RUHULLAH ŞAYIK / DOĞRUHABER

Gazze yıkım, kıtlık ve salgın hastalıkların pençesinde.

Siyonist terör rejimi 7 Ekim’den bu yana tüm dünyanın gözleri önünde sürdürdüğü barbarlık ve katliamla bölgeyi adeta bir mezarlığa çevirmiş durumda.

Başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun yaptığı ‘saldırıların durdurulması’ çağrıları karşılık bulmazken yine aynı kuruluşların yayımladığı raporlar Gazze’deki derin insani krizi gözler önüne seriyor.

Yaşattığı tüm bu vahşet ve barbarlıkla beraber, siyonist terör rejimi bir yandan Refah Sınır Kapısı üzerinden gelen yardımların Gazze’ye ulaşmasını engellerken bir yandan ise başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası kamuoyunda devşirdiği tetikçileri üzerinden farklı gündemler oluşturarak ‘Gazze’yi unutturmayı’ ve yapılan yardımları asgariye indirmeyi hedefliyor.

“BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR İNSANİ KRİZ”

Savaşın 6 ay daha devam etmesi halinde Gazze'de tam bir kıtlığa tanık olabilecekleri konusunda uyaran BM Dünya Gıda Programı (WFP) Baş Ekonomisti Arif Hüseyin, "Küresel olarak baktığınızda, kıtlık ya da felaket boyutunda bir açlıktan mustarip olanların yüzde 80'i, yani her 5 kişiden 4'ü şu anda Gazze'de. Bu durum, aynı zamanda Gazze'yi benzeri görülmemiş bir insani kriz haline getiriyor" ifadeleriyle durumu özetliyor.

“BİR MİLYONDAN FAZLA ÇOCUK TEHDİT ALTINDA”

Yine BM’ye bağlı Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan açıklamada da Gazze’deki vahşetin, masum çocuklar üzerindeki etkisini gösteren korkunç tablo gözler önüne serildi.

Kuruluştan yapılan açıklamada, "Gazze'de artan çatışma, gıdasızlık ve hastalığın ortaya çıkardığı ölümcül döngü 1,1 milyon çocuğu tehdit ediyor. Dünya hiçbir şey yapmadan bunu izleyemez. Çocuklara yönelik şiddet ve çektikleri acı sona ermeli" ifadeleri kullanıldı.

TOPLU CEZALANDIRMA UYGULANIYOR

İnsani bütün değerlerin siyonist işgalciler tarafından çiğnendiği Gazze’de halkın ‘temel gıdaya’ erişimi de engelleniyor.

Dünyanın dört bir yanından Gazze’ye gönderilen yardımlar Refah Sınır Kapısında bekletilirken, geçişine izin verilen yardımların ise halka ulaştırılması konusunda zorluklar çıkartılıyor.

Direniş Grupları karşısında hezimet yaşayan barbar vahşiler, milyonlarca insanı toplu cezalandırma yöntemiyle intikam almaya çalışıyor.

DEVŞİRME TETİKÇİLER ÜZERİNDEN GAZZE UNUTTURULMAK İSTENİYOR

Siyonist işgal rejimi barbar savaşının bir ayağını ise ‘devşirme tetikçiler’ üzerinden yürütüyor.

Ülkemizde ve dünya kamuoyunda sözde bazı gazeteci-yazar, sosyal medya fenomeni ve bazı unvan sahipleri kullanılarak ‘gerçek dışı algılar’ üzerinden vicdan sahibi insanların yardım yapmaları engellenmek isteniyor.

Yine bu kirli plan çerçevesinde; etnik, siyasi ve toplumların sinir uçlarını hedef alan farklı gündemler oluşturularak Gazze unutturulmak isteniyor.

Gazze’nin son durumuna ilişkin bilgileri gazetemize aktaran Umut Kervanı Vakfı Genel Başkanı Yardımcısı Cafer Ökmen ve Filistin Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Mahfuz Kadinan önemli ayrıntılara dikkat çekerken kamuoyuna önemli çağrılarda bulundular.

GAZZE’DE ‘ASRIN FELAKETİ’NDEN DAHA BÜYÜK BİR YIKIM VAR

Gazze’de yaşanan korkunç yıkıma dikkat çeken Umut Kervanı Genel Başkan Yardımcısı Ökmen “Gazze’de çok büyük bir insani kriz yaşanmaktadır. Bu krizin yıkıcı etkisi Siyonist saldırılar dursa bile uzun yıllar devam edecek. Gazze‘deki yıkımın büyüklüğünü bir örnekle açıklamak gerekirse şöyle bir tarif verilebilir; Yakın zamanda Türkiye olarak yaşadığımız ve 11 ilimizi etkileyen ‘asrın felaketinde’ en büyük yıkımı ve can kaybının yaşandığı illerimizden biri Hatay’dı. Bu afetin bir benzerini Gazze’deki kardeşlerimiz siyonist terör çetesinin eliyle yaşamakta maalesef. Hatay’daki büyük depremin yıkıcılığı ile Gazze’deki yıkım aynı oranda ve hatta Gazze’deki yıkım çok daha fazla. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte de Gazze’deki kardeşlerimizin her türlü insani yardıma ihtiyaç duyacağı kesindir. Bizler de Umut Kervanı olarak önümüzdeki süreç içinde yapabileceklerimizin planlamalarını ve programlarını yapmış bulunmaktayız.

“ONLAR KISMAYA ÇALIŞTIKÇA BİZ GAZZELİ KARDEŞLERİMİZİN SESİ OLACAĞIZ”

Ökmen, Gazze’yi gündemde düşürmeye yönelik çabalara da değinerek şu ifadeleri kullandı:

“Bu kesimlerin Gazze‘yi ve orada yapılan soykırımı dünya kamuoyundan gizlemeye çalışmalarından da anlaşılacağı gibi terör rejimi, sadece askeri olarak HAMAS ve Filistin halkıyla savaşmamaktadır. Terör rejimi her yönüyle, topyekûn bir savaş pozisyonu almıştır. Bu nedenle bizler de bu mücadelede yerimizi almış bulunmaktayız. Onlar Gazze’deki kardeşlerimizin sesini kısmaya çalıştıkça bizler de onların sesi olmaya devam edeceğiz İnşallah.”

“DUYARLI HALKIMIZ GÜNDEM DEĞİŞİKLİĞİNE İZİN VERMİYOR”

Gündemin insanların algılarını da yönettiğine dikkat çeken Ökmen, “Gündenim değişmesi demek insanların ilgi ve alakalarını belirlenen tarafa çekilmesi demektir. Elbette bu değişiklik Gazze’ye yapılan bağışları etkiledi. Bilinçli bir şekilde değiştirilen gündemlerden dolayı halkımızın Gazze’de yaşanan insanlık krizine ve işgal rejiminin katliamlarına olan ilgisi kaybolmaya başladı. Bu da gelen yardımların maalesef azalmasına sebep oldu. Fakat duyarlı halkımız bu kadar gündem değişikliğine rağmen Gazze’yi ve Filistin’i hâlâ konuşuyor ve gündem ediyor. Bu konu ile ilgili şu örneği vermek istiyorum. Tam gündemin değiştiği bir zamanda birçok ilden Umut Kervanı derneklerine kadınlar ziynet eşyalarını Filistin için Gazze için bağışlıyor. Yani gündemin değişmesine izini vermiyor adeta. Duyarlı STK’lar her hafta Türkiye ve dünyanın her yerinde eylemler yaparak gündemi sıcak tutuyor. Bir kısım medyanın ısrarla gündemi değiştirmek istemesine rağmen Sivil Toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları ısrarla gündemini koruyor.

Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar Müslüman halklar ve dini rengi ve dili ne olursa olsun dünya halkları Gazze’deki insani krize maddi ve manevi olarak destek olmaya devam etmektedirler.

Gerek terör rejimi İsrail ve gerekse de bu terör rejimine yardım eden batılı ülkelere seslenmek istiyorum. Hevesiniz kursağınızda kalacaktır. Filistin’in mücadele tarihinde hiç olmadığı kadar, günümüzde insanlar maddi ve manevi olarak Gazze‘deki kardeşlerimize cansiperane bir şekilde yardım etmektedirler.

“YARDIMLARIMIZI BİR ŞEKİLDE GAZZE’YE ULAŞTIRIYORUZ”

Ökmen, yapılan yardımların Gazze’ye ulaştırılması konusuna da değinerek şu bilgileri verdi: “Gazze’de beraber çalıştığımız ve tedarik yapabildiğimiz yerler var. Bu tedarik yerlerinden Gazze’de malzeme alımını yapabiliyoruz. Daha sonra bu alınan malzemeleri orada bulunan ve koordineli olarak çalıştığımız Gazze’deki yetkili arkadaşlarımıza ulaştırıyoruz. Onlar da bu malzemeleri gerek sıcak aş olarak ve gerekse de kuru gıda başta olmak üzere diğer insani ihtiyaç ve gereçleri Gazze’deki kardeşlerimize ulaştırmaktadırlar. Bunun haricinde Mısır’da da tedarik noktalarımız var. Buradan da Gazze’de bulunmayan tedariklerimizi yaparak gecikmeli de olsa Refah Sınır Kapısından Gazze’ye ulaştırıyoruz. Dolayısıyla gecikmeli de olsa yardımlarımızı bir şekilde Gazze’ye ulaştırıyoruz.

“YARDIMLAR KADAR BOYKOT DA ÖNEMLİ”

Yardımlar kadar boykotunda önemli olduğunu vurgulayan Ökmen, kamuoyuna çağrıda bulunarak, “Maddi imkanı olanlar, maddi imkanlarıyla, maddi imkanı olmayanlar da ellerinden gelen ne varsa, hiç olmasa bu zulmü insanlara anlatarak, meydanlarda mazlum Filistin halkına omuz vererek, mutlaka ama mutlaka her insan elinden ne geliyorsa onu yapmalıdır.

Bizler Umut Kervanı olarak; kurulduğumuz ilk günden beri ajandamızın başında Filistin ve Filistin halkına yapmamız gereken İnsani yardımlar vardır. Bu bizim hem insani hem de İslami vazifemizdir.

En önemli konu ise boykottur. Gazze’ye yardım göndermek ne kadar önemliyse, işgal rejimine gidecek yardımları da engellemek o derece önemlidir. Halkımıza boykotlarını arttırarak sürdürmeleri çağrısında bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

“YARDIMLAR İHTİYACIN YÜZDE 10'UNU BİLE KARŞILAMIYOR”

Filistin Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Mahfuz Kadinan da gazetemize yaptığı açıklamalarda önemli konulara değindi.

Kadinan, siyonist işgalcilerin Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırı ve vahşi katliamlarının 93 gündür her gün artarak devam ettiğine dikkat çekerek, “Bu saldırılar yüzünden yüzbinlerce Gazzeli sığınma merkezlerinde hayatta kalmaya çalışıyor. Öyle ki bu sığınma merkezleri kapasitesinden çok daha fazla dolmuş durumda ve uygun şartlara sahip değildir. Buna rağmen işgalci güçler, sürekli insanların toplu olarak bulundukları bu sığınma merkezleri ve tesisleri hedef alıyor.

Soğuk havaların gelmesiyle birlikte Gazze’de yaşayan yaklaşık 2,2 milyon insan için hayat çok daha fazla zorlaştı. Nüfusun büyük çoğunluğu "felaket boyutunda" açlık ve kıtlıkla karşı karşıya. Gazze Şeridi'ne girişine izin verilen yardımlar, halkının ihtiyacının yüzde 10'unu bile karşılamıyor. Gazze’nin elektriği ve suyu kesildiği için insanlar, susuzluk ve salgın hastalık tehdidi ile karşı karşıya kalmış durumda. Bölgede sağlık sistemi neredeyse çökmüş halde. Yüzden fazla hastane ve sağlık merkezi tamamen yıkılmış durumda çok sayıda ambulans ve sağlık aracı kullanılamaz halde. İlaç, gıda, yakıt, yakacak gibi temel ürünlerde stoklar tamamen tükendi” dedi.

“KARA PROPAGANDA YÜZÜNDEN YARDIMLAR YÜZDE 60-70 KESİLDİ”

Siyonist terör rejiminin yürüttüğü kara propagandaya ilişkin Kadinan şu bilgileri verdi:

“Savaşın ilk haftalarında dünyanın her yerinde Müslümanlar hatta gayrimüslimler, kurumlar ve kuruluşlar Gazze’ye yönelik yardım yapmaya başladı. O dönemde yardım çalışmaları çok hızlı bir şekilde yürütülürken bir müddet sonra birçok ülkede eş zamanlı bir çalışma yapıldı. Bu çalışmanın siyonist rejim tarafından yapıldığını anladık. Bu operasyon şöyle yapıldı; Özellikle birçok ülkede fenomen, tanınan simalar ve siyasetçiler ‘Gazze’ye yardım göndermeyin. Gazze’ye yardımlar ulaşmıyor. Yapılan yardımlar Gazze’den içeri girmiyor.’ Bu kara propaganda yüzünden Gazze’ye gelen yardımların yüzde 60-70’i kesildi veya azaldı. Daha sonra birçok yazar, mütefekkir ve İslami şahsiyetler birçok ülkede gerek yazı, gerek söyleşiler ve basın üzerinden ‘bu propagandaların yalan olduğu, yardımların ulaştığı ve yalan propagandaya aldanmaması gerektiği’ konularını dile getirdiler. Bunun sayesinde Müslümanlar bu konuda mutmain oldu ve destekler tekrardan artmaya başladı.

Fakat zaman uzadıkça insanlarda bu konu rutinleşti ve işgalci israil yanlısı birçok kişi ve kurumun, bu konuyu yıpratması sonucu son dönemlerde Gazze’ye yönelik çalışmalar yine azalmış durumda. Peki bunun neticesinde ne oluyor? Gazze, etrafı kapalı bir açık hava hapishanesi gibi ve içeride neredeyse kaynak yok. İçerideki 2.5 milyona yakın insan dışarıdan gelen yardımlara ihtiyaç duyuyor. Buradan gönderilen temel insani yardımlarla ayakta kalan halk, yardımlar azalınca, kriz daha da artıyor. İlk zamanlarda stoklar vardı halk temin edebiliyordu. Ama şu an; un neredeyse yok, mevcut hayvanlar bitme noktasına geldi. Gazze’deki halkın ihtiyaçları artarken tam aksine yardımlar da azalmış durumda ve bu insani krizin daha da büyümesine sebep oluyor.”

“FİLİSTİN’DE YAŞANAN KATLİAM GÜNDEMDE İKİNCİ, ÜÇÜNCÜ SIRALARA GERİLEDİ”

Kadinan Gazzeyi gündemden düşürme çabalarına dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tabi şunu da unutmamak lazım. Gazze’yi gündemden düşürmek için sadece İslam ülkelerinde değil dünyanın birçok ülkesinde çalışma yapıldığını görüyoruz. Özellikle işgalci israil güdümlü birçok kurum ve kuruluşun yoğun çaba sarf ettiğini görebiliyoruz. Örnek olarak, Suudi Arabistan’da yaşanan futbol krizi gibi. Birçok ülkede de buna benzer olaylar gelişti. Bu ülkelerde de günlerce hatta haftalarca sosyal medya mecralarında, gazete, televizyon ve radyolarda bu konular gündem oldu. İşgalci israilin terörist eylemleri ve Filistin’de yaşanan katliam gündemin ikinci ve üçüncü sıralarına geriledi. Bu gündem değişince Gazze’ye yönelik yardımlar kesildi. Çünkü insanların ilgisi kayboldu. Birçok kurumun Gazze’ye ilk zamanlarda yaptığı yardımı şimdi yapamadığını görebiliyoruz. Özellikle bu gündem değiştiren kişiler dikkatlice araştırıldığında; İslam düşmanlığı, Filistin düşmanlığı ve Arap düşmanlığı gibi ortak noktaları olduğu fark edilecektir.”

“KUDÜS’Ü SAVUNANLARIN YANINDA OLMAK ŞEREF VE İZZETTİR”

“Son olarak tüm İslam ümmetine seslenmek istiyorum” diyen Kadinan, “Gazze, insani ve ekonomik destek için sizden yardım bekliyor. Onlar canlarıyla cihad ettikleri gibi bizler de dualarımız ve mallarımızla cihad edebiliriz. Mescid-i Aksa ve Kudüs’ü savunanların yanında olmak onur, şeref ve izzettir. Bu kutlu kervandan geri kalmayalım.

Savaşın başlamasından bu yana Gazze’de şimdiye kadar 250 binden fazla konut tamamen yıkılmış durumda. İnsanlar özellikle kadınlar ve çocuklar öldürülüyor. Gazzeliler, çocuklarının narin vücutları bombalarla parçalandığında tanıyabilsinler diye vücutlarının çeşitli yerlerinde isimlerini yazıyor. Ama bu tüm zorluklara rağmen isyan etmiyorlar bilakis Allah’a şükrediyorlar. Gazze sokaklarında muhteşem bir teslimiyet, tevekkül ve anlatılamaz boyutta manevi bir atmosfer hâkim. Adeta sahabe dönemi yaşanıyor. Gazzeliler kendilerine düşen sorumluluklar fazlasıyla yerine getirdiler ve getiriyorlar” ifadelerini kullandı.