Doğruhaber / Analiz Riyad Makaev

Eylül ayının sonu ve Ekim ayı başlarında Rusya ve İran, Hazar denizinde ilk ortak askeri tatbikatlarını yapacaklar. Tatbikatın amacı, Hazar Denizi’nin dış müdahalelerden güvenliğini sağlamak olacak. İran’ın Moskova askeri ataşesi Albay Süleyman Adeli’ye göre, “ İran ve Rusya, Hazar denizinin güvenliğinin yabancı güçlerin her hangi müdahalesi olmadan Hazar devletleri tarafından sağlanmasını istiyorlar. Ataşeye göre, bölgede yabancıların varlığı, gerilime ve çatışmaya neden olabilecek unsurlar.

Yabancı güçlerin müdahalesi derken kastedilen güç, ABD’dir. Bugün bölgede siyasi, askeri-stratejik ve ekonomik çıkarlar peşindeki tek güç ABD değildir, aynı zamanda Avrupa Birliği ve Çin de bu bölgede varlığını sürdürmek istiyor. Hazar ülkelerinin silahlanmasının ana nedenleri başta terörizm, aşırıcılık, bölücülük ve Batı yayılmacılığıdır. Bu nedenle Hazar bölgesi için bu durum, yeni bir tehdittir. Suriye üzerinde baskı yoluyla Ortadoğu’da güç dengesini değiştirmek için ABD ve müttefiklerinin stratejisi ve atılan adımların aynı zamanda Hazar Denizi için atılan adımlar olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla bu nedenler tüm kıyı ülkeleri için ve Kafkasya devletleri için ciddi sorun yaratabilir.

SİLAHLARIN BİRİKTİĞİ YERDE ÇATIŞMANIN ÇIKMASI MÜMKÜNDÜR

Tahran Üniversitesi profesörü Cihangir Karami, “Şu anda Hazar Denizi, değişiklikler öncesindedir. Ortadoğu ve Afganistan’da olacak değişim, Hazar Denizi havzasında artan sorunlara yol açabilir” dedi. Hazar İşbirliği Enstitüsü müdürü Sergei Mikheyev de İranlı profesörün değerlendirmelerine katıldığını söyledi. Batı, Afganistan’dan ABD’nin askeri yüklerinin çekilmesi için geçiş yolu olarak Hazar Denizi yolunu açmak niyetinde. Bu konuda Batı çeşitli seçenekleri deniyor. Batı Hazar Denizi’nin Kazakistan bölümünü kullanmayı düşünüyor. Belki buna diğer devletler de dâhil edilecektir. Ayrıca, Afganistan’dan taşınacak olan bazı silahların yardımcı olan diğer ülkelere bırakılabileceğine dair söylentiler var. Bu girişim, aynı zamanda bölgede Batı ile askeri işbirliğini yoğunlaştırmaya çalışan ülkelerin olduğunu göstermektedir. Her durumda, Hazar Denizi bölgesinde üçüncü ülkelerin ortaya çıkması, -ister bu ABD olsun veya bir başkası olsun ya da bir grup olsun yani kim olursa olsun- zaten Hazar havzası ülkeleri arasında var olan silahlanma yarışını daha da güçlendirecektir. Silahların biriktiği yerde ise çatışmanın çıkmaması mümkün değildir.

ABD İLE GÜÇ MÜCADELESİ

Hazar bölgesindeki durumun karmaşıklığı bölgenin zenginliğinden oluşmaktadır. Hazar Denizi’nin enerji kaynakları için zorlu bir mücadele devam ediyor ve gittikçe bu mücadelenin yoğunluğu bölgede artmaktadır. Hazar Denizi Koruma Fonu Kurulu Başkanı Serikcan Mambetalin şunu söylüyor: “Hazar Denizi’nde büyük bir petrol varsa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin çıkarları söz konusu ise her zaman büyük bir savaş tehdidi vardır.” Kazakistan’da inşa edilen Aktau limanının altyapısı ve Afganistan’dan taşınacak olan askeri yüklerini aktarma noktası olarak bu limanı kullanmayı düşünen ABD, bu tehdidin bir işaretidir. “Bizim endişelerimiz, Aktau limanında ABD üssünün kalıcı olması”, diyor Mambetalin. Mambetalin haklı, eğer ABD bu limanda kalıcı bir üs kurarsa bu, Amerikalılar için Kuzey Hazar Denizi’ni çıkarlarının olduğu bir alan olarak açıklamalarına iyi bir fırsat olacaktır.

ÇIKARLAR ÇATIŞMASI YAŞANABİLİR
Ayrıca, Hazar Denizi ve Kuzey İran’ın tüm su alanının sürekli izlenmesi için yardımcı olacaktır. ABD’nin bulunduğu yerde ise nedense terör olayları hiç eksik olmuyor. Eylül ayında Kazakistan’ın Hazar’daki dev “Kaşagan” projesinin yüzde 8.3 payını satın alarak bölgedeki önemli oyunculardan biri haline gelen Çin, bölgede çıkarlarının olduğunu göstermek istiyor. Aynı zamanda uzmanlara göre bölgedeki bu yeni oyuncu, Astana ve Moskova ilişkileri için baş ağrısı olabilir. Aynı zamanda ABD’nin ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin çıkarları bölgede çatışabilir. O zaman ABD ister istemez Çin ve Doğu Türkistan meselesini gündeme getirebilir. Bu meseleye Türkiye’yi de dâhil etmeye çalışır. Çünkü Uygurlar, hem Türk hem de Müslüman’dır. Türkiye buna o halde seyirci kalamaz.

HAZAR DENİZİ ASLINDA “BARIŞ DENİZİ” OLARAK BİLİNİR

İşte farklı konfigürasyonları ele aldığımızda ki burada sadece yüzeyde görünenleri sıraladık, bölgedeki oyuncuların neden silahlanma yarışına girdiklerini daha net anlayabiliriz. İşte önümüzdeki günlerde Hazar Denizi havzasında yapılacak olan askeri tatbikatın önemini de daha iyi anlayabiliriz. Şimdilik denize kıyısı olan ülkelerin liderleri silahlarını kontrol ediyor. Ancak, bölgeye her türlü fitnenin icadına büyük sermaye harcayan ve insan kanına doyamayan ABD gibi bir Hollywood oyuncusu gelirse bölgedeki silahlar yavaş yavaş patlamaya başlar. Bölge ülkeleri zaten diktatörleriyle meşhurlar. ABD için tam olarak demokrasi dersi vermek için burası ideal bir yer olacaktır. Rusya hariç tüm Hazar denizine kıyısı olan ülkeler, Müslüman ülkelerdir. Rusya yine işgal altında tuttuğu Dağıstan’dan dolayı Hazar’a çıkışı bulunmaktadır. İşte bölgede böyle bir çıkar çatışması başlarsa siyonistlerin çıkarları için yine masum Müslümanların kanı akıtılacaktır. Hazar Denizi, aslında “Barış Denizi” olarak bilinirdi, şimdi ise en çok savaş gemilerinin ve botlarının bulunduğu bile deniz haline gelmiştir.