Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, bu durumun işgal ordusunun Gazze Şeridi'ndeki savunmasız sivillere karşı "hesap verebilirlik ve denetim olmaksızın soykırım, taciz, doğrudan öldürme ve adam kaçırma gibi en korkunç suçları işlediğine" dair inancı derinleştirdiği vurgulandı.

Bu durumun ayrıca söz konusu suçların bir kısmının ortaya çıktığı ancak büyük bir bölümünün hala bilinmediğine dair inançlarını da desteklediği kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden bir bebeği kaçırması, sivillere karşı gözetim veya hesap verme sorumluluğu olmadan işlenen en iğrenç suçların kanıtıdır.

Bu olay, bebek Gazze Şeridi'nden İsrail'e hangi yöntemle nakledildi? Söz konusu askerden sorumlu subay ve komutanın bilgisi dahilinde nasıl kaçırıldı veya açık bir şekilde nakledildi? Bebeğin sağlık durumu nasıl? Yaralandı mı yaralanmadı mı? Bebeğin ailesinin akıbeti nedir?" gibi birçok soruyu da akıllara getiriyor."

Açıklamada, söz konusu suçun işgalcilerin resmi kurumlarınca duyurulmamasına da tepki gösterilerek, bebeğin derhal Filistin yönetimine teslim edilmesi çağrısında bulunuldu.