Doğruhaber - Mesut Tunce
Vatandaşın refahının artması, devletin refahının artmasıyla doğru orantılıdır. Bu ikisi arasında ayrılmaz bir ilişki vardır ve bunu en iyi devleti yönetenler bilir. Zira devletler vergilerle ayakta durur ve vergiyi verenler vatandaşlardır. Fakir ve muhtaç haldeki bir toplumdan, iyi bir vergi gelirinin elde edilmesi mümkün değildir.
Bu yüzden, toplum refahının ve ekonomik gelişmenin sekteye uğradığı kriz dönemlerinde, devletin, vatandaşın yükünün bir kısmını alması gerekir. Böylece toplumda refah seviyesi tekrar yükselişe geçecek ve devlet vergi gelirlerini bir kez daha artırma fırsatı yakalayacaktır.
ABD 1929'daki büyük buhranı nasıl atlattı dersiniz?
Tam olarak yukarıda anlattıklarımızı yaparak...
Devlet, ayakta kalmak için panikle vatandaşa yüklenmek yerine, varını yokunu kendi vatandaşın önüne döktü. Yol, köprü gibi büyük inşaat projeleri başlatarak vatandaşına istihdam sağladı. Üretim yapan sektörler için fonlar ve teşvikler oluşturdu. Bu yolla, büyük buhrandan, dünyanın geri kalanına göre çok daha erken çıkmayı başardı.
Belki de ABD'nin günümüze dek süren "süper güç" olma serüveninin başlangıç noktası da budur. Krizden dünyanın geri kalanına göre çok daha erken çıkmayı başaran ABD'nin, dünya siyasetine etkin bir şekilde yön vermeye bu dönemde başladığı iddia edilmiştir.
Gelelim bize ve konumuza.
Şu an tüm dünyayı etkileyen bir ekonomik kriz döneminden geçmekteyiz. Tüm devletler bu krizle bir şekilde mücadele etmeye çalışmaktadırlar. Türkiye de kendine göre önlemler alarak, nispeten başarılı diyebileceğimiz bir rotada ilerleyişini sürdürüyor.
Vatandaşın devletten bekleyişi, her zamankinden çok daha yüksek seviyelerde. Ne var ki hükümet vatandaşı rahatlatacak vergi indirimlerini yapmak konusunda pek bir isteksiz. Yüksek enflasyon gerekçe gösterilerek bir çok kalemde fahiş denilebilecek oranlarda vergi artışına gidiliyor.
Gıda fiyatları almış başını gidiyor. Benzin, un, şeker, yağ gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını takip etmek bile artık çok zor. Halk bu durumdayken, geçtiğimiz yıl tüm vergiler yüzde 50 ila yüzde 100 arasında arttırıldı. Vergilerin arttırılmasının yankıları, çok geçmeden piyasaya da yansıdı ve tüm ürünlere sürekli yapılan zamlara ivme kazandırdı. Bu durum da vatandaşın elindeki parayı harcamaktan korkmasına neden oldu ve ekonomik durgunluk başladı.
Peki devlet bu durumu çözüme kavuşturmak için hiç mi bir şey yapmadı. Yapmaz olur mu, tabi ki de yaptı. Daha bugün Cumhurbaşkanlığı kararıyla, kumar işlerinden alınan vergi oranlarına %50 indirim yapıldı. Ve biz vatandaşlar bu indirimden, sadece resmi gazetede yayınlandıktan sonra haberdar olabildik.
Bu indirimin vatandaşa ne gibi bir katkısı olacak. Tabi ki hiç bir katkısı olmayacak. Zira bu indirim kumar oynayanları bile ilgilendirmiyor. Kumar oynayan zaten herşeyini kaybediyor. Yüzde 50 indirimin ona hiç bir faydası olmayacak ki. Olsa olsa kumar oynatan multi milyonerler, devlete ödenen vergilerde yaşanan bu ciddi düşüşle, işlerine daha bir sıkı sarılacaklar. Daha çok kumar oynatacaklar. Daha fazla insanın canını yakacaklar. Daha fazla ailenin dağılmasına sebep olacaklar. İşlerini daha bir görünür kılacak, daha çok insanı bu batağın içine çekebilecekler. Ve tüm bunları devletten aldıkları güçle yapacaklar.
Peki devlet kendisine ve vatandaşına hiç bir faydası olmayan böylesi bir düzenlemeye durup dururken neden gider. Tabi ki, kumar lobilerinin baskısıyla. Kumar oynatanlar, halktan topladıkları milyarlarca liranın bir kısmıyla, hükümete istediklerini yaptıracak baskı noktaları oluştururlar. Bu bazen kumarın daha serbest ve açıktan oynanması için çıkarılan yasalarda kendini gösterir, bazen de halkın hiç beklemediği bir anda, kumar işlerinden alınan vergilerin düşürülmesi yoluyla kendini belli eder.
İyi de bizim, halkın derdiyle dertlenen, lobicilere pabuç bırakmayana yerli ve milli hükümetimiz nerede? Neden düşüyor böyle bir oyuna? Tüm gelirlerini, halkın toparlanması için halkın önüne sermesi gerekirken, neden lobicilerin basit ayak oyunlarına milyarlarca lirayı akıtıyor? Neden halkının bu duruma öfkeleneceğini, sandıkta bunun hesabını sormak isteyebileceğini hesaba katmıyor?
Temennimiz bu yanlıştan bir önce dönülmesi, halkın refah seviyesinin artırılması için ciddi ve etkili adımların derhal atılması, ekonomik krizin vatandaşa yansıyan yönünün biraz daha törpülenmesidir.
Bu süreçten kumar lobilerine boyun eğerek çıkamayız. Halkın bu hükümette en çok beğendiği o mert ve boyun eğmez duruşu görmeye, bu aralar her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var vesselam...