Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Birlikte Gelişmek: Sorumluluklar, Eylemler ve Çözümler" temasıyla İstanbul’da gerçekleştirilen TRT World Forum 2023’ün açılışına katılarak, bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de devam eden katliam başta olmak üzere küresel ölçekte son derece sancılı bir dönemden geçildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Rusya-Ukrayna arasındaki savaş gündemde geri plana düşmüş olsa da hâlen tüm yakıcılığıyla devam ediyor. Savaşın ilk aylarında ülkemizin çabalarıyla ortaya konan barış planının değeri gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. O dönem, ateşi büyümeden söndürmek yerine körükleyenlerin, bölgemizle birlikte tüm dünyaya nasıl büyük bir kötülük yaptıkları artık net bir şekilde görülüyor. Küresel barışı ve güvenliği sağlamakla mükellef uluslararası kuruluşların sorun çözme kabiliyetlerinin olmadığını bugün daha iyi anlıyoruz."
"Her anın bedelini ateşe benzin döken Batılılar değil maalesef masumlar ödemektedir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adil bir barışın kaybedeninin olmayacağı gerçeğinin tartışmasız şekilde karşılarında durduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Temennimiz, bizim âdeta kendimizi paralayarak ısrarla dile getirdiğimiz bu hakikatin tüm taraflarca bir an önce idrak edilmesidir. Türkiye, daha fazla kan akmaması, daha fazla yıkım yaşanmaması, daha fazla gözyaşı dökülmemesi için elini taşın altına koymaya hazırdır. Gerçekten de barışa, özellikle adil bir barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günler yaşıyoruz. Kalıcı barışı tesiste kaybedilen her günün, her anın bedelini ateşe benzin döken Batılılar değil maalesef masumlar ödemektedir. Buna artık bir dur demenin zamanı çoktan gelmiştir. Komşularımızı içine düştükleri bu kaybet kaybet denkleminden çıkarmayı komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Sizlerin de gayretleriyle bölgemiz bir süredir hasret kaldığı barış ve istikrar iklimine inşallah yeniden kavuşacaktır."
"israil saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 70'ten fazladır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eksiklerin de olduğunu, dünyadaki her ülkede olduğu gibi Türkiye'nin de çözmesi gereken meselelerinin bulunduğunu belirterek şöyle devam etti: "Gazze'de 70'i aşkın medya mensubu öldü. Nerede dünya, dünyanın o meşhur basın yayın organları nerede? Niye sesleri çıkmıyor? Niçin öldürülen bu basın mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar? Amerika'nın o meşhur gazeteleri nerede? İngiltere'nin o meşhur gazeteleri, dergileri nerede? Fransa'nın o meşhur gazeteleri nerede? Almanya'nın o meşhur gazeteleri nerede? Hiçbirinin sesi çıkmıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla bu zorlukların hep birlikte üstesinden geleceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'de 7 Ekim'den bu yana devam eden katliamların kendilerine sadece özgür değil aynı zamanda adaleti ve vicdanlı basının da önemini hatırlattığına işaret ederek şöyle konuştu: "Çoğu kadın ve çocuk 18 bine yakın masumun katledilmesinin kağıt kesiği kadar yer bulamadığı bir medya karartmasıyla karşı karşıyayız. israil Gazze'de sadece kadın ve çocukları değil çok zor şartlar altında görevini yapmaya çalışan basın mensuplarını öldürmüş ve öldürmeye devam ediyor. israil saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 70'ten fazladır. Daha vahimi, uluslararası basın kuruluşlarının bu tabloyu kabullenmesidir. Düşünebiliyor musunuz? Her gün bir gazeteci katlediliyor. Ancak yıllardır bize basın özgürlüğünden dem vuran kurumların hiçbirinin gıkı dahi çıkmıyor. Küresel medya kartelleri, Gazze'deki vahşeti gözlerden kaçırmaya, HAMAS bahanesiyle gazeteci katliamını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Basın özgürlüğü ve medya ahlakının ötesinde insan onurunu yerle yeksan eden bu vicdansızlığı biz reddediyoruz."
Bugün Gazze'deki gazeteci ölümlerine ses çıkarmayanların, yarın başka bir konuda söz söyleme haklarının olamayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Asıl olan bugün konuşmak. Bugün yazmak. Gerçekleri bugün anlatmaktır. Asıl olan mazlum ve mağdurların feryatlarını bugün duyurabilmektir. Türk basın yayın organları işte bunu yapmanın, işte bunu başarabilmenin gayretindedir. Her türlü riski göze alarak Gazze'den dünyaya hayati bir iletişim koridoru açan TRT'mizi, Anadolu Ajansımızı ve diğer basın kuruluşlarımızı canıgönülden tebrik ediyorum. israilin yalanlarla örülü propaganda makinesine karşı yürütülen dezenformasyonla mücadele çalışmalarını takdirle karşılıyorum."
"Gazzelilerin direniş azmini kıramayan israil, medyadaki propaganda savaşını da kaybetmektedir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, işgalin Gazze'ye yönelik saldırısında hayatını kaybeden AA kameramanı Muntasır es-Savvaf'ı hatırlatarak, şunları kaydetti: "Şu anda bizim Anadolu Ajansından şehidimiz var. İşte şurada görüldüğü gibi (tahrip edilen kamerayı göstererek) yaralı, gazi kameramız var. Nerede? Gazze'de. Merkezimizin çalışmalarıyla 130'un üzerinde İsrail yalanını ifşa etmesi bu çabaların ne kadar kıymetli olduğunu göstermiştir. İsrail güçleri basın mensuplarımızın hakikate ayarlı kameralarını kırmış olsa da hakikatlerin ortaya çıkmasına engel olamamıştır. Bir kameramız gider, bin kameramız gelir. Bütün mesele Gazze'nin yalanlarını, iftiralarını aydınlığa çıkarmak ve tüm insanlığa başta Türkiye olmak üzere bunları duyurmaktır. Tüm barbarlığına rağmen Gazzelilerin direniş azmini kıramayan israil, medyadaki propaganda savaşını da kaybetmektedir. Olağanüstü bir gayret ve fedakârlık sergileyerek Gazze'deki insani dramı dünyaya duyuran medya mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. israil saldırılarında hayatını kaybeden gazetecileri rahmetle yâd ediyorum."
"Böyle ahlaksız bir senaryoyu meşrulaştırmak için medyanın hoyratça kullanılmasını kabul etmiyoruz"
Katılımcılarla bir tespitlerini paylaşmak istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vicdanları kanatan bu sessizliğin gerisinde ne var biliyor musunuz? Suçluluk duygusu var. İsrail'in başı Netanyahu olmak üzere, ona destek verenler de dâhil, bunlar suçludur, bunlar terörün yardakçısı olarak teröristtir ve bunlar Lahey Adalet Divanı'nda kesinlikle yargılanacaklardır. Biz bu işin takipçisiyiz. Milosevic nasıl yargılandıysa, nasıl mahkûm olduysa inanıyorum ki Netanyahu ve onun yardakçıları da aynı şekilde yargılanacaktır ve sonunda mahkûm olacaklardır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi Batılı ülkelerin, işgalin işlediği suçları çok iyi bilmelerine rağmen bir mahcubiyet duygusuyla hareket ettiklerine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Holokost mağduriyetini bir mazeret olarak kullanan mevcut İsrail yönetimi, maalesef dünyayı bununla susturmaya çalışıyor. Bizim her fırsatta insanlık dışı bulduğumuzu söylediğimiz antisemitizm, siyasi çıkar hesabıyla Netanyahu ve ortakları tarafından körüklenmektedir. Oysa ne Holokost dramı ne antisemitizm ithamı, israilin işlediği suçlara sessiz kalmanın bahanesi olabilir. Gazze'nin, genel olarak Filistin halkının geleceği, borçluluk psikolojisi içine girenlerin İsrail'e verebileceği bir tazminat değildir. Böyle kirli, kanlı ve ahlaksız bir senaryoyu meşrulaştırmak için medyanın hoyratça kullanılmasını kesinlikle kabul etmiyoruz."
"Gazze'deki mezalimin önüne geçemezsek artık dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse kendini güvende hissedemez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradan, pervasızca işlenen insanlık suçlarına ortak edilmeye çalışılan medya kuruluşlarına seslendiğini belirterek, şöyle konuştu: "Akılla, izanla, vicdanla, mantıkla, basın ahlakıyla hiçbir bağı olmayan bu aklama çabasından, kandan beslenen bu retorikten, bu zalim iddiadan, bu ahlaksız dayatmadan kurtulun. Hristiyan, Müslüman, Yahudi fark etmez, hep birlikte kimsenin kendini dışında tutamayacağı bir sorumluluk altındayız. Dünyanın neresinde olursa olsun, medya mensupları başta olmak üzere tüm vicdanlı insanlar cesur olmak, dik durmak, hakkı ve hakikati açık yüreklilikle konuşmak zorundadır. Bu katliam bugün Gazze'de yaşanıyor olabilir, şayet bu akıl ve vicdan dışı mezalimin önüne geçemezsek artık dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse kendini güvende hissedemez. Çünkü bir kere pandoranın kutusu açıldı. Zulmün çirkin ve vahşi yüzü her an her yerde karşımıza çıkabilir. Gazze'yle ilgili çarpık bakış açısının asıl tehlikesi, dünyanın geleceği ile ilgili umutları işte böyle bir gayya kuyusuna atmasıdır. Hiç kimsenin, insanlığı böyle bir çıkmaza sürüklemeye hakkı yoktur."
Amerika ve Avrupa ülkelerindeki yönetimlerin, Filistin halkının ve bilhassa Gazze'deki mazlumların ahına kulak tıkayarak aslında en büyük kötülüğü kendilerine yaptıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batı, üzerine titrediği güvenlik ve refah düzenini kökten sarsacak bir sınamadan geçtiğinin hâlâ farkında değil. Türkiye olarak biz yaklaşan tehlikeyi görüyoruz ve 'Dost acı söyler' prensibince açık açık ifade ediyoruz. Birileri rahatsız olsa da hakkı ve hakikati haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ama bu anlayışla hem ikaz görevimizi hem de mazlumların yanında yer alma vazifemizi yerine getirmenin gayreti içindeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Gazze için yürüttükleri yoğun diplomasi trafiğini de insani yardımları da sürdüreceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde bu gayretlerinin bir parçası olarak gördükleri Filistin'in ve Gazze'nin vicdani sesi olan iletişim koridorunu devam ettireceklerini aktardı.