7 Ekim tarihinde gerçekleştirilen "Aksa Tufanı" operasyonundan sonra Gazze'de kadın ve çocuk başta olmak üzere yaklaşık 23 bin insanı şehit eden işgalci siyonistlerin soykırımı 3 ayı aşkındır devam ediyor.
Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de çeşitli etkinliklerle soykırımın bir an önce sona ermesi için tepkiler sürüyor.
Malatya'da hekimler ve sağlık çalışanlarının düzenlediği "sessiz yürüyüş" etkinliği ise 8'inci haftada da devam etti.
İLKHA Muhabirine konuşan hekimler ve tıp öğrencileri, bunun bir savaş değil, bir soykırım olduğuna dikkat çektiler.
Doç. Dr. Reşit Sevimli, "Evet biz de bu tarihe şahit oluyoruz ve ne yazık ki acımasız bir tarih. Bir hekim olarak, 3 çocuğu olan bir baba olarak bizi derinden üzüyor. Bir Müslüman olarak özellikle hepimizi derinden sarsıyor. 2014 yılında israil'in Gazze saldırısında orada bir ay çalıştım. Oradaki süreçlerden haberdar olduğum için bizi biraz daha derinden üzüyor. O zaman oradaki insanlarla çocuklarla birebir muhatap olduk. Tedavilerini üstlendik. O zamanda bir vahşet var idi fakat günümüzdeki süreç o zamandakinden daha korkunç bir düzeyde. İnşallah en kısa sürede sonlanmasını ümit ediyoruz. Hekimler olarak oradaki meslektaşlarımıza en kısa sürede yardımların ulaşmasını temenni ediyoruz. Bu bir savaş değil, bir soykırımdır. Çünkü savaş karşılıklı iki gücün çarpışması ile olur. En kısa sürede bu işgalin son bulmasını ve oradaki tüm yaralıların tahliye olmasını ve bu ızdırabın, bu sıkıntının en kısa sürede giderilmesini temenni ediyoruz." dedi.
"Sadece israil değil, ona koşulsuz desteğini sunan ABD ve diğer Avrupa devletleri de bu suçun ortağıdır."
Gazze'de görülmemiş bir vahşet ve katliamın yaşandığına dikkat çeken Doç. Dr. Dursun Türkmen, "Maalesef israil'i durduracak kimse yok. Aslında bu zulüm bugün ya da 7 Ekim'de başlamadı. Bu zulüm 75 yıldır devam ediyor. Dikkat ederseniz Batı Şeria, Gazze'yle alakası yok ama orada da 5 binin üzerinde insanı tutukladılar. Hiçbir suç olmadığı halde taş attılar gibi bahanelerle alıp hapse atıyorlar, işkence yapıyorlar. Ve orada da 300'ün üzerinde insanı öldürdüler. Aslında israil bir terör örgütüdür. Tabii burada Sadece israil suçlu değil. Yani israil'e koşulsuz desteğini sunan dünyanın süper gücü olarak kendini gösteren Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Avrupa devletleri bu suçun ortağıdırlar. Onlara lanet olsun diyorum. israil'e lanet olsun. Allah onları kahretsin." ifadelerini kullandı.
"Rabbim mücadelelerinde samimi o bir avuç Kassam Tugaylarına yardım etsin"
Türkmen, "Rabbim mücadelelerinde samimi olan o bir avuç Kassam Tugaylarına yardım etsin. Nice az topluluklar büyük ordulara, büyük topluluklara karşı galip gelmiştir. Bunun bilincindeyiz. Biz kalbimizle; Gazzelilerin, Filistinlilerin yanındayız. Elimizden geldiği kadar, onlar için her türlü desteği vermeye hazırız. Ama yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Ülkelerin, devletlerin, yöneticilerin bir şeyler yapması lazım. Biz de bunu haykırmaya çalışıyoruz. Yöneticileri uyarmaya çalışıyoruz. Biraz daha elini taşın altına koymalarını, israil'den ve Amerika'dan bu kadar korkmamalarını istiyoruz." dedi.
"Bir insanlık katlediliyor"
Zulme karşı duruş sergilemek için yürüyüşe geldiğini kaydeden Doğu Türkistanlı tıp öğrencisi Saad Ahmed, "Ne yazık ki bu süreç insanoğlunun aciz kaldığı dönemlerden bir tanesi. Oradaki kardeşlerimize yardımcı olmaya çalışıyoruz ama elimizden fazla bir şey gelmiyor. En azından sağlıkçılar olarak, tabipler olarak sesiz yürüyüşlere katılarak onlara destek olmaya çalışıyoruz. Bu konuda insan ne söyleyeceğini bilemiyor. Çünkü orada yaşlılar, günahsız çocuklar, gençler, hakkını savunmaya çalışan insanlar katlediliyor. Allah onlara yardım etsin." dileğinde bulundu.
"İslam ülkeleri birlik olsun ve bu zulüm artık bitsin"
Bugünün öğrencileri, geleceğin doktorları ve bir Müslüman olarak tepkilerini dile getirmek adına bir araya geldiklerini söyleyen tıp öğrencisi Ömer Faruk Bekmez ise, şunları söyledi:
"Kimin elinden ne geliyorsa artık yapsın ve on yıllardan beri süren bu zulüm artık bitsin. Biz bu sessiz yürüyüşe katılarak en azından kendi üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmeye çalışıyoruz. Hani deniliyor ki 'bu yürüyüşler bir sonuç verir mi?' Biz en azından safımızı belli ediyoruz. Bu zulmü unutmayalım, unutturmayalım diye katılıyoruz. Yani bu noktada elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Biz, hangi ülkenin yapabileceği neyse, kendi ülkemizden başlayarak yapmaları çağrısında bulunuyoruz. Ülkemizde boykotlar yapılıyor. Gerek boykotlar gerekse maddi ve manevi elden ne gelebiliyorsa, bunların yapılması gerekiyor. İslam ülkelerinin bir araya gelmesi ve birlikte hareket etmesi gerekir. Biz bir araya gelirsek, zulmeden devletlerin bir şey yapabileceğini düşünmüyorum." (İLKHA)