanmasıydı. İkincisi sebep de Yahudilerin bir mekânı haline gelmek üzere olan Mescid-i Aksa'nın savunulmasıdır. Filistin davası artık geçmişin bir davası olmakla karşı karşıyaydı. Birçok ülke yeni yapılan anlaşmalarla işgalciler normal olarak görülmeye başlanmıştı. Bu tür anlaşmaların daha fazla ülke tarafından yapılacağına ilişkin elimizde bilgiler vardı. Filistinliler, var oldukları göstermek adına 7 Ekim'de Aksa Tufanı başladı."
"Direnişten başka çare kalmamıştı"
Başlatılan harekât ile büyük bedeller ödeyeceklerini bildiklerini ancak başka bir seçeneklerinin kalmadığını belirten Ebu Zuhri, "Filistinliler uluslararası tüm yolları denedi ama Filistinlilerin haklarının verilmesi adına hiçbir şey yapılmadı, tüm yollar kapandı. Daha az bedelli bir yol olsaydı onu seçerdik. Bugün akan kanlar bizim için çok değerli ancak ödenen bedeller Filistin'in özgürlüğü için ödenen bedellerdir." Diye konuştu.
"Batılı ülkeler ve ABD olmasaydı işgalciler ayakta kalmazdı"
Ebu Zuhri, "7 Ekim'de stratejik bir adım atıldı. O gün dünyanın her yerinden Filistinliler, işgale karşı durulabileceğini ve Filistin topraklarının özgürleştirilebileceğini dillendirmeye başladı. 'Ne kadar zor şartlar altında olursak olalım özgürlüğümüzü elde edebiliriz' şeklinde bir düşünce oluşmaya başlandı. 7 Ekim ile birlikte Filistin'in özgür olabileceğinin mümkün olduğu anlaşılmış oldu. İşgalin ne kadar zayıf olduğu, yenilmezlik algısının yalan olduğu, işgal rejiminin tamamen batıya bağımlı olduğu ortaya çıkmış oldu. Batılı ülkeler, ABD olmasaydı işgalciler ayakta kalmazdı. Batının desteği olmasa işgalcilerin şimdiye kadar ayakta kalması mümkün değildi." şeklinde konuştu.
"Filistinliler, ABD başta olmak üzere Batı cephesi ile savaşıyor"
Gazze'de yaşananları doğru bir şekilde anlaşılması gerektiğini hatırlatan Ebu Zuhri, "Gazze'de sadece işgalcilerle bir çatışma yok. Filistinliler, ABD başta olmak üzere Batı cephesi ile savaşıyor. Bu sadece bir söylemden ibaret değildir. Yapılan istatistikler bunu açıkça ortaya koyuyor." dedi.
Batının işgalcilere tam bir siyasi, ekonomik ve askeri destek sağladığını ve her dakika bu desteğini sürdürdüğünü hatırlatan Zühri, soykırımın durdurulması için de uluslararası tüm yolların kapatılmasına ön ayak olduklarını vurguladı.
"Gazze'nin kuzeyinde tam bir açlıktan bahsedebiliriz"
Ebu Zuhri, "Yüzbinlerce kişi artık evsiz kalmış durumda. Bu insanlar barınma merkezlerine sığınmış durumdalar. Bu merkezler Birleşmiş Milletler tarafından yönetilmesine rağmen insanlar tam bir açlıkla karşı karşıya kaldılar. İnsanlar buldukları karton ve naylonlar ile kendileri için sığınabilecek bir mekân yapmaya çalışıyorlar. İnsanlar açık havada hayat mücadelesi veriyor. İçerisinde bulunduğumuz kış mevsimi de ayrıca bir zorluk oluşturuyor. Yağan yağışlar insanları olumsuz etkiliyor, bulaşıcı hastalıklar çoğalıyor. Gazze'nin kuzeyinde tam bir açlıktan bahsedebiliriz. Oradaki insanlara yemek temin edebilecek bir durum söz konusu değil. Gazze'nin güneyinde bulunanlar ise günde bir öğün yemek bulduklarında buna şükrediyorlar." diye konuştu.
Temel yaşam malzemelerine ihtiyaç var
Gazze'ye yadımlar çok kısıtlı bir şekilde ulaştığını, giden yardımların birçoğu ihtiyaç olmayan malzemeler olduğunu söyleyen Ebu Zuhri, İnsanların ekmek, yemek, su, çadır, battaniye, yatak, kıyafet, tıbbi malzeme gibi temel yaşam malzemelerine ihtiyaçları olduğunu dile getirdi.
Soykırım ne kadar sürerse sürsün direniş buna karşı duracak"
İşgalcilerin yaptıkları soykırımın neticesinde insanların topraklarını terk etmesini beklediklerini ancak halkın tam bir kararlıkla topraklarında kalmaya devam ettiğini vurgulayan Ebu Zuhri, "İşgalcilerin bir başka amacı da direnişin sona ermesidir. Bu talepleri inşallah gerçekleşmeyecek. Yapılan saldırılar, soykırım ne kadar sürerse sürsün direniş buna karşı duracak. Direniş artık kendi silahlarını üretiyor. Yaşanan savaşta da kendi silahlarını kullanıyor. Direniş direnmeye devam edecek. Halkımız da tüm yaşadığı acılara rağmen direnmekte kararlı." şeklinde konuştu.
"Soykırım durmadan hiçbir anlaşma yapmayacağız"
Ebu Zuhri, "Direnişin elinde işgalciler var. Bununla ilgili anlaşma yapmaya hazırız. İşgalci esirlere karşı zindanlarda buluna tüm Filistinlilerin serbest bırakılmasını istiyoruz. Bu soykırım durmadan hiçbir anlaşma yapmayacağız, hiçbir esiri serbest bırakmayacağız." dedi.
"Destek açıklamaları, yürüyüş ve boykota devam edilmeli"
Türkiye halkından beklentilerini de sıralayan Ebu Zuhri, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Türkiyeli kardeşlerimizden beklentimiz yaptıkları yardımları sürdürmeleri, direnişi destekleyen yürüyüşler, açıklamaların devam ettirilmesidir. Bu tür eylemlerin sürdürülmesi özellikle Gazze'deki Filisin halkına moral oluyor. Boykot kampanyasının da sürdürülmesini temenni ediyoruz. Türkiye bu konuda en başarılı ülkelerden birisi. Sadece işgalcilerin ürünlerine karşı değil onlara destek veren ülkelerin de mallarının boykot edilmesini istiyoruz."
Türkiye öncülüğünde batı cephesine karşı bir cephe kurulması talebi
Türkiye'nin öncülüğünde küfür cephesine karşı yeni bir direniş cephesi oluşturulmasının önemli olduğunu belirten Zühri, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Resmi olarak Türkiye çok büyük bir ülke ve İslam dünyasında saygın bir ülke. Türkiye, resmi anlamda çok şey yapabilir. Türkiye öncülüğünde Batının kurduğu cepheye karşı İslam dünyasının da bir cephe kurulmasını istiyoruz. Türkiye'nin atacağı her adım farklı ülkeleri de teşvik edecektir." (İLKHA)